Bodrum Gündem

KÜLLİYE Mİ? MÜLLİYE Mİ?

DSCF4327 - Version 21-Recovered23 Mart 2016 Bodrum Kent Konseyi’nin Oasis alışveriş merkezindeki toplantısına gittim. İlk kez izlediğim bu konseyin toplantı gündemi deniz kenarına inşa edilecek olan “30 MİLYONLUK KÜLLİYE” projesi idi. Toki ve diğer aşırı yapılaşma projeleri de aynı başlık altında tartışılacaktı.
Geriatrik bir toplulukta, 48 yaşında olmama rağmen kendimi çocuk gibi hissettim. Ayaklarını sürüye sürüye, buruşuk yüzlerinde çeşitli mimikler, devamlı etrafı keserek, dik dik bakarak gelen ihtiyarlar salonu tıka basa doldurdular. Aralarında yirmili yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim tek genç, bir gazetenin foto-muhabiriydi. Yaş ortalaması altmış dolaylarındaydı.
Homurdanıyor, “Buradan mutlaka eylem kararı çıkmalı” diyor, “Külliye yapacağımıza kilise yapalım, turistlere daha çok hitap ederiz” diyor, çakmak çakmak bakıyorlardı.
“Kurtuluş savaşında şehit olan kahramanlar, Atatürk ve silah arkadaşları için saygı duruşu!…” dendi, ayağa kalkılındı, resmen boru öttürüldü, sonra hep beraber “Hakkıııdır hakka tapaaan milletimiiin istiklaaal” diye biten mili marş söylendi toplantıya başlamadan önce. Kent konseyinde değil, içtimada gibi hissettim kendimi.
Sakallı bir zat, sunum konuşması yaptı, zaten yarım saat gecikmiş toplantıyı daha da uzatan, bunaltan uzun girişinden sonra, turizmcilerin “Kemıl biğç” dediği Kargı’daki değerli arsaya Diyanet İşleri Başkanlığı’nın inşa ettireceği dini tesis hakkında teknik bilgi vermek üzere konuşmacıları çağırdı.
Kürsüye ilk gelen Bodrum Mimarlar Odası adına Cevat Kalfa idi. Kalfa söz konusu projenin ada, pafta, parsel bilgileri, metrajı gibi detaylardan başlayarak söz konusu arazinin 2012 yılında o zamanki Ortakent Belediyesi (Mehmet Onur Şahbaz) tarafından kültürel ve dini tesis olarak imar planına işlendiğini, bunun üzerine 2013’de müftülüğün girişimiyle burada yapılaşma için Ortakent’e başvurulduğunu, izin alınması üzerine konunun Bodrum Belediyesi’ne (Mehmet Kocadon) intikal ettiğini ve iki kez teknik gerekçelerle reddedildiğini anlattı. Burada Kalfa’nın Bodrum Belediyesi’nden “…Belediyemiz…belediyemiz” diye bahsetmesi, kendisinin de Bodrum Belediyesi’nde görev aldığını düşündürttü. Hatibin konuşması zaman zaman homurtular, “Red” sözcüğü telaffuz edildiğinde alkışlarla kesiliyordu. Hatip, iki kez red kararından sonra, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından merkezi hükümetin kararıyla “Ruhsat” düzenlendiğini ve bu düzenlenen ruhsatın “TEK BİR MİMAR”ın yani başka bir teknik eleman olmadan (örneğin statiker) çizilmiş bir proje adına çıkartıldığını anlattı. Kalfa, bu “Mimar”ın adını söylemedi. Kalfa, çizilen projenin Bodrum Mimarlar Odası’na verilmediğini, proje hakkında yeterli bilgi sahibi olunmadığını ancak kamuya iletilen görsellere dayanarak, projenin bu haliyle Bodrum’daki imar kanunlarına uymadığını, “BEŞ KATLI” olduğunu (burada homurtular, protesto alkışları) ve yanlış bir proje olarak değerlendirildiğini söyledi.
Buraya kadar olumlu giden hatip-dinleyici ilişkisi Kalfa’nın, “Bu proje yerine aynı işlevde Bodrum’un mimarisine uygun bir proje çizilmesi ve bunun Bodrumlu mimarlar tarafından tasarlanması gerektiği” ifadesi ile bozuldu. Salondan tepkiler, protestolar yükseldi. Katılımcılar bu projeye kesinlikle karşıydılar. Kalfa’nın bu ifadesini büyük bir olasılıkla “eyyamcılık, idare-i maslahatçılık” olarak telakki ediyorlardı.
