Bodrum Gündem

OKSİMORON/Serdar Anlağan Yazdı…

Prozac price serdar_anlagan_bodrum_gundem Accutane online 4 Mayıs 2015 itibarıyla ana hatlarıyla Türkiye siyasetinde propagandanın durumu :

purchase Indocin Sağ : İkiye ayrılmış durumdadır. Dincilik-mezhepçilik (Nakşîbendi tarikatların güdümündeki sünnilik) propagandası yapan partiler ve Atatürk milliyetçiliği-türk ırkçılığı propagandası yapan partiler.

Dinci-mezhepçi sağ, kemalist sağın rejiminde iktidara gelmek için takîye yapmıştır. Artık bu takîyenin propagandası tükenmiştir. Çünkü kemalizm ile osmanlıcılığın birbiriyle bileşmesinin imkansızlığı toplumun ortalama zekâsının yükselmesi ile idrâk edilmiş durumdadır. 12 Eylül cuntasının propagandası olan türk-islam sentezinin sonucu neo-osmanlıcılık  yapan herkes aslında doğallıkla Atatürk’ün kurduğu laik cumhuriyete düşman olmak zorundadır. Yani siz eğer okulunuza hem Atatürk hem de Abdülhamit resmi asıyorsanız oksimoronsunuz.

İspatı için belirtiyoruz, örneğin Atatürk Nutuk’ta şöyle diyor : “…Osmanoğulları, zorla türk milletinin hakimiyet ve saltanatına el koymuşlardır. Bu zorbalıklarını altı yüz yıldan beri sürdürmüşlerdir. Şimdi de türk milleti bu saldırganlara isyan ederek ve artık dur diyerek, hakimiyet ve saltanatını fiilen kendi eline almış bulunuyor.” Nutuk, Atatürk’ün Osmanlı Hanedanı’nı ve padişahı yerin dibine batıran ifadeler ile doludur. (Bkz.BG 20.04.2015 tarihli “Atatürk Osmanlı İçin Ne Diyor?” başlıklı yazı)

Buna göre AKP’nin ve MHP’nin propagandalarında Atatürk ve osmanlıyı beraber kullanmaları oksimorondur. Aynı biçimde, türk milliyetçiliğinin en üst noktası olan kemalizmin simgesi “altı ok”u amblemi olarak kullanan CHP’nin sol olduğunu iddia etmesi de oksimorondur. CHP’nin 2014 yılında cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiği kişinin Bedrettin Cömert’in katillerine cinayet emrini verdiği iddia edilen kişinin mezarına çiçek koyması bu önermenin ispatıdır. Bu kişi bugün MHP’den adaydır.

Her ne kadar CHP şimdi sanki sosyal demokratmış gibi  propaganda yapıyorsa da aslında bildiğin milliyetçidir.

Demek ki sağda üç ana parti vardır, bunların üçü de aslında oksimorondur.

Demek ki sağ, dinci-mezhepçi ve milliyetçi olmak üzere ayrılarak net bir tavır sergilemelidir.

Tayyibin neden “başkanlık” istediği sorusunun yanıtı belki de buradadır. (Nerededir?)

Bu durumdan çıkaracağımız sonuç, AKP’nin dinci-mezhepçi, CHP’nin asıl milliyetçi sağ ve MHP’nin gereksiz partiler olduğudur. Mezhepçi olarak AKP ve MHP birleşirse, CHP ise milliyetçi olduğunu ilan ederse oksimoronluk biter. Tabi nasyonel sosyalizm kendi içinde oksimoron olduğundan onu ne sağa ne sola koyamıyor, onları “Adolf Hitleer!…N’aaptınız ulan itoğluitleer!” nakaratı ile ait oldukları yere iade ediyoruz.*

Sol : Üçe ayrılmış durumdadır. Kürt halkının nezninde ezilen tüm Anadolu halklarının ve ezilen emekçi sınıfın haklarının kazanılması mücadelesinden gelen sol, sağ yumruğunu kaldıran sol ve sol yumruğunu kaldıran sol.

Sol’un tarifini yapalım. Diyalektik ilkelerden biri kavramı karşıtı ile tanımlamaktır, o zaman sağın tarifinden başlayalım :

Sağ = köle.

O zaman sol, insanın insanı sömürmeden, insanın insanla dayanışmasıyla, özgür, eşit ve kardeşçe, doğada uyum içinde yaşaması ve yaşatmasıdır.

Geleneksel birikimle gelen sol tarifi ise şöyledir :

1. Sol ateisttir.

2. Sol evrenseldir.

3. Sol emekçidir.

4. Sol çevrecidir (bu pek geleneksel birikimle değil de 1968 devriminden sonra eklenmiştir.)

Gülçin Çaylıgil’in tanımıyla, “Sol, ezilenlerden yana olmaktır.”

Merkeze gelince ; Merkez, sağ ya da solmuş gibi propaganda yapan ve aslında kapitalist sömürüyü arttırarak devam ettirmekten başka hiç bir fonksiyonu olmayan işbirlikçilerin, fırsatçıların otuzbeş yıldır süren işgali ile yozlaşarak yok olmuştur. Türkiye’de merkeze oturmaya aday tek parti HDP’dir. Merkezi belirleyen ilke “BARIŞ”tır.

Solun iktidar yürüyüşünde bir engel bulunmamaktadır. Yapılması gereken, Haziran Direnişi ve kürt halkının uyanışı ile yükselen solu milliyetçiliğe bulaştırmamak, hangi kolla yumruk yapılacağına da yolda karar vermektir.

Mücadeleye devam!

Not : “Bu daha başlangıç mücadeleye devam!” sloganı bitmiştir. Başlangıcı geçeli nice oldu.

*İşçi Hareketi İçindeki Siyonist Ajanlara Karşı Mücadele ve Lenin – “İşçileri Zehirleyen İnce Nasyonalizm” 1914 / Jean Allemand – Jean-Claude Sage / HAVASS Yayınları 1978

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.