Bodrum Gündem

“KÖŞE YAZARI” TATİLDE… Serap Eflanlı yazıları…

Düzenli, disiplinli, profesyonel bir “köşe yazarı” olsaydım, köşemde “Yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullanmaktadır. Yazılarına bir hafta sonra devam edecektir.” gibi bir mesaj olurdu; editör ya da genel yayın yönetmeni tarafından.

Oysa, sevgili Fatih Bozoğlu’nun bana açtığı yolda, hasbelkader bir şeyler yazmaya çalışan ben, en son yazımı 3 ay önce yazmışım! Hal böyle olunca köşemde, “Yazarımızın yazılarına son verilmiştir.” mesajı yayınlanmadan yazsam iyi olacak dedim; geçtim bilgisayarın başına.

Anladım ki; yazma heveslisi olmakla, yazma yetisine sahip olmak bambaşka…

Evet tatildeyim. Yaşadığım, çalıştığım, artık cazibe merkezi olarak adlandırılan, bu sahil kasabasında, tatil yapıyorum. Evimden 35, işimden 25 kilometre uzakta, kıymetli, sevgili bir dostun geniş, ferah, aydınlık evinde, dört yanım manzara, keyf sürüyorum. Bodrum’u sadece yazları tercih eden şehirli arkadaşlarım için de üzülüyorum; zira buraların en güzel zamanları şimdi. Beni tanıyan az sayıda insan bilir, sıcağı sevmem, denizi severim ama yüzmeyi bilmem; serinlemek için elimde çanta kilometrelerce yol gitmem; hareket becerim evle iş arasındadır. Zira buralarda öyle sıcaklar olur ki, üzerindekilerden ne kadar arınsan da, dayanamazsın; ya da ben dayanamam. Ozan, “… ne de olsa, kışın sonu bahardır…” der; ben de, o sıcak günlerde, “… bunun sonu serinliktir, kıştır…” derim. Gün gelir, biter dayanılmaz havalar; rüzgarlar başlar, ardından gelen kısa süreli ama etkili yağmurlar coşturur doğayı; her yer yemyeşil olur. Yemyeşil yetersiz bir tanım aslında; yeşille grinin uyumu, yeşilin 50 tonu 🙂

kose yazari tatilde serap eflanlı bodrum gündem-1Doğa çok acayip bir şey. İnsanoğlu ne yaparsa yapsın, o, kendi kurallarını, ritmini bozmadan devam ediyor. Yılların fırtına takvimi değişmiyor. Git gide betonlaşmaya başlayan Bodrum da bile, mini minnacık bir yerden varlığını sürdürmeye ve görmek isteyen gözlere gösteriyor. Bir şeyler yok oluyor, bir şeyler eskisi gibi değil, biliyorum ama, tatil yaptığım, her yanı yeşillenmiş bu dost evinde; serin ama güneşli bir kış sabahında, mis kokulu leziz kahvemi içerken, yeni yaprakları büyümeye başlamakta olan ağaca gelen kuşu – 3 gündür hep aynı kuşun geldiğine eminim -, türlü numaralarla sahibini baştan çıkartmaya çalışan – bence sahibine aşık – av köpeğini, bebekliklerini bildiğim, şimdi epey delikanlı olmuş keçileri görerek, seslerini duyarak güne başlamak; içimi ısıtıyor.

Dünya barut kokuyor biliyorum. Ama bir yandan da, civardaki evlerde yanan odun sobasının, çoluklu çombalaklı bir ailenin yere serdikleri örtüye dökülen zeytinlerin, tazecik otları keyifle yiyen ineklerin, kır çiçeklerinin ve caanım papatyaların kokusu geliyor burnuma. Yüreğim sevinçli, hüzünlü, umutlu…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Seçkin Konur dedi ki:

    Serap cığım selam,
    Her nerede tatildeysen, yazdığın yazıdan oranın keyfini çıkardığın belli oluyor. Sen belki büyük gazetelerin büyük köşe yazarlarından değilsin ammaaa ben yazılarını okuduğum zaman hüzünleniyor muyum? umutlanıyor muyum? keyifleniyor muyum?.. bilmiyorum. Galiba hepsinden biraz hissediyorum. Bu duygu bana HAYAT ı hatırlatıyor, herşeyden birazcık…