Bodrum Gündem

GEZİ İZLENİMLERİM 1 – MİDİLLİ ADASI-Yücel Ziylan yazdı

GEZİ İZLENİMLERİM 1 – MİDİLLİ ADASI-Yücel Ziylan yazdı
11.11.2015
0
A+
A-

cheap Generic Viagra bodrumlu-eczacı-yücel-ziylan-yazdıGeçenlerde 4-5 günlüğüne Midilli Adası’na gittik. Kıyıları anlatılmaz güzellikte. Şehir son derece temiz. Yüzölçümü Bodrum’un 3 misli (1950 km2 metoclopramide without prescription cheap methocarbamol ), nüfusu ise bizden daha az (110.000).

Gelirlerinin ilk sırasını turizm alıyor. Sonra ziraat, balıkçılık ve biraz da hayvancılık var. Suyu çok güzel olduğu için, 4 tane uzo fabrikası çalışıyor.

Gelen turistlerin ilk sırasını Hollandalılar, üçüncü sırayı Türkler alıyormuş. Türklerin çok gelmesi üzerine Türkçe fiyat listeleri, TL geçerlidir yazıları ve külde Türk kahvesi gibi ilanlara rastladık.

Adanın tarihi geçmişine girmeyeceğim. Daha çok sosyal yapısıyla ilgili rehberden duyduklarım ve kendi izlenimlerimi aktaracağım.

Midilli, Barbaros Hayrettin Paşa’nın doğduğu yer. Namık Kemal’in de önce sürgüne gönderilip, sonra da vali olduğu yer (Bu dünyada tek örnekmiş).

Adanın Yunanca adı Lesbos’tur. Eşcinsel kadın şair Sappho’ya atfen, Lesbos’lu anlamına gelen Lezbiyen sözcüğü, 1800’lü yıllardan itibaren kadın eşcinsel anlamında kullanılır olmuştur.

Rehberimize göre, ilk kadın hakları mücadelesi bu adada başlamıştır. Sırf kadınların okuduğu okullar ilk defa burada açılmıştır.

Bize farklı gelen birkaç adetleri var. Birincisi, hiç araba korna sesi duymadık. İkincisi, evlenmek isteyen damat adayları bakire kız tercih etmezlermiş. Üçüncüsü, kız tarafı damada araba, ev, dükkan, para ve ev eşyasının tamamını verirlermiş. Bu yüzden, boşanma oranı en az toplulukmuş. Damat boşanmaya kalkarsa, bütün her şey kadının olduğu için gidecek yer bulamazmış.

Adada hiç elektrik kesintisi olmazmış. Biz orada iken, Ayvalık’ta bir gece elektrik kesildi. Rehberimiz hiç kaçırmadan esprisini patlattı: Herhalde kedi girmiştir dedi.

Eski eserlerine gözü gibi bakıyorlar. Yapılarda yapılacak tadilat mutlaka eskisine tıpatıp benzer olarak yapılıyormuş.

Bodrum’un 60 yıllık öncesinde olduğu gibi, bazı yerleşim yerlerinde kapı kilitlenmezmiş. Hatta, kilidi kapının üzerinde bırakıyorlar, bizzat gördük.

Yunanistan’ın Avrupa Birliği’ne kabulünden sonra ekonomik krize girmelerini söyle anlattılar: 10 dönüm zeytinliği olan 100 dönüm için, 10 hayvanı olan 100 hayvan için kredi almış. Diğer konularda da böyle abartılı kredi aldıklarından, bu krediler de zamanında ödenemez olmuş.

Yunanlılar da borcumuzu 2. Dünya Savaşı sırasında bizden kaçırdığınız 300 ton altına sayın deyip üstüne yatmak istiyorlarmış.

Adanın Ayvalık’a uzaklığı 16 deniz mili imiş. Bunu kısaltmak için Yunanistan ve Türkiye en yakın noktalara birer mendirek ve gümrük binası yapmak için anlaşmışlar. Yunanlılar bunu çoktan yapmışlar, Türkiye’nin de yapmasını bekliyorlar. (Mesafe 7 mile inecek)

Bu olay aklıma bir fıkra getirdi:

Cennet ve cehennemdekiler ara sıra birbirlerini ziyaret etmek için bir köprü yapalım demişler. Cehennemdekiler cennetin sınırına kadar olanı hemen yapmışlar. Uzun zaman cennette bir faaliyet görememişler. Meğer sebebi cennette bir tane bile müteahhit yokmuş.

Ada geniş, nüfusu az, zeytin ağacı çok fazla. (Üretim yılda 50 bin ton, Türkiye’nin ise toplam 350 bin ton) Rehberimiz bu az nüfusla bu kadar zeytini nasıl topluyoruz diye bir soru sordu. Cevabı da kendisi verdi: Her ağacın altına naylon seriyorlarmış. Sonra haftadan haftaya kendiliğinden düşen zeytinleri topluyorlarmış.

Ayvalık’ta da Midilli’deki yeni toplama sistemini uygulamak istemişler. Ama bir hafta sonra bahçelerine gittiklerinde ne düşen zeytinleri ne de naylon sergileri bulabilmişler.

Yunanistan’da özel üniversite yokmuş. Midilli’de hukuk, yüksek turizm ve arkeoloji fakülteleri varmış. Talebe sayısı 5.000 kişiymiş. Bu gençler kışın şehre para bırakıyorlar, yazın da hem turizm sektöründe çalışıp beldenin eleman ihtiyacını karşılıyorlar, hem de harçlıklarını çıkarıyorlarmış.

Bodrum’da da yüksek turizm, su ürünleri, arkeoloji vb. laboratuar istemeyen fakülteler açılabilse, Midilli örneğini biz de yaşayabiliriz.

Bizim de onlara bir üstünlüğümüz var. Onlarda kapalı yerde sigara içmek serbest, bizde yasak.

Durex prezervatif firmasının yaptığı araştırmaya göre, bir yılda yapılan aşk sayısı Amerikalılarda 130, Yunanistan’da 110, İtalya’da 100, İspanya’da 95, Türkiye’de ise ne yazık ki 54’müş. En azı ise 24 ile Japonlarda imiş. (Çalışmaktan başka bir şey düşünmüyorlar ki)

Öğleyin 3 saatlik siesta konusu açıldığında, ‘’biz başka ülkeler gibi fast food yemeyiz ,Yemeği tadına tuzuna özen göstererek yapıp yeriz, sonra da sevgililerimizle aşk yaparı, Duş alır biraz dinleniriz’’. Peki akşamları ne yaparsınız diye sorulduğunda, karılarımızın yanına döneriz diyorlar.

Geziye katılan arkadaşlarla beraber gülümseyerek “acaba yetkililerle görüşüp bizde mi siesta yapsak” diye düşünmekten kendimizi alamadık.

Ne dersiniz?

YÜCEL ZİYLAN –ECZACI

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.