Bodrum Gündem

BODRUM SANDALETİ / Fikret Karataş yazıları…

BODRUM SANDALETİ / Fikret Karataş yazıları…

Yazıya bir anekdotla girmek istiyorum…

Yaşlı adamla karısı, Mısır’da eski bir çarşıda geziyorlarmış.

Ayakkabı satılan dükkanın önünden geçerlerken satıcı buyur etmiş. Girmişler.

Satıcı: “Çok güzel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi sekste çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler .” demiş.

Adam, erkekliğe leke sürdürmemek için önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarı üzerine sandaletleri denemeye karar vermiş.

Adam, sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış. Kalbi hızlı,hızlı atmış, fiziksel değişimler başlamış, gözleri büyümüş, etrafına hızla bakınmaya başlamış.

Karısı bir adım geriye çekilmiş “Aman Allah’ım dur, dur “ derken adam koşmuş, satıcıyı yakaladığı gibi yatırmış tezgaha.

Pantolonunu parçalayarak çıkarırken, satıcı hem kurtulmaya çalışıyor hem de bağırıyormuş.

“Sandaletleri ters giydin lan!…”

(Rahmetlik Şakir Süter ustanın Akşam gazetesindeki köşesinden 2006)

Bodrum sandaletleri… Mısır’daki gibi sekste belki etkilemiyordu ama o denli de büyülüydü. Giyene, bir başka hava, bir başka güzellik veriyordu doğrusu. Üretim merkezi de Cumhuriyet Caddesi. (Oraya uydurukçulara uyup Barlar Sokağı demeyeceğim, bu güne değin de demedim zaten)

Bu cadde boyunca aralıklarla sanatını yaşayıp yaşatan insanların yaptığı sandaletler  de kendileri gibi güzel, tersten giyimi olmayan  ve Bodrum’u en iyi anlatan görünüm ve gösterişteydi. Ayrıca espadril ve benzer üretimler de bu güzelliğe eşlik ediyordu.

Horoz Ahmet (rahmetlik dostum) , Çarık İbram (kadim dost) Pilaçiler  (ekstre ustalar) İbo, Midye sandalet Ali Güven (rahmetlik)   şu anda aklıma geliveren değerler. Bunların dışında eşdeğerde ustalar var elbet Örneğin H.Uran alanındaki Cahit kardeşim kendini emekli etti.  Üçüncü nesil yine harikalara imza atıp götürüyorlar işi.

Reklamsız, özenli ve yalın olarak.

Bodrum’a geldiğimizde dostum Çarık İbram bisiklet üzerinde boş, boş dolaşıyordu. Genç adam elbette 6000 nüfuslu kasabada sıkıntılıydı. Dikkatimizi çekti, soruşturduk. Dalgıçlık sürecinde vurgun yediği için denizden vazgeçmiş., iş için çıkmıyordu. İlgilendik, bankaya çağırdık, olanaklar ölçüsünde finans sağladık.

sur sandalet hasan ustaSağladık ama dükkan yok. Birkaç gün sonra baktık ki, denize inen kılçık yol köşesindeki (şimdi çantacı) yarısı yok dükkan onarılıyor. Gençler, arkadaşlar  el vermiş , imece şahane… İş bitiminde, Karakaş Mehmet, Mikro Mustafa, bendeniz, Osman  ve niceleri katkıda bulundu.  Dükkan bitti , adı “Çarık” oldu ve Çarık İbo başladı güzellikleri yaratmaya. Ürünün şekli boyuna takılan mini Çarık…Dış satıma dek uzandı üretimi.  İsim yaptı çok çalıştı, emeğinin  hakkını aldı. Üretici emeğin en yüce değer olduğunu uzun zaman kanıtladı sanki.

Akşamları uğradığımızda iki şey dikkatimizi çekiyordu. Yoğun uğraşı dinginlikle izleyen köpeği ve oturduğu tabura altındaki viski şişesi.

Söyleşi ve şişe kapağından alınan bir fırt.  Ve mutluluk. Çarık   İbo çok çalıştı, çok uğraştı, didindi…  Sonrasını bilmem…. Ama çarık hakkındaki yaklaşımlarım hiç değişmedi. O, ne bana ne de dostlarına hiç hata yapmadı.  Ona karşı ilgi ve sevgimizde de hiç eksilme olmadı… Çarık’ı o yıllarla ilgili anımsadığımda, Biraki Ali’ni gece kulübünde “Nereden sevdim o zalim kadını” şarkısını da  anımsarım…..

Pilaçiler de çok dengeli, nitelikli üretim yaptılar. Ürünleri Ankara’larda anıldı, tanındı etkili oldu.  Hala caddede üçüncü nesil aracılığı ile ticari yaşam başarılı ölçüde sürüyor. O dükkanın üst katına dar bir merdivenden çıkıldığında Ganadi’yi andıran bir yüz yapısı ve sırım gibi fiziğiyle baş köşede yoğun emek sarf eden baba ve oğulları İsmail, Hüseyin, Erol ve damatları da aynı yoğunlukta üretim yapıp konusu ağırlıklı olarak balık avlamak olan söyleşi  onlara, ne denli emek harcadıklarını hissettirmiyordu bile. Söyleşiye ara kere katılan Aliko kaptan (Ali Asal) ayrıca sesin daha da belirginleşmesine katkı sağlıyordu.  Benim de sıkça uğradığım bir mekandı orası.

Sur sandalet (Hasan kardeş) sebatla sarıldığı işini yine sebatla iyice güzelleştirdiği dükkanında hala başarı ile yürütüyor. Yine çalışıyor. Çocuklarıyla el ve gönül birliği içinde. Düşünüyorum da, bu işler Antik Konu haline gelmek üzere. Ben göreli 47 yıl olduğuna göre, öncesini de eklersek elliyi geçeceğinden Antika da olmuş denilebilir.

ali güven sandalet 1Ali Güven (rahmetlik) çok başarılı bir sanat ve iş yaşamı sergiledi. Rahmetlik iyi bir isim, iyi bir ticari ahlak örneği ve çok iyi bir dost olarak anılmayı bıraktı.  Branşında gerçekten harikalara imza atı. Dışardan gelen alıcıları Ülkemizdekinden daha fazlaydı. Onu yıpratan çok yakışıklı bir yabancı aktörün bire bir benzeri olması oldu.

Diğer İbo ve Midye sandalet bıraktılar mesleği. Midye sandalet emeklilik ve av sporunu, sevgili İbo dostum da eski banka sokakta lokanta/meyhaneciliği seçti.

Andığım değerlerden hiçbiri, dostuna, mesleğine, işine ve topluma asla şehla bakmadı. Onlar, Bodrum Sandalet, Espadril olgusunun, ürününün yaratıcıları oldu. Eğer işi bıraktılar ve işten soğudular ve anamal erozyonuna uğramışlarsa. Anadolu’da söylenen gibi. “Sebepleri kebap olsunlar!”…

İyi niyet, dürüstlük ve hak bilirlik karşılığında uğranılan saldırıların verdiği zararın onarılması kolay olmuyor elbet. Çok dikkatle ve iyi düşünülerek değerlendirilmeyen zaman da onarım için umar olmuyor.

Bodrum hiç de hak etmediği birçok olguyu ne yazık ki yaşadı ve yaşamaya yönlendirildi.

Şimdilerde bazı güzellikler yaşanıyor, yaşanabiliyorsa, “Erken uyanmanın armağanı “olarak değerlendirilmelidir diye düşünüyoruz…

Bodrum 2016 Kasım

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.