Bodrum Gündem

“SEZGİSEL MÜDAHALE” Göknur Gürcan Yazdı…

06.07.2015
0
A+
A-

buy Alesse Cheap Sildenafil sezgisel-müdehale-bodrum-turgutreis-(111)A. Göknur Gürcan buy Tadalafil

Turgutreis Şevket Sabancı Kültür Merkezi Galerisi’nde geçtiğimiz hafta açılan “Sezgisel Müdahale” isimli sergi, Bodrum’un özellikle son yıllarda ardı arkası kesilmeyen kitsch işlerinin yüreklerde bıraktığı buruk tadı temizliyor.

Bir grup genç sanatçının, o çok şey söyleyen işlerine baktığımızda, zamanın ruhuna koşut oluşumlar zinciriyle karşılaşıyoruz. “Hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz” önermesinin  doğruluğunu bir kenara bırakırsak, sergi, gezebilen herkesin kulaklarına bir şeyler fısıldıyor. Aysun Başkaya, Batural Cırık, Engin Kocabaş, Mürsel Argunağa ve Saim Cem Arıkan’ın işlerinde algının okunabilir halde somutlaşması, kamusal alanda ortak paydalar oluşturabildiğinin de kanıtı.

Anadolu motifleriyle örülü bir makine halısının üzerinde çarmıha gerilmiş aile, hangi parçalanmışlığı bulup da ıskalamaz? Üstelik bedeni de parçalı bir haldeyken. Ya da duvarda asılı, atalarından kalma bir kilime yaslanmış ağlayan  figürün izleyiciye arkasını dönüşüne kim dikkat kesilmez?  İzleyicilerin serginin genelinde olan o küskün havayı hissetmemesi pek mümkün değil. Mürsel Argunağa’nın kilim motifleri üzerinden işlediği cinsiyet ve aile teması, yeni oğlan doğurmuş ve 3. çocuğuna hamile olduğunu okumakta zorlandığımız kadında doruk noktasına ulaşıyor.

Batural Cırık’ın izleyiciye dik dik bakan çocukları, bize ait olmayan bir bellekten çıkmış yanılgısı yaratıyor. Bu yanılgıyla kaçmaya çalışsak da kaçamıyoruz. Cırık, figürlerinin bakışlarını kullandığı malzemeyle daha da sertleştirip, izleyiciyi olduğu yerde çiviliyor ve onlara “gözlerime bak” dedirtiyor.

Cem Arıkan’ın beşiği ise izleyiciye kapalı. Uzaklaşmak insanın işi. Çocukluğuna, kendine, etrafına… Beşiğin üzerindeki çekmeceleri görünce bir hamle yapıp açmak istiyoruz. Ancak çekmeceler sıkı sıkı  kapanmış. Hemen yanında, yanmış bir takunya duran beşik, tam da Sivas katliamının yıl dönümünde açılan serginin en çarpıcı unsurlarından biri haline geliyor.

Aysun Başkaya’nın içi tavukla doldurulmuş altın bebeği henüz yumurtasını kırmış. Bize çok şey anlatabilecekken susturulmuş. Aslında sergideki en karamsar işlerden biri. Ancak fazlasıyla gerçek.

Engin Kocabaş’ın soyut resimlerindeki dışavurum ise sergide bambaşka bir alan açıyor. Kullandığı farklı malzemelerin agresif atıfı, sakin yüzeyde kendine yer açmaya çalışıyor. Ancak ne o yüzeyi yıpratıyor ne de yüzey onu eritiyor. Tuval üzerinde birlikte deviniyorlar.

Gezemeyenler için sergi 11 Temmuza kadar açık kalacak…

Yorumlar

  1. Arkan Süar dedi ki:

    Gerçekten çok etkileyici bir sergi idi. Özellikle de Göknur gibi bir değer ile birlikte gezmek, daha da anlamlı hale getirdi.