Bodrum Gündem

BU KEZ DÜŞMANIN ADI TERÖR / Meral Saraçbaşı yazıları…

BU KEZ DÜŞMANIN ADI TERÖR / Meral Saraçbaşı yazıları…

çydd bodrum (3)

Meral Saraçbaşı / Bodrum-Aralık 2016

Birkaç gündür yine sonsuz acı ve çaresizlikler içinde yitirdiğimiz gencecik insanlara yanıyor, öldürüldükleri yerlere çiçekler bırakıp, ölümlerinden sonra tanık olduğumuz yaşamöyküleriyle göz yaşlarına boğuluyoruz. Memlekette şehitten geçilmiyor. Yaşatabilsek bu ülke için ne çok yararlı işler yapabilecek nice insanı yaşamlarının baharında kaybediyoruz. Ölümün kutsallaştırıldığı, öfkenin, neden? demeden niçin? demeden suçlu arayıp acele cezalandırmaya yönlendirildiği , gözümüzü geçtim, aklımıza perde indirildiği günlerdeyiz. Görmemiz gerekene değil gösterilene bakıp, işaret edilene öfkelenip, yüreğimizi soğutuyoruz.

çydd bodrum (2)Bakıp, bakıp görmediğimiz, sorgulayarak nedenini, niçinini araştırmadığımız ve sadece sonuca odaklanıp cenazeden cenazeye , hastaneden taziyeye koştuğumuz bugünlere yıllar öncesinden “Gözucuyla” bakarak, göremediklerimizi gören, gösteren bir kadın yıllar önce ne diyordu bakın;

Bu kez düşman, ne rekabet gücü yüksek bir ülke ya da ülkeler grubu, ne de beş yüz sene önce olduğu gibi zengin maden ve hammadde kaynaklarına sahip Kızılderililer, bu kez düşmanın adı terör. Kimi zaman görünen, kimi zaman görünmeyen bir düşman bu!  Hedef terör ama, karşı ya da yandaş her ideolojinin kendi çıkarları doğrultusunda kullandığı bir silah aynı zamanda!

Terörün genel düşman seçilmesi ve uzun süreceğinin ilan edilmesi de zaten bu nedenle değil mi? ,

Görünmeyen düşmanı aradıkça savaş uzamakta uzadıkça sürüm artmakta, yeni bir birikim sürecinin de temelleri atılmakta!”  (Gözucuyla  T.Minibaş  24.9.2001 Cumhuriyet)

Artan nefret, düşmanlık, aklı boğan öfke kimin işine yarıyor? 2001 de ABD’de ikiz kulelerle başlayan terör saldırılarının gerçek hedefini o günlerden gören bir kadın Prof.dr. Türkel Minibaş’ın kitabının adı “BU KEZ DÜŞMANIN ADI TERÖR

İçinde bulunduğumuz koşullarda tam da okunması gereken bir kitap. O yıllarca gerek İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğrencilerine ekonomiyi anlatırken, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki “Gözucuyla” köşesinden okurlarıyla paylaşırken, gerekse kurucusu ve yöneticisi olduğu Sivil Toplum Kuruluşlarında halkla buluşurken hep söyledi. Yazdı. Bıkıp usanmadan anlattı.

“Tekekom’a Takıldık, tarımı unuttuk” derken giderek yoksullaşan çiftçiyi uyardı.”Cargill’den Mektup var” dedi. Yerli üreticinin rekabet gücünü yitireceğini, tahılların genetik dengesini bozacağını söyledi.

Tohum yasasının tehlikelerinden, suyun stratejik bir silah olduğundan söz etti.

Sosyal Güvenlik Yasaları, emekliliğin özelleşmesi, kadınların küreselleşmeye nasıl kurban edildiğini yazdı. Sit alanlarının tahribinden,  talan edilen ormanlardan, suyun stratejik bir silah olduğundan, çevreyi yok eden acımasız şirketlerden biz sonuçlarını yaşamadan çok önce bahsetti. Bizleri uyardı.

çydd bodrum (1)Onunla tanışmam Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği sayesinde oldu. Bu kadar çeşitli konuya doğru teşhisleri koyup önceden uyaran, adeta bir tür koruyucu toplum hekimliği sunan Türkel Minibaş’a onu tanıyan çoğu kişi gibi hayran oldum.

Çok güzel bir kadındı, Yüzüne, gözüne, duruşuna, insan sıcağı ve yurt sevgisiyle dolu yüreğine hayran olmamak elde değildi. Ama ben en çok aklına, bilgisine ve bilimi bu denli verimli kullanabilmesine hayrandım onun. Söylediklerini dinleyip, yazdıklarını okuduktan sonra yaşamını bu denli erken yitirmesine isyan ettim. 14 Aralık onun doğum günü. Yaşasaydı 63 yaşında olacaktı.   13 Aralık’ta doğan Türkan Saylan gibi bir mucizeyle Çağdaş Yaşamda birleşen enerjileri  “Dünya yerinden oynar Kadınlar birlik olsa” sözünü gerçek kılmıştı bizler için.

Mitolojide Troya kralı Priamos ve Hekabe’nin kızları Kassandra geleceği, yıkımları görür, Troyalılara haykırır ama duyuramaz sesini. Duyanlar da inanmaz ona. Ta ki felaketler başlarına gelene kadar. Çağımızın Kassandrasıdır Türkel Minibaş.

İçinden geçtiğimiz acılı günlerde, yoksul köylüler, emekleri için mücadele ettiği kadınlar, Emekçiler, ezilmesinler diye çabaladığı çocuklar, tohumları korunsun diye aydınlatmaya çalıştığı çiftçiler, tohum dernekleri, Res’lerle suları tutsak edilip, doğası mahvedilenler, Kazdağları, cerattepe onu bilir mi?

Hatırlar mı?  Hatırlamalı!. Okumalı!. Başımıza gelenleri, terörü, nedenlerini doğru anlayabilmek için Türkel Minibaş’ın 90larda başlayarak özellikle 2000lerin başından 2009 da ölümünden 2 gün önceye kadar yazdığı yazıları tekrar tekrar okumalı. Bu kez Düşmanın Adı Terör, kader değil  !….

Yorumlar

  1. Başar Münir dedi ki:

    Türkel Hanım’ı çok severdik. Çok değerli biriydi. Vefatı büyük kayıptır. Hatırlamanız ve hatırlatmanız büyük bir vefa örneğidir, çok teşekkür ederim.