Bodrum Gündem

CEVDET BAYBURTLUOĞLU ANISINA/Serdar Anlağan yazıları…

SANYO Digital Camera

SANYO Digital Camera

…Mırıldanır gibi konuşurdu. Varlığı huzur ve keyif verirdi. Bir gün hop diye oyun oynadığımız odaya geldi. Sırayla hepimize “güven oyunu” oynattı. Önce kızı Itır’a uygulayarak bize oyunu öğretti. Kendini sırtüstü düşecek biçimde bırakıyorsun…Boşluğa…O seni tutuyor…Ama son anda…Ben biraz zorlandım…Ama sonunda bıraktım kendimi ve son anda Cevdet Amcam o güçlü elleriyle tuttu beni…

2005’te 22.Dünya Mimarlık Kongresi’nden sonra, Temmuz ayında onu ve eşi İnci Teyze’yi ziyaret ettik.

Kafasına göre yaptığı evini çok sevdim. Dar ama uzun balkonunda oturuyor ve ömrünü adadığı antik Arykanda kentini seyrediyordu.

-Birayı tenekede iç, soğuk tutuyor, dedi. Artık daha az içiyordu, biraya takılıyordu.

Akmed’te vereceği konferanstan haberim olduğu için sordum:

-Nasıl çalışıyorsunuz?

-Ben artık düşünerek çalışıyorum, dedi. Kısa bir sessizlik oldu ve,

-Burada oturuyorum, kente bakıyorum ve düşünüyorum, Likyalılar’da Güneş Kültü olduğunu keşfettik, onu anlatacağım, dedi.

Roma’dan çok daha önceden beri gelen ve Patrisyan-Plebyan Çatışması olarak adlandırabileceğimiz mesele üzerine kafa yorduğum için sordum:

-Bu çatışmanın yalnızca sınıfsal olduğuna ikna olamıyorum, temelde bu çatışmanın kökeni sizce ne olabilir Cevdet Amca?

-Bazılarının kafası yuvarlak, bazılarınınki sivri, diye yanıtladı.

Sonra bizi aldı, o sessiz, güçlü, kalın bilekli, hızlı dev, asırlık ağaçların gölgesinde, binlerce yıldır çağlayarak akan bir derenin kıyısına, Phaselis’ten beri peşinden ayrılmayan ağustos böceklerinin korosu eşliğinde yemeğe götürdü.

Ben en çok onun kırmızı vosvosuna binmeyi severdim…Hele önde oturuyorsam.

2008’de veya 9’da Bodrum’da bizi ziyarete geldiler. Mangal yakmayı yeni öğreniyordum.

-Sana uzun bir maşa lazım, dedi.

O akşam Cevdet Amca hayatımda hiç görmediğim kadar çok konuştu. Koca bir paket mum hediye etti. Son görüşümdü.

1934 Yılında Giresun’da doğan, bilim insanı, Arkeolog Profesör Doktor Cevdet Bayburtluoğlu 30 Mayıs 2013’te vefat etti. Likya Uygarlığı üzerine dünyadaki en büyük uzmanlardan biriydi. Antik Phaselis ve Arykanda kentlerinin hafiriydi. Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde Klasik Arkeoloji bölümünde yüzlerce öğrenci yetiştirdi. Kazılarında staj yapan öğrencilerine arkeolojinin uygulamasını titizlikle öğretti.

Bir kez bile BEN demedi.

Öğrencileri ona tapardı.

Genç insanlara ılımlılığı, tevazuyu, direnmeyi, davan uğruna İNATLA, asla pes etmeden mücadele etmeyi aşıladı ve yolun sonuna geldiğinde, gençliğinde yüzündeki o  müşfik ifadeyi, gözlerindeki ışığı yitirmeden, parlak bir iz bırakarak bu dünyayı sükûnetle terk etti.

…Ve biz demirin tuncuna, insanın piçine kaldık…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.