Bodrum Gündem

DUYMAK VE DİNLEMEK / Dr.Metin Aycıl Yazdı…

                                       Sessizlik, muhteşem bir heykelin, henüz yontulmamış mermeri kadar;

Kuvvetli bir ilim ve zekâ ile doludur,

ALDOUS HUXLEY (1894-1963)

İnsanlar iki kulak ve bir ağızla yaratılmışlar. Bunun anlamı, daha çok dinleyelim diye olsa gerek. Bunun gerçek payı mutlaka çok yüksek. Olaya kısaca, insanın var olduğundan bu yana bakarsak, herhalde şunları gözlemleyebiliriz:

İlk insanlar, kendilerini güvende hissetmeleri için, çevredeki her sesi, her kıpırtıyı duymak zorundaydılar; duymak, konuşmaktan daha öncelikli ve yaşamsal öneme sahipti. İnsanların birbirleriyle iletişimi, doğa koşullarıyla iletişimlerine oranla, ikinci plandaydı.

İnsan, doğayı öğrenmeye başladıktan ve ona karşı, nispî egemenlik kazandıktan sonra, diğer insanlarla iletişimi de anlam ve önem kazanmaya başladı. İş bölümü, iletişimi zorunlu kılıyordu; toplumsal bir varlık olan insan iletişimde bulunmak, hem kendini anlatmak hem de karşısındakini anlamak zorundaydı. Bu durum, günümüzde de değişmemiştir.

Gelişim sürecinde,  insan en az kendini duymuş ve dinlemiştir dersek pek de yanlış bir şey söylemiş olmayız diye düşünüyorum. Özellikle, kapitalist düzende, kızışan ve keskinleşen rekabet ilişkileri, kendini ispatlamak kaygısı ön plana çıkmıştır. İnsanlar genel olarak performans odaklı yaşam tarzını seçmişlerdir, gelişim odaklı yaşam tarzını değil. Kendilerini değerleri ile değil, performansları ile ifade etmek gereğini duymuşlardır ve duymaktadırlar. Bu durum, kendini dinlemeyen ve duymayan insan tipini yaratmıştır; insan kendine yabancılaşmıştır. Son tahlilde bunun adı Fetişizm’dir.

Kendini duymayan ve dinlemeyen bir insan, bir diğerini duyar ve dinler mi? Tabii ki hayır. İçimizden kaç kişi, ne zaman, karşımızdakini; hiç sözünü kesmeden bilinçli ve aktif olarak, sessiz kalarak dinlemiştir veya dinliyordur? Dinliyorsak bunu ne sıklıkta yapıyoruz? Dinlediğimiz zaman; bu gerçekten aktif ve bilinçli bir dinleme mi oluyor, yoksa sıranın kendimize gelmesi için, bir tür bekleme mi oluyor?

Karşımızdakinin söylediklerine mi odaklanıyoruz, yoksa ne söylemek istediğini mi düşünüyoruz? Karşımızdakinin ne söylemek istediği; onun söyledikleri değil, söylediklerinin bizim tarafımızdan, anlamak istediğimiz biçime dönüştürülmesidir ki, bu da aktif ve bilinçli dinleme değildir. Anlaşmazlıkların da çoğu, karşımızdakinin söylediklerinden değil, bizim onları anlamak istediğimiz ve yorumlayış biçimlerimizden çıkıyor; yani aktif ve bilinçli dinlememekten.

Oysa karşımızdakileri etkilemenin en iyi yolu, onları dinleyerek mümkündür.

Denemekte fayda var.

DR.METİN AYCIL KİMDİR?

IŞIK Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi İİBF Kurucu Dekanı Prof. Dr. Murat Ferman, Dr.Metin Aycıl’ı şöyle anlatmış; 

Dr. Metin Aycıl, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültemiz ve Sosyal Bilimler Enstitümüzde verdiği lisans ve lisansüstü düzeydeki dersler ile akademik çalışma ve eğitim faaliyetlerimize önemli katkıda bulunmuş değerli bir meslektaşımızdır.

Dr. Aycıl’ın, Stratejik Yönetim ve Organizasyon ile Girişimcilik ve Girişimcilik Yönetimi alanlarında yoğunlaşan dersleri, öğrencilerimize, teorik birikim ve perspektiflerin yanısıra, iş hayatındaki uygulama ve deneyimleri kazandırma bakımından çok faydalı sonuçlar doğurmuştur. Uygulamalı bir bilim dalı olan İşletme-Yönetim disiplininde, lisans ve lisansüstü düzeyde öğrencilere zengin iş deneyim ve uygulamalarını, sağlam teorik ve kavramsal çerçevelere yerleştirerek kazandırmayı başaran sınırlı sayıda eğitimci arasında, Dr. Metin Aycıl’ın müstesna bir yeri olduğu kanısındayız.

Dr. Aycıl’ın bu çerçevede, 1996-2006 yılları arasında vermiş olduğu dersler:

  • Management in Theory and Practice (Teori ve Pratikte Yönetim) – Doktora
  • Strategic Management (Stratejik Yönetim) – Lisans ve Lisans üstü
  • Entrepreneurship (Girişimcilik) – Lisans
  • Sales Management (Satış Yönetimi) – Lisans

Dr. Metin Aycıl’ın, ülkemizin önde gelen ve birçok işletme uygulamasında temel referans oluşturulmuş önemli bir iş grubundaki engin planlama ve yönetim deneyimi ve sağlam teorik birikim ve yaklaşımları ile ülkemiz eğitim ve gelişimine katkı sağlama konusunda yüksek potansiyele sahip olduğu kanısındayız.

Koç Holding (Organizasyon Geliştirme ve Eğitim) İnsan Kaynakları Koordinatörü Eşber Çekiç’in görüşleri ise şu şekilde;

Koç Topluluğu’nda ortak bir yönetim dili oluşturmak ve şirketler arasındaki iletişimi güçlendirmek amacıyla, her yıl Koç Akademi Lider Geliştirme Programları düzenlenmektedir. 2003 yılından beri farklı seviyedeki yöneticilerimizi geliştirmek amacıyla uygulanan çeşitli programlar, Koç Topluluğu’nu geleceğe taşıyacak liderlerin yetiştirilmesi açısından önemli bir işlev üstlenmiştir.
Bu programlara Dr. Metin Aycıl tarafından verilen “Stratejik Yönetim Modeli” ile “Temel Finansal Tablolar ve Rasyolar” eğitimleri de katılmıştır. İlk uygulamalar sonunda katılımcıların memnun kaldıkları eğitimleri, sonraki dönemlerde portföyümüz içinde tutmayı ve Dr. Metin Aycıl’ın deneyiminden bundan sonra da faydalanmayı düşünüyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Öğr.Gör. Bilal ERDOĞAN dedi ki:

    Hocamızı yakından tanıyor ve başarılarının artrak devamını diliyoruz.