Bodrum Gündem

AYDINLATILMIŞ ONAM : SAĞLIK DÜNYAMIZDA BİR GEREKLİLİK…

AYDINLATILMIŞ ONAM : SAĞLIK DÜNYAMIZDA BİR GEREKLİLİK…

mustafa-ilker-gürkan-8

Sağlık hizmetlerinin sunumunda; en yoğun tartışmalar “aydınlatılmış onam” kavramı çevresinde  yaşanır.   Yurttaşların kah ortaya çıkan aksaklıklardan,  öncelikle muhatap olduğu görevliyi (burada hekimi yada sağlık personelini)  sorumlu tutma alışkanlığı, kah kaçınılmazlıklar, kah  sağlık personelimizin yeterli özeni göstermesi, gösterdiği zamanlarda ise yaptığı uyarılar konusunda, hasta yada yakınının anlayıp anlamadığını denetlememesi çok sayıda üzücü olaya yol açmaktadır.

“Aydınlatılmış onam” alınmadan hastaya müdahele edilemez. Ki- Hasta ve/veya Yakınının aydınlanıp aydınlanmadığını denetlemek de bizzat “aydınlatılmış onam’ın” içeriğinde vardır. Bu husus hukuksal bakımdan yaşamsal önemdedir… Müdahele koşullarının genellikle rastlanan “olağanüstülüğü” insan’ın anlama-kavrama yeteneğini de olumsuz biçimde etkiler… bilmeliyiz ki “anlamamak/kavramamak= aydınlanmamak”tır… Bu ise açık bir “hasta hakları” ihlalidir. Ve geçmişte en sık gerçekleşen ihlal iken;  bu gün Tabip Odalarımızın çabalarıyla seyrelmiş bulunmaktadır.

mustafa-ilker-gürkan-4KURALLAR NEDİR?

Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi madde 14/2 hükmüne göre, “…teşhise göre alınması gereken tedbirlerin hastaya açıkça söylenmesi lazımdır.”

Buradaki  “açıkça” sözcüğü bilim ve teknolojinin gelişmesinin yanısıra insan bilgi ve bilincinin de genişlemesi sonucu oldukça hızlı bir anlam genişlemesine uğramıştır.  Dolayısıyla gerek sağlık personelimiz gerekse hasta ve yakınları olabildiğince bu “açıkça” kavramının genişlemiş olduğu gerçeğine  özen göstermelidirler.

1999 da yayınlanmış bulunan “Hekimlik Meslek Etiği Kuralları” özellikle 21. Maddeden 40. Maddeye kadar olan “Herkim-Hasta ilişkileri” bölümü dikkatlice (biz bu tür okumaya “ders çalışır gibi” diyoruz.) okunmalıdır. Unutmayalım ki; Hekimler bu bölümden hergün “sınav” oluyorlar..

Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının  “Aydınlatılmış onam” başlığını taşıyan 26 Maddesine baktığımızda: Bir hekim, hastasını

  • Hastanın şimdiki sağlık durumu ve konulan tanı, yani yaptığı teşhis ,
  • Önerilen tedavi yönteminin türü,
  • Amaçlanan tedavi yönteminin başarı şansı ve süresi,
  • Amaçlanan tedavi yönteminin hastanın sağlığı için arz ettiği riskler,
  • Verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri yada aksi tesirleri,
  • Hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hasta­lığın yaratacağı sonuçlar,
  • Verilen olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında ay­dınlatır.

Metin çok açık:

“Yapılacak aydınlatma hastanın kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta olmalıdır. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir. Hastanın dışında bilgilendirilecek kişileri, hasta kendisi belirler. Sağlıkla ilgili her türlü girişim, kişinin özgür ve aydınlatılmış onamı ile yapılabilir. Alınan onam, baskı, tehdit, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alındıysa geçersizdir.

Acil durumlar ile, hastanın reşit olmaması veya bilincinin kapalı olduğu ya da karar veremeyeceği durumlarda yasal temsilcisinin izni alınır. Hekim temsilcinin izin vermemesinin kötü niyete dayandığını düşünüyor ve bu durum hastanın yaşamını tehdit ediyorsa, durum adli mercilere bildirilerek izin alınmalıdır. Bunun mümkün olmaması durumunda, hekim başka bir meslektaşına danışmaya çalışır ya da yalnızca yaşamı kurtarmaya yönelik girişimlerde bulunur. Acil durumlarda müdahale etmek hekimin takdirindedir. Tedavisi yasalarla zorunlu kılınan hastalıklar toplum sağlığını tehdit ettiği için hasta veya yasal temsilcisinin aydınlatılmış onamı alınmasa da gerekli tedavi yapılır.

