PAMUK PRENS İLE BODRUM TRAFO’DA KAHVALTI…

Cinemarin sinemaları sahibi Cenk Sezgin ve Gülce Sezgin’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen basın kahvaltısında Ulusal ve Bodrum yerel gazetecileri yer alırken, Pamuk Prens filminin başrol oyuncusu Tamer Karadağlı ve Birol Güven oldukça film ile ilgili oldukça samimi ve ilginç değerlendirmelerde bulundular.

Tamer Karadağlı kendi hayatından yola çıkarak kurgulanan Pamuk Prens adlı film ile ilgili olarak “Eğer bu projenin teklifi Birol güven’den değil de başka birinden gelseydi yüzde 99.9 kabul etmezdim. Çünkü Birol ile bizim ilişkimiz sanatçı, yapımcı, senarist ilişkisinden daha farklı. Bizim bir dostluğumuz, arkadaşlığımız da var. Çok güvendiğim ve çalışırken çok rahat ettiğim bir insan. Hala bilmiyorum film seyredildiğinde ne olacak. İyi mi yaptım kötü mü yaptım bilmiyorum.”  dedi.
Tamer Karadağlı gazetecilere “Kendimi sizin beni ciddiye aldığınız kadar, ciddiye almıyorum” diyerek “Egonun içinde kendinizi bir dev aynasında görmeye başladığınız zaman işte tehlike çanları çalmaya başlıyor demektir. Bizim işimiz aslında eğlence. Filmde de biz eğlenmemize baktık. Hem kendimizi hem de yaptığımız işi çok fazla ciddiye almamamız gerekiyor. Sonuçta ben atomu parçalamıyorum, insanlar keyif alsın diye bir iş yapıyorum” ifadelerini kullandı.

TELEVİZYON MELODRAM DIŞINDA BİR ŞEYE İZİN VERMİYOR!
Yönetmen, senarist, yapımcı Birol Güven ise “Pamuk Prens” filminde çok cesur davrandıklarını söyleyerek “Bu cesaret daha çok Tamer Karadağlı’nın cesaretidir. Amerikalılar bunu yapıyor ama Türkiye’de bunu başka kimse yapamaz” şeklinde konuştu.
Birol Güven; “Artık televizyonda sadece yurt dışında satılması için melodramlar yapılıyor. 24 saatin bir kısmını da bunlara ayırmak lazım, neler çıkar bu ülkede. Ne gençler var bu kafada. Desteklenmesi gerekir diye düşünüyorum, bunlara yer açılır böylece. Bütün televizyon kanallarının deney saati yapması lazım. Biz burada bir şey deneyelim dememiz lazım. O yüzden “Leyla ile Mecnun” bence bunun bir öyküsüdür. Bizim sevdiğimiz şeyler bunlar ama maalesef şans bulamıyor, rekabet edemiyor. Yani bu melodramların karşısında rekabet edemiyoruz. Mesela biz 80’leri yapıyoruz, çok zorlanıyoruz. 80’lerde gündelik hayatı, önemsiz şeyleri anlatıyoruz. Ben bir gün televizyonlarda zap yapıyorum, diğer kanallarda ne var diye bakıyorum. Bir baktım bizim dizide hakikaten bir şey olmuyor. Bu kadar mı küçük şeyler olur? Öbür tarafta yoğun bakımda insanlar, borular takılmış, 5 kişi ağlıyor, bir taraftan klarnet çalıyor. Nasıl rekabet edeceğiz biz bu dizilerle? Ayrı saatlerde olması lazım.” dedi.

Yönetmen, senarist, yapımcı Birol Güven aynı kadro ve aynı isimler ile çalışmayı sevdiğini böylelikle çok daha huzurlu ve mutlu olduğunu kaydetti. Güven “Film için oyunculuğunu tarzını bildiğim arkadaşlarım ve dostlarım ile çalışmayı tercih ediyorum. Çok daha rahat oluyor. Film için çok büyük bütçeler söz konusu değil. Ama özellikle filmin mutfağında arka planda çalışan sinema emekçileri için önemli bir bütçeyi ayırdığımızı söyleyebilirim.” dedi.

Pamuk Prens’te oynayanların gerçek kişiler olduğunu da vurgulayan Birol Güven “Örneğin Volkan Severcan ve eşi ile Tamer’in eski eşi Arzu ve tabi ki Tamer’in kızı Zeyno hepsi gerçek kişiler. Benim asistanın Deniz de dahil.” dedi. Bir gazetecinin filmdeki kamyonetin Tamer Karadağlı’nın kendi aracı olup olmadığını sorması üzerine bir gülüşme oldu. Filmde Tamer Karadağlı’nın kullandığı lüks kamyonetin aslında Birol Güven’in aracı olduğu ortaya çıkmış oldu. Karadağlı Birol Güven’in çok iyi bir şoför olduğunu da sözlerine ekledi.

Bodrum sıcağa karşın uzun bir süre deri ceketini çıkartmayan Tamer Karadağlı “Sözleşmemize göre çıkartmam yasak” esprisi yaptı. Ancak bir süre sonra deri ceketini çıkartmak zorunda kaldı.