Bodrum Gündem

İRME NEDİR DESEM BİLEN VAR MI?

Yaşadığımız toprakları; tarihini, kültürünü tanıyor muyuz?

gulet 368Bugün  Bitez’deki  bir anaokulunun yeni yıl kermesine ‘Gönenç Atölye’ olarak davet edildik. Bitez’de  çocukluğumdan bu yana girmediğim dar yollara girdim. Çocukluğumda bu yollara ‘irme’ denirdi.  Eskiden irmelerin isimleri de vardı, aynı dere ismi gibi.

İrme dediğimiz bu yollar; dere yatağı gibi  iki bahçeyi birbirinden ayıran, sınır oluşturan, ulaşımı sağlayan, ancak jiplerin girebildiği toprak yollardı.

Bitez’deki  anaokulunun 3-6 yaş arası öğrencileri; zekaları, doğaya uyumları, farkındalıkları ile beni çok etkiledi. Gönenç Atölye’nin ahşap üretimlerine olan ilgileri yaşıtları içindeki değerlendirmemde  benden yüksek not aldı.

Bu çocuklarımızın  anne ve babalarına baktığımda ise; kendimi,  ismi olmayan bir yabancı ülkede hissetim.  Oysa Bodrum’un doğal bitki örtüsü içindeki bu okul, çocuğum olsa tek göndereceğim anaokulu olurdu. Hiçbir şey  özenti değil, ‘mış’ gibi yapılmıyordu. Bu elbette öğretmenlerinin etkisi, ancak çocukların sorumlularına (veli sözcüğünü hiç sevemedim) baktığımda  güzel insanlar gördümse de, bir şeyler ters geldi bana…

Doğal olma çabası içinde olan, çocuğunu bu topraklarda doğal bir ortamda büyütmek isteyen bu yetişkinler; ne giysileri, ne getirdikleri yiyecekler, ne yaktıkları tütsüler, ne de sattıkları el emeği ürünlerle bu topraklara ait değillerdi. Dilimizi bildikleri halde,  konuşmaya bile gerek görmediler. Ben de “I can’t speak English” dedim onlara.

Yanlış anlaşılmasın; hiçbir dile, ırka, ulusa, dine ayrımcılık değil asla yaklaşımım. Benim felsefem yaşadığımız topraklara uyum sağlamamız gerekliliği. Çağdaş olan da budur diye düşünüyorum.

Özellikle de bu topraklarda yaşamayı seçenlerin, bu toprakların kültürünü benimsemesi gerekiyor. Gümüşlük’ün sabırlık bitkileri ile dolu bir arazisini satın alanların, bu topraklara altı metre yüksekliğinde odaları olan, saunalı evler yapmasını anlayamıyorum. Bu lüks evlerinizi neden İstanbul’da yapmıyorsunuz demek geliyor içimden. Çünkü  bir ülkeyi, bir kenti, bir toprağı yaşamayı kendimiz seçiyorsak; ‘O’ bölgenin yaşam tarzını, kültürünü benimsemeliyiz.  Daha açık anlatayım: bir Akdeniz kenti olan Bodrum’a gelip,  beşik çatılı, saunalı, (bu sıcak ülkede), ahşap dış yüzey kaplamalı ev veya iş yeri yapmak çağ dışılıktır. Yapanların anlayacağı ifade ile söylemem gerekirse: bilinçsizliktir, görgüsüzlüktür, eğitimsizliktir.

Bir ülkeye yaşamaya veya gezmeye gidiyorsak, ‘O’ ülkeyi seçmişizdir. Oraları değiştirmeye gitmiyoruz. Beğendiğimiz bir yeri, ya da kazanç sağladığımız yeri niye değiştirmeye çalışıyoruz?

Beyaz iki katlı taş evleri, mandalin ve selvi ağaçları içindeki sulieti için seçtiğimiz bir kenti niye muz ağaçları ile bezemeye çalışıyoruz?

Neden uzak doğu tütsüleri yakıyoruz da, mandalinle çocuk bezi yıkayan, defne yaprağı ile saçlarını yıkayan ninelerimizi örnek almıyoruz. Niye uzak doğu giysileri giyiyoruz da, bu toprakların ‘gocadon’unu (şalvar) giymiyoruz?

Neden ?

Çünkü bu toprakları yeterince sevmiyoruz, benimsemiyoruz.

Oh ne güzel güneş, ne güzel deniz, ne iyi insanlar deyip başka bir şey yapmıyoruz. Bu kenti yalnızca tüketiyoruz!

Bodrum’da her yaşayanın Bodrum’un kültürüne sahip çıkma borcu vardır!

Eyy bu topraklarda yaşamayı seçip de Halikarnas Balıkçısı’nın bir kitabını bile okumayan, Ferrarisini Satan Bilge kitabını hatmedenler, sizlere sesleniyorum:

Çağdaş, hümanist olmanın yolu yaşadığın toprakların dilini, tarihini, kültürünü benimsemekten geçer!

Çocuklarımız bu topraklarda mutlu, onlara bu toprakları anlatalım.

Sevgimle…

Reyhan Bayındır Gönenç-20 Aralık 2015

doxycycline online buy Ventolin no prescription treating cancer tumors [email protected]

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Şakir Saat dedi ki:

    İki yanı çalılık ağaçlık,sadece insanların ve hayvanların geçebildiği dar yollara İrme denir.

  2. Reyhan Bayındır Gönenç dedi ki:

    Bu doğru ve güzel anlatım için teşekkürler

    1. Şakir Saat dedi ki:

      Bildiğimi sizinkinin yanına koydum. Beğeniniz için ben de teşekkür ederim.

  3. mustafa kocaevli dedi ki:

    hay ağzınıza sağlık. bizler de aydında irim deriz bahçelerimizi bölen patikalara. yerinde tespitleriniz ve çok güzel anlatımınız için de ayrıca teşekkürler.

  4. Feride Tavaslıoğlu dedi ki:

    Bodrum ile ilgili tespitlerine katılıyorum.Bodrumu yaşanmıyacak hale getirmek, için elimizden geleni yapıyoruz. Kafa yapısı değişmeden bunu önlemek zor. Hepimiz çevremizde korumak için elimizden geleni yapmalıyız.

  5. Emre Köroğlu dedi ki:

    Muhteşem bir yazı olmuş, bahsetmiş olduğunuz konularla ilgili cevaplarida icersinde sanki. Burada duyarlılık anlamında bir eksikliğimizin olduğunu düşünüyorum.Sizin ve tabi ki bizlerinde bunun içerisinde olduğumuz aşikar. Keşkeler hayatımızda çoğalmaya başladıkça hayat elimizden akıp gidiyor maalasef…
    Saygılarımla

  6. Sabahattiin Efe dedi ki:

    İrmeleri herkes bilemez artık, defnelerin şah dallarının taçlandırdığı, melengeç ağacının , sakızdırak ağacının kekremsi kokuları içinde bol oksijenli yeşil bir tünelde yakıcı güneşten korunarak gidersiniz birden önünüze masmavi deniz yalı boyu çıkar.

    1. ülkü dedi ki:

      bu yorumunuza bayıldım sabahattin bey ne kadar güzel içten yaşayarak yazmış anlatmışsınız .şimdi o kokuların yerini araba egzoslarından çıkan zehirli gaz kokuları asvatın kokusu aldı . ve çöp pislik kokusu .

  7. Ali Dizdar dedi ki:

    Yazılarınız ilgiyle okuyorum okumaya da devam edeceğim ancak bu yazınızın başlığı biraz itici geldi bana. Okurunu küçümsüyor sınava tutuyor izlenimi verdi okumadan kapatacaktım, eski yazılarınızdaki üslubu bildiğimden inat ettim okudum yazınız güzel ancak yazının keyfine varamadım saygılar.

    1. Reyhan Bayındır Gönenç dedi ki:

      Okuru küçümsemek, insanı küçümsemek, yaşamı küçümsemek… Benim küçümsediğim noktalar bunlar. Bu yazım bu duyguyu verdiyse eğer, ben yazmamalıyım…

      1. Ali Dizdar dedi ki:

        Yazınızı demedim başlık dedim yazılarınızı beğenerek okuyorum işlediğiniz konular da anlatımınız da beğeniliyor ki bu tirajda okunuyorsunuz alınganlığa gerek yok sadece başlığınızı beğenmedim o kadar kabalık olarak görüyorsanız özür dilerim bir daha yorum yapmam saygılar.