Bodrum Gündem

Bodrum’dan Ankara’ya MEKTUP… / Feridun Büyükyıldız BG Yazıları…

Bodrum’dan Ankara’ya MEKTUP… / Feridun Büyükyıldız BG Yazıları…

feridun-büyükyıldız-bodrum-gündem-yazıları-11

Ankara’da bıraktığım sevgili dostlar;

Bilirsiniz bizler karasal iklimin çocukları olduk.

Şiiri Nazım ile şair sofrasını Ahmet Telli, Hüseyin Atabaş, Nevzat çelik ile tanıdık. Romanı bizim Ankara’nin Hüseyin Toptaş’ından öğrendik.

Direnenleri Konur sokakta, Yüksel’de, rakıyı Keremeyle’de, Gar Restoran’da meyhanenin en eskisi Uğrak Lokantası’nda bıraktık.

Yazmışlığımız da oldu bir altı kitap kadar, biraz gazete biraz dergi yazıları. Mustafa Şerif Onaran, Rüştü Asyalı ile yaptığımız şiir günlerindendir şiire kulak dolgunluğumuz.

Şimdi o iklimden uzak, bu iklimdeyim.

Yazları sıcak, su kenarındayım.

Sudan çıkmış balığım desem az gelir. Suya düşmüş karpuz kabuğu gibiyim.

Balık tutmayı bir türlü beceremedim. Deniz boyumu aşsa paniklerim, koşar karaya sarılırım. Bir üç yıl kadar oldu buralardayım.

Nüfusu bir inanılmaz artar, bir inanılmaz eksilir. Bir köy olur Bodrum, bir koca İstanbul. Bir çalkalanır deniz, bir durulur.

Aydın’ı desen çeşit çeşit.

Bir ultra aydını vardır, koloni halinde yaşarlar. Sessiz ve sözde derinden. Dünyanın bütün “sorunsalını” halletmiş, tek bir soru kalmıştır onunla uğraşırlar.

Sahilde kumu karıştırıp otururlar.

Kafa dumanlıdır asla konuşmazlar.

Ülkeyi bırak uzayın üstündedirler. Bir elinde sarılı cigara, bir elinde bira, konfiçyüs modundadırlar. Hiç konuşmadan evreni çözerler. Daima meditasyon halinde, memleketi medite ederler.

Bir de aydınımsı aydını vardır.

Öyle zannediyorum ki duş alma karşıtıdırlar. Devamlılık arz eden cümleler kurmazlar. Dudaklarını kımıldatmadan konuşurlar. Görüntü vardır ses tam olarak yoktur.

“Ulan derin bişey söyledi ama tam anlayamadık” dersiniz. Aslında bu aydınlanmanın devamı da yoktur. Yarımdır.

Birde mutlu kelebek kategorisine koyabileceğimiz aydın türü vardır.

Pek heyecanlıdırlar.

Elinde emeklilik eseri, ya resimdir ya kitap. Kelebek gibi konar ancak bir damarına bas, biraz eleştir, arı gibi sokarlar. Birden o şehirli savaşçılığı canlanıverir. Kostüm yerindedir. Ya bir renkli bir flar ya da bir büyük şapka.

Metrekareye on sekiz yazar, yirmi sekiz ressam düşer Bodrum’da. “Her üç kişiden beşi şairdir” sözünü Aziz Nesin hangi şehre söylemiştir bilinmez.

Sanat ve edebiyat dünyası dışında ise herkes bir holding batırmış da öyle gelmiştir. Sözde yorulmuştur ticaret hayatından. Kimsenin küçük dükkânı olmamıştır. Kimse veznedarlıktan emekli değildir örneğin.

Herkes müsteşar.

Bir de başında aziz haresi dağda yaşayan aydınlar vardır ki sormayın gitsin.

Havariler gibi yaşarlar.

Azıcık söyleşsin, dinlemek için para vermeniz gerekir. Her akşam son akşam yemeklerini yerler. Burnunun dibindeki yanan çöplüğün kokusunu duymazlar. İçinden geçtikleri köyün okuma yazma seferberliğinden haberdar olmaz, şiddetin cinsiyetini tartışırlar.

Her şeye rağmen sevgili Ankara, Bodrum’da güzel abilerde vardır elbette.

Benim en çok sevdiklerim ise o eski tüfekler, kavga defterini kapatmış, yorgun demokratlar.

Sadece bir benzerini görünce heyecanlanırlar. Biraz Yüksel caddesi, biraz Konur Sokak, biraz Gezi Parkı kokarlar. Suskunlukları yorgunluklarındandır. Güzel aydınlar, güzel gazeteciler, güzel yazarlardır.

Saksafonuna küsmüş olsa da iyi müzisyendir yan komşu Serdar. Kekik satan pazarcı teyze, keçilerini keyifle güden Koyuncu Yılmaz, büyük adamdır vesselam.

Şimdilik Bodrum’da hal-i pür melalim budur Ankara.

Herkese selam eder, büyüklerimin ellerinden küçüklerimin gözlerinden öperim.

Yorumlar

  1. hasan sertkaya dedi ki:

    sıcak, samimi güzel bir yazı. eleştiri ise dozu iyi ayarlanmış, kırmadan dökmeden yapılmış. kaleminize sağlık.