Bodrum Gündem

DEĞİŞİM ÜZERİNE / Dr.Metin Aycıl…

DEĞİŞİM ÜZERİNE / Dr.Metin Aycıl…

bilge kızılderiliTanrım, bana, değiştirebileceğim gerçekleri değiştirebilmem için Güç ver;

Değiştiremeyeceğim gerçekleri kabullenebilmem için Dinginlik ver;

Ve birini, diğerinden ayırt edebilmem için Bilgelik ver.

Kızılderili Atasözü

Mâlum, değişim varoluşun kaçımılmaz bir döngüsü. Gelişimi, kaçınılmaz olan değişim döngüsünü yakalayabilmek olarak tanımlayan düşünürler de var.

Antik Çağ filozofu Herakleitos’un, herkesin çok sevdiği ve kullandığı  bir deyişi var:

“Herşey değişir, değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.”

Bu, kulağa çok hoş gelmektedir. Kulağa hoş gelen bu tür “havalı” sözcükler de ne yazak ki, sadece vitrin amaçlı kullanılabilmektedirler. Vitrinin güzel ve çekici olması tabii ki değerli; zira mağazadan içeriye girmemizi sağlayan vitrindir.

Ancak, koskoca Heraklitos’tan sadece “Herşey değişir, değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir” söylemini vitrin yapıp dükkan açmak, aynı zamanda “Dükkanım boş” demektir.

Herakleitos, diyalektiği keşfeden adamdır, tabii ki söyledikleri çok değerli ve anlamlıdır; ancak bizlerin düşünen bireyler olarak, her söylemi sorgulamamız ve tam olarak öğrenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Söylenenin hangi dönemde, hangi koşullarda ve özellikle hangi bütünlükte söylendiği de mutlaka önem taşıyor; aksi takdirde söylenenin anlamı, Bektaşi hikâyesindeki “namaza durma!” söylemine dönüşür. Diğer bir ifadeyle, bu söylemin altında ve üstünde ne söylenmiş veya yazılmıştır?

Bu cümleyi, bir bütünlük içinde ele alamazsak; bugün, dün söylediklerinin ve inkâr ettiklerinin tam tersini söyleyen insanları da eleştiremeyiz ve kınayamayız. Aynı şekilde, o adamların her söylediğini takdir edip alkışlayanları da anlamakta zorluk çekeriz. Bunları kınarken, arasıra da aynaya baksak diyorum.

Konuyu basit örneklerle anlatmaya çalışalım:

Herşey değişirse, kişinin temel değerleri de değişir mi? Örneğin: “Bugüne kadar dürüst biriydim; ancak artık olmama gerek yok, belki sonra bir ara yine dürüst olurum; zira herşey değişmek zorundadır.” “Bugüne kadar hiç yalan söylemedim; ancak herşeyin değiştiği kuralı beni de değiştirdi, artık yalan söylememde bir sakınca yok.”

Böyle bir anlayış kabul edilebilir mi? Söz konusu örnekleri çoğaltmak mümkün; ancak ne demek istediğim anlaşıldığı için gerek duymuyorum örnekleri çoğaltmaya.

Anlaşılacağı gibi, sözünü ettiğim Temel Değerler’dir; diğer bir ifadeyle, konu Temel Değerler’in tanımı ile ilgilidir.

Temel Değerler bizim kim olduğumuzu tanımlar. Bizim omurgamızdır Temel Değerlerimiz; yani bizim dik durmamızı, ayakta kalabilmemizi sağlarlar, hem de her koşulda. Sel herşeyi önüne katıp götürürken, tutunduğumuz güçlü ve sağlam bir ağaç gövdesi gibidirler; yani sel bizi önüne katıp sürükleyemez. Hiç kimse bizi mecbur etmemişken, seçtiğimiz köklü ve değişmeyen yaşam prensiplerimizdir. İnsanlar bizi Temel Değerlerimiz ile tanırlar, anlarlar ve anlamlandırılırlar. Bir anlamda kişi, Temel Değerlerinin hem taşıyıcısıdır, hem de tutsağı; yani istese de başka türlü olamaz, başka türlü davranamaz ve yaşayamaz.

Temel Değerlerimiz, yaşamımızın Temel Hedefi; yani Vizyonu ile birlite bir bütünü oluşturur.

Vizyon konusu da modanın rüzgârına kapılarak farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Vizyon sözcüğünü kullanan üç insanı yanayana getirip, tanımnı yapmaları istediğimizde, büyük bir olasılıkla aynı veya benzer tanımı almakta zorlanırız. Bunu deneyimlemiş biri olarak söylüyorum.

Şu karşı söylemleri duyar gibiyim: “Tabii ki farklı olacak; zira herkesin vizyonu kendisine aittir.”

Doğru; ancak ben, kişilerin vizyonlarının ne olduğundan söz etmiyorum. Vizyon ne demek? Bu soruya cevap arıyorum. Vizyon konusunu da haftaya paylaşmak arzusundayım.

Yazımın sonunda şu sormak istiyorum: “Herşey değişirse, Temel Değerler de değişir mi?”

Tanrı bizleri, omurgası olmadan değişime yakalananlardan korusun.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.