Hasta vermiş olduğu aydınlatılmış onamı dilediği zaman geri alabilir.”

 

mustafa-ilker-gürkan-5AYDINLATMA ÖDEVİ SINIRLI SAYILI UNSURLARDAN  OLUŞMAZ

Ceza Hukuku ve bu konuda ülkemizde ciddi bir kariyer sahibi olan Sayın Prof Dr. Özlem Yenerer Çakmut; mevzuat hükümlerinin yanısıra; yaklaşık olarak şu konuların da “aydınlatma ödevi” kapsamında olduğunu düşünmektedir.

Sağlık Personeli (Hekim, Hemşire v.b.)

  • Hastalığın oluşmasındaki olası nedenler,
  • Tanının yanılgıları bertaraf etmesi için yapılacak girişimler ,
  • Tıbbi müdahelenin amacı,
  • Hastalığın seyri, tedavinin biçimi ve süresi, tedavi seçenekleri,
  • Müdaheleden doğabilecek olumsuz sonuçları…. Ve

Bunlar gibi sınırlı sayıda olmayan kendisinin de birer olasılık olarak öngörebileceği riskler konusunda hastayı yada yakınlarını bilgilendirmelidir.

Gerçekten de “Aydınlatma Ödevi” sınırlı sayılı unusurlardan oluşmaz, oldukça geniş ve değişkendir. Tıp dünyasında bir deyiştir; “Hastalık yoktur, Hasta Vardır!..” Hastaya göre, zamana göre her türlü maddi ve manevi koşullara göre; kısaca “Somut Olayda Dikkat ve Özen Yükümlülüğünün” gerektirdiği biçimde aydınlatma yapılmalıdır. Ki alınan “Onam” , “Aydınlatılmış Onam” olabilsin , geçerli olsun…

 

mustafa-ilker-gürkan-6EKİP ÇALIŞMASINDA DA “AYDINLATILMIŞ ONAM”

 

Çoğu kez yoğun sorunlu hastalar farklı branşlardan hekimlerin ortak tedavi ve müdahelesini gerektiriyor. Bu olasılık da düşünülmüş ve hüküm koyulmuş tüzüğe :

Madde: 19- Danışım ve ekip çalışması sürecinin düzenli işleyebilmesi ve bir hekim hakkı olarak yaşama geçirilebilmesi için;

  1. a) Hasta izlemi sırasında, değişik uzmanlık alanlarının görüş ve uygulamalarına gereksinim doğduğunda, tedaviyi yürüten hekim durumu hasta ve/veya yakınlarına bildirmelidir. Konsültasyonu hastanın tedaviyi yürüten hekimi yazılı olarak ister. Yazılı istemde hastanın özellikleri, konsültasyon isteğinin nedenleri açık ve anlaşılır biçimde belirtilir.
    b) Konsültasyon sürecinde konsültan hekim de, hastanın sürekli hekimi gibi hastadan sorumludur.
    c) Konsültan hekim, alanında bilimsel ve teknik bilgiye sahip olmalıdır.
    d) Konsültasyon sonucunda, konsültasyonun gerekçesi ve sonuçları, açık ve anlaşılır biçimde bir tutanak ile belgelenir.
    e) Konsültasyonun sonuçlarından hastalar da yeterli ölçüde bilgilendirilir.
    f) Konsültasyonun sonucunda hastanın tedaviyi yürüten hekimi ile konsültan hekimin görüş ve kanaatleri arasında fark olur ve hasta konsültan hekimin önerilerini kabul ederse, hastanın tedaviyi yürüten hekimi tedaviyi bırakabilir.
    g) Konsültasyon istenen hekim davete uymak zorundadır.”

Mevzuatımız yeterli düzenlemeleri içermektedir. Tabip Odalarımız Sağlık Personelinin bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi için gereken çabayı gerçekten eksiksiz sürdürmektedir…

Ancak… “İnsan Faktörü” ?!! … Bu yazı; “İnsan Faktörü” konusunda ne kadar yarar sağlayabilirse o ölçüde amacına ulaşmış olacaktır.

Avukat Mustafa İlker GÜRKAN

Not: Bu konuda Sayın Prof. Dr. Özlem Yenerer Çakmut’un “Tıbbi Müdaheleye Rızanın Ceza Hukuku Açısından İncelenmesi” Legal Yayınevinden  yeni çıkan  kitabını öneririm.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.