“BODRUM KİMLİĞİNE SAHİP ÇIKMAZSA BUNUN U DÖNÜŞÜ OLMAZ”…
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim görevlisi Prof. Dr. Bülent Himmetoğlu, Bodrum’un her geçen gün asli kimliğinden uzaklaştığına dikkat çekerek “ Bodrum kimliğine sahip çıkmaz ise bunun U dönüşü olmaz” dedi.
Çiçek Bozoğlu/Bodrum Gündem
Ortakent Yahşi Bahar Festivali (OYFEST) kapsamında Bodrum Ticaret Odası (BODTO) organizasyonuyla Boğaziçi Üniversitesi Öğretim görevlileri Prof. Dr. Bülent Himmetoğlu, Dr.Işıl Keskin ve Soner Şahan’ın konuşmacı olarak yer aldıkları “Turizmde Sürdürülebilirlik ve Markalaşma” konulu bir seminer gerçekleştirildi.
“Bodrumsuz Yaşayamayanları ve Bodrum’u Yaşayamayanları Bir Araya Getirin”…
Prof. Dr. Bülent Himmetoğlu, yaptığı konuşmasında Bodrum’da yaşayanların Bodrum’un yerel değerlerini bilmediğini ve insanların da bilmedikleri bir değeri koruyamayacaklarını kaydetti. Himmetoğlu Bodrum kimliği ile ilgili şu ifadeleri kullandı “Bodrumsuz yaşayamayanlar ve Bodrum’u yaşayamayanlar bir araya geldiğinde ancak yol alınır. O eller havaya kültürü ile akşamları evinde çekirdeğini çitleyenleri bir araya getirdiğinizde markalaşma olacak. Ben Bodrum’un kimliğinin olmadığını düşünüyorum. Bu kimliğin var olabilmesi için envanter çalışması yapılması gerekiyor. Neyin ne kadar var olduğu, nelerin sağlam durduğuna dair bir envanter çalışması yapılması lazım ve bu envanter üzerine de stratejik planlama yapılması lazım. Bodrum’u bir hasta olarak görürsek önce doğru bir tetkik yapılması ve bu tetkike göre de teşhis konulması gerek. Tabii bu teşhisi koymadan önce de analizlerin yapılması lazım. Şimdi ezbere herkes her şeyi bildiğini zannederek bir şeyler yapıyor. Bu da farklı yönlere götürüyor. Kimisi burası gençlerin yeri derken kimisi yaşlıların yeri diyor. Kimi diyor artık kimse gelmesin derken, kimisi diyor gelsin. Yani Bodrum ortada kalmış sahipsiz bir kent. Sorumlusu seçilmiş ve atanmış yerel yönetimler. Bu işin içinde sivil toplum kuruluşlarının olması lazım, Ticaret Odası bunun bir örneği. Bodrum’da yerel değerler tanınmıyor ki korunsun.” Dedi.
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim görevlisi Prof. Dr. Bülent Himmetoğlu bir yerin turizm destinasyonu haline gelebilmesi için gereken faktörleri şöyle sıraladı “Bir kenti turizm ürünü haline getirebilmek için çok çaba sarf etmek lazım. Bir kere ulaşılabilir bir yer olması lazım. Bir yerin turizm destinasyonu olması için gereken beş şeyden biri ulaşılabilir olmasıdır. Onun dışında orada konaklama, yeme içme ve misafirperverlik olması lazım. Bir yer turizm potansiyeli olan bir yer olabilir ama turizm ürünü olabilir mi? Bunlar birbirinden çok farklı şeyler. Potansiyeli ürüne çevirebilirsek bir yer ancak o zaman turizm destinasyonu olabiliyor. Ancak o zaman sürdürülebilir ve devamlılığı sağlanabilir özelliklere kavuşmaya başlıyor” dedi.
Markalaşma konusuna da değinen Prof.Dr. Bülent Himmetoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Markalaşma ise bundan daha sonraki bir istasyon. Yani devamlılık özelliğini kazanmış olan bir yer, bir destinasyon, markalaşma için de başka çalışmalar yapması lazım. Bunların başında bir kimlik geliştirme var. Eğer bir yerin kimliği oluşmamışsa orası bir turizm ürünü olmakta çok zorlanır. Zorlanması gene hafif bir sonuç, bozuluyor. Ne olduğunu bilmeden her yöne saldıran, agresif bir faaliyet içerisinde agresif ürünler üreten bir yer olmaya başlıyor. Ondan sonra da en acısı başlıyor, U dönüşü yok bu işin. Bir sefer bir yerin adı kötüye çıktı mı, iyiye çevirmek zor oluyor. Yani o kimliği en başta kazandırmak lazım“ dedi.
Seminer konuşmacılarından Dr. Işıl Keskin ise turizmin yaratıcı ekonomilerin en önemli ürünü olduğuna işaret ederek şunları söyledi: “Yaratıcı ekonomiler zevkler üzerinde seçkinleşme arzusu üretiyor. Aslında kulağa çok hoş gelen bir kavram. Zevklere baktığımız zaman çok geçici, çok popüler. İşte o yüzden bizim turizm destinasyonuna dönüştürebilme adına hep yereli ön plana çıkartıyoruz. Keyifler üzerinden yerelliği üretebildiğimiz zaman bekli daha sürdürebilir, daha marka kavramları detaylandırabiliyor olacağız. Çünkü hedef kitleye bakıldığı zaman seçkinleşme arzusu tehlikeli bir konu. Bizim artık zevk üreten değil, keyif üreten bir yapıya dönüşmemiz gerekiyor. Belki mekanları ve destinasyonları dönüştürebilmemiz gerekiyor daha uzun soluklu olabilmesi adına.”
“Biz Topu Aldık ve Bununla İlgili Gerekli Çalışmaları Yapacağız”…
Bodrum Ticaret Odası Başkanı Mahmut Kocadon, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim görevlilerinin yaptığı açıklamalarla ilgili olarak “Hocalarımız kimliği olan kentlerin turizmde önemli olduğunu ifade ettiler. Fakat Bodrum kimliğini korumaya çalışan en önemli yerlerden bir tanesi. Beyaz ile mavi rengi yan yana insanlara gösterip ‘Bu ne’ diye sorduğunuzda ‘Bodrum’ diyorlar. Başka bir yerin adını söylemiyorlar. Onun için o konuda biraz avantajlıyız. Keşke herkes bizim gibi kimliğini koruyabilseydi ama hocamızın da dediklerini bir kenara atmamak lazım. O da tecrübesini konuşturarak bunları söyledi. Yerel yönetimlere ve bizim gibi sivil toplum kuruluşlarına topu attı. Biz topu aldık ve bununla ilgili gerekli çalışmaları yapacağız. ” dedi.
Söyleşi sonrası verilen kokteylin ardından, piyanist Ozan Çoban ile Müzikli Söyleşiler adlı konser programı gerçekleşti.
“Artık nafile”
Olduysan emeklilikte
Bir Sivil Toplum Örgütü’ne üye
Mümkün oldukça
Vakit ayır katıl
Her etkinliğe
Her Belediye Encümeni
Toplantısını dinlemeye
Yoksa önleyemezsin
Doğayı katleteni
Çevreyi kirleteni
Sadece hamsi festivalı düzenleyip
Onarılmayı bekleyen 8 adet değirmeni
Merkezdeki kiliseyi
Göğsünü gere gere
“Doğaya EVET Ranta HAYIR”
Uyarma çabana
Artık nafile
Eskişehir Belediye Başkanı
Yılmaz Büyükerşen’in
Onda biri kadar onarılamamış
Turizmi almanaklarına geçmiş
Marka bir Bodrum’da
Plajı pufuduk yastıklı
Tostu fahiş fiyatlı
Alt yapısı olmayan
Sosyetik bir beldeden
Futbol yorumcusu
Medya zengini
Almışsa trilyonluk villa
8000 kaçak inşaata he demiş
Bir belediyeden
Villana alt yapı yol kanalizyon
Çözümü bekliyor olma çabana
Artık nafile
Erdil Ünsal