#GARDA KİTAP #DEMOKRASİ #MARTILAR #YEREL YÖNETİMLER / Nuran Yüksel yazıları…

Hafta sonu İstanbul’da Ceres Yayınlarının konuk yazarı olarak 9. Kadıköy Kitap Günlerine katıldım. Daha önceki yıllarda Cadde Bostan’da yapılan bu etkinlik, iki yıldır “GARDA KİTAP” projesi olarak tarihi Haydarpaşa tren istasyonunda gerçekleştirilmekte. Bu yıl ilkine göre çok daha organize ve içerikli olarak gerçekleştirilen fuarda 200’e yakın yayınevi stant açmış.

İki gün benim için müthiş bir deneyim ve heyecan oldu. Adeta bir rüya aleminde yaşadım. 800’ü aşkın yazarın okuyucularıyla buluştuğu bir ortamdaydım. Ataol Behramoğlu, Mustafa Balbay, Ayşe Kulin, Fatih Portakal, Özgür Mumcu, Sunay Akın, Türkan Şoray, Murathan Mungan, Ümit Zileli gibi kamuoyunun yakından tanıdığı pek çok şair ve yazarın arasında ilk kitabını çıkaran biri olarak yer almak, hiç tanımadığım okurlarla buluşmak bana unutulmaz anlar yaşattı. Ayrıca Ceres Yayınlarının edebiyat dünyasına kazandırdığı yeni nesil yazarlarla aynı stantta buluşmak ve tanışmak ayrı bir zenginlik ve mutluluk oldu.

Kitap günlerinin bu yılki yayıncılık ödülü ve tüm söyleşiler, yedi aydır tutuklu bulunan gazeteci Turhan Günay içindi. Biz demokrasiyi koruyamadığımız için, tüm düşünce tutuklularına borcumuz olduğunu düşünüyorum. Tümüyle Kadıköy Belediyesinin önderliğinde ve Belediyenin olanaklarıyla, çalışanlarıyla ve STK’ların da imece organizasyonlarıyla gerçekleşen Kitap Günleri, tam bir Aydınlama Projesi olarak gerçekleştirilmiş.

Benim “YÜRÜYÜŞÜMDEN İZLER” kitabımın imza günü olan cumartesi günü, 36 bin kişinin ziyaret ettiği kitap günlerinde 2 milyona yakın kitap satılmış.

Ayrıca o gün, kıyıların, meraların ve zeytinliklerin sanayiye açılmaması için direnen çevre hareketleri de Haydarpaşa’daydı. Hep beraber doğaya sahip çıkma çağrısı yapıldı. Poşetler içindeki zeytin fidanları yurttaşlara ve kitapseverlere dağıtıldı. Duyarlı ve aydınlık yüzlü insanlar “zeytine, ormana, kıyılara dokunma!” yazılı dövizlerle alanı renklendirdiler.

Güvercinin ağzındaki zeytin dalı barışın simgesidir.” Elinde zeytin fidanı, diğer elinde poşetler ve valizler içinde kitapları olan insanlar...

Haydarpaşa tren iskelesinin ucundaki fener ve çevresindeki yüzlerce martı; akşamın alaca karanlığında önlerinden vapurla geçerken, genç bir delikanlının dudaklarından üflediği neyden dökülen müziğe (çaw bella) ve sırtımdaki içi kitap dolu çantayı selamlıyorlardı sanki.

Çok yorulmuştum ama içimde anlatılamaz bir coşku mutluluk vardı. Neredeyse Ceylin’in kilosuna yakın olan ve O’nun için aldığım kitaplarla omzum iyice çökmüştü. Ama o gün kitaplarla buluşacak milyonlarca çocuğu, özellikle ülkemin gençlerinin (türbanlı, türbansız, küpeli, küpesiz, dövmeli, dövmesiz) aydınlık yüzlerinin çok güçlü ve var olduğunu bir kez daha görmenin mutluluğunu yaşamıştım. Bir kez daha ”yürüyüşümdeki İzler ”i takip edecek, umuttan ve yolun sonundaki aydınlığa ulaşma sevdasından asla vazgeçmeyecek milyonların varlığını tüm ruhumda ve benliğimde hissetmiştim.

Kitaplarla ilgili her hizmet düşünsel aydınlanmaya yapılan hizmettir. “GARDA KİTAP” projesi ile Haydarpaşa bugün için Kadıköy Belediyesinin önderliğinde İstanbul’daki rant zincirinin dışına çıkarılabilmiştir. Kitap Günleriyle de halka açılmıştır. Umarım iktidarın Haydarpaşa üzerindeki otel ve AVM talepleri de halkın ve yerel yönetimin direnciyle kırılacaktır.

Kentlerin Kent kimliğini ve kültürünü korumak ve yaşatmak yerel yönetimlerin öncelikli görevleridir…

Dilerim ve isterim ki; benim, bizim seçtiğimiz yerel yöneticilerimizde kaybettiğimiz demokrasiyi tekrar kazanmak, korumak adına “garda kitap” gibi aydınlanma projelerini öncelikleri yaparak, çocuklarımıza ve kent kültürümüze sahip çıksınlar. Çıksınlar ki yarınlarımızın güvenceleri canlarımız çocuklarımız günlük, kişilerle var olup, yok olan çapsız, vizyonsuz projelerin ve popüler magazin kültürün esiri olmasınlar.

Nuran Yüksel/12-06-2017-Bodrum