İkinci konuşmacı Bodrum’daki ODTÜ Mezunları Derneği ((BODTÜM) adına Murat Artu idi. Artu, saklanan projenin kot kesitini gözler önüne serdi. Yapı kompleksinin “BEŞ DEĞİL SEKİZ KATLI” olduğunu, yapı maliyetinin yanlış arazi seçimi ve yanlış tasarımdan dolayı projenin 3000 m2 kapalı alan yaratmak için 9000 m2 kapalı alana denk inşaat maliyeti getirdiğini ve maliyetinin “30 DEĞİL 90 MİLYON LİRA” olacağını, “METREKARE BİRİM MALİYETİNİN İSE 30.000 LİRA” olacağını anlattı. Artu, diğer mimari hataları da tek tek saydı ve sonuçta bu projenin bu haliyle inşasının mümkün olamayacağını, eğer olursa da “DÜNYAYA, İSLAMI REZİL EDECEĞİNİ” söyledi. Artu, konuşmasını “ÇÖZÜM ÖNERİSİ” ile bitirdi. Dini nitelikli kültürel merkez için tahsis edilecek düz bir alanda tasarlanacak bir proje için 8 milyon liranın yeterli olacağını buna ek olarak 7 milyon liralık bir bütçe ayrılarak mevcut Kargı’daki arazinin bir bölümünün “BODRUM KIYILARINDA CAN VEREN MÜLTECİLERİN ANISINA” tasarlanacak bir ANIT-PARK olarak düzenlenmesini (alkışlar), bir bölümünün “TERÖR KURBANLARININ ANISINA” ikinci bir ANIT-PARK olarak düzenlenmesini, artan 15 milyon lira ile de Bodrum’da tüm dünyaya örnek olacak, yarımadanın arkeolojik kültür hazinelerinin ve bilgi birikiminin paylaşılacağı, enstitüler içeren bir “KENT MÜZESİ” inşa edilmesini (alkışlar) önerdi. Artu’nun konuşması baştan sona bilgi ve erdem doluydu.
Beni ilgilendiren kısmı bittiğinden toplantıyı burada terk ettim.
Her ne kadar aralarında saygı duyduğum ve sevdiğim insanlar da olsa, Bodrum Kent Konseyi’ni tanımıyorum, saygı da duymuyorum (olta).
İkiyüzlülükten nefret ediyorum. Milliyetçiysen milliyetçiyim de!…Hem milliyetçi hem toplumcu olunmaz.
Sayın meslektaşım Murat Artu’nun açıklıkla ortaya koyduğu gibi, bugün AKP iktidarının “DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI ADLI GULYABANİ”yi kullanarak Bodrum’a hançer saplamasından ibaret olan, meslek dışı bu “Mülliye Projesi” savunulacak tarafı yoktur.
İkiyüzlülük şurada devreye giriyor : 2011’de Bodrum Çarşısı’na, Kemalistler tarafından yıkılan kiliseyi tekrar dikip, ibadete açıp, esnafın da şenlenip, mum satacağını savunan neo-liberal zihniyet, deniz kenarında “Mülliye”ye karşı çıkıyor. Aslında karşı çıkmaz, herhalde bir yol yapıyor kendine. İşin doğrusu : İNSAN OLAN ÖNCE ÜNİVERSİTEYE KARŞI ÇIKMAZ, ÜNİVERSİTENİN KAPATILIP MUĞLA’YA TAŞINMASI İÇİN KULİS YAPMAZ. İnsan olan, Bodrum için hastane, konser salonu, müze, tiyatro, kütüphane, en az dört üniversite, spor tesisi ister, kamu kurumlarınca inşa edilecek her türlü dini yapıya da karşı çıkar. İnsan olan eskiden yapılmış yanlış projeler, mezarlık – leş siteler yıkılarak, yerlerine bu projelerin geliştirilmesi için çalışır. Bodrum’da “Üstat” tüm mimarlar yıllardır “YETER ARTIK BAŞKA PROJE GELİŞTİRMEYİN, YANLIŞ PROJELERİ DÖNÜŞTÜRÜN” diyor. Ama “Kene” tatlı, “Vatan, millet, sakarya, din, iman, para, kahraman asker, cesur polis selam sana” tekerlemesiyle, “Kolpadan üstat”lar kurak iklimde golf sahalarının ne kadar faydalı olduğunu anlatıyor. Mafya, tarikat beraber Bodrum’u bitiriyor.
vealeykümselamverahmetullahveelberekâtuhu!
 serdar anlagan yazdi
ETİKETLER:
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Murat Artu dedi ki:

    Teşekkür ederim