Bodrum Gündem

KADIN, YAŞAM, ÖZGÜRLÜK…

purchase Clonidine KADIN JAN WOMEN…

YAŞAM JİAN LİFE…

ÖZGÜRLÜK AZADİ FREEDOM…

Bir yılda 305 kadının erkek şiddetine maruz kalarak katledildiği, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin hemen hemen her gün gerileme ivmesinin hızlandığı bir süreçte girdik 8 Mart’a.

Her şeyin çivisinden çıktığı, kabaca at izinin it izine karıştığı bir süreçten geçiyoruz. Toplumsal sınıflar arasındaki uçurumun büyüdüğü, eşitsizliklerin arttığı bir ortamdayız. Adam sendecilik, vurdumduymazlık, kişisellik, egolarla beraber artıyor. Dolayısıyla bu durum toplum da çok ciddi değerler erozyonu yaratarak,  yeni nesil için gelecek adına çok ciddi tehditler oluşturuyor.

Bugün ölümün, dehşetin kol gezdiği, yüzyılın en büyük dramlarının yaşandığı bir coğrafyada adeta bize özel ayrılmış bir cennette yaşıyoruz. Tıpkı KADIN konusunda olduğu gibi, hayatın gerçekleriyle de tezat yaşıyoruz.

Birleşmiş Milletler geçen yıl kadına yönelik cinsiyet ayrımcılığı için bir kampanya başlatmıştı. “Erkeğin desteği olmazsa, ayrımcılık asla son bulmaz” mantığıyla yola çıkılan projenin sloganı “HE OR SHE” yani “KADIN VE ERKEK”.

Bugün nasıl bir toplum içinde yaşamak istiyoruz? Nasıl bir gelecek hayal ediyoruz? Artık bunları yalnızca kadınlar, yalnızca erkekler olarak çözemeyeceğimizi görmeliyiz.  Gelecek adına çalışmaları projeleri beraberce üretmeye ve uygulamaya başlamak zorundayız.

Bu satırları yazarken, masamdaki kitabın yanında güzel bir kırmızı şarap kadehi düşündüm. Yazılarıma ara verdiğimde yüksek sesle şiirler okumak istiyorum. Ancak bunları yapmanın hatta düşünmenin bile hele hele bir kadın olarak toplumsal ahlâkı bozacağını düşünen bugünün iktidar sahipleri, destekçileri, çivisi çıkmış süreçte hızla yol almaya devam ediyorlar.

Artvin halkına pusu kuranlar, Artvin niye  sadece toprağına sahip çıkıyor diye, gece uykularını haram edenler. Bodrum’un taşına toprağına göz dikip talan etmeyi gözleyenler, TOKİ’yi Bodrum’a sokarak Bodrum’u dönüştürmeye çalışanlar, bizleri terörden nasıl koruyacak, aydınlık geleceği  nasıl  yaratacaklar?

Biliyorum, bugün benim gibi sizler de mutsuzsunuz. Mutsuzsak, kendimize dönüp soralım. NE YAPIYORUZ?

Evet… her şeye rağmen;

Tüm acılara, savaşlara karşı olmak zorundayız.

Boş vermişliği, hüznü bırakmak zorundayız.

Özellikle erkekler, hep bir ağızdan bağırmalılar, “KADINSIZ TOPLUM, YARINSIZ TOPLUM” cheap Viagra Cialis online demeliler.

8 Mart 2014’de, Sözlü Tarih Grubu’muzun, Trafo’da açmış olduğu, “Bodrum’da Kadın Olmak” sergisi, 10 bine yakın izleyiciyle buluşmuştu. Uzunca bir süre sonra Arena yazarlarından Gülcihan Erol’un yazısını okuyunca çok üzüldüğümü, bugün bir kez daha ifade etmek istedim.

Sözlü tarih çalışmaları “Anılarla Bodrum Sohbetleri” Gönüllü Çalışma Grubu olarak, Bodrum’a olan vefa borcumuzu birazcık olsun ödeyebilmeye, Bodrum’un yaşayan belleğini kayıt altına alarak gelecekle geçmiş arasında köprüler kurmaya çalışıyoruz. Elimizdeki tüm bilgi ve belgeleri Bodrum Belediyesi tarafından kurulacak olan KENT ARŞİV MÜZESİ için biriktiriyoruz.

“Bodrum’da Kadın Olmak” sergimizi, bu kez 8 Martta OASİS’de açtık. Bodrumlu Kadınlar Fotoğraf Sergisi’nde, dışarıdan gelip Bodrumlu olan kadın yok. Ancak bunu Bodrum’un değişen sosyokültürel yapısına, sanatına çevresine katkı koyan kadınlarımızı elbette yok saymak gibi bir düşünceyle oluşturmadık. Konunun yanlış anlaşılması bizleri çok üzdü. Özellikle grup sorumlusu olarak yaşamını YAŞAM KADIN ÖZGÜRLÜK –JAN JİYAN AZADİ –WOMEN LİFE FREDOOM diyerek sürdüren bir kadın olarak  asla yanlış algılanmaya sebep olmak istemem. .

Bodrum’a ve insanlığa çok büyük katkıları olan Bodrum’u Bodrum yapan Bodrum’da doğmamış ama Bodrumlulardan daha çok Bodrum sevdalısı olduğuna inandığım kadınlarımızdan, FATMA MANSUR, GÜNSELİ TAMKOÇ, SAYNUR GELENDOST, YÜKSEL SELEK, SÖNMEZ TANER, GÜNSELİ BAŞAR, GÜL ÖNÜR, REZZAN KARAHAN ve daha birçok değerimizi, sevgili dostlarımızı unutmamız, yok saymamız, vefasızlık etmemiz mümkün değil; olamaz. Umarım gelecek 8 Mart’ta kalan değerlerimizi kapsayan yeni bir sergide buluşuruz.

Unutmamalıyız ki;

Karanlığa karşı durmanın tek yolu geçmişi, yaşananları unutmamaktır.

Geleceğe sahip çıkabilmenin tek yolu, geçmiş değerlerimize sahip çıkmaktır.

Karanlıktan aydınlığa çıkmanın tek yolu yanlışları düzeltmeye çalışmaktan, sorumluluk almaktan asla vazgeçmemektir.

Ölümleri durdurmanın tek yolu öldürmemektir. Barış, inadına barış demekten vazgeçmemektir.

Bizler korkusuzluğu, cesareti, aşkı, devrimi kitaplardan, romanlardan, şiirden, sanattan öğrendik.

En önde erkeklerin yürüdüğü hep bir ağızdan “KADINSIZ TOPLUM, YARINSIZ TOPLUM” diyerek haykırılan, savaşların olmadığı, çocukların ölmediği nice 8 Mart’lar diyorum.

NURAN YÜKSEL

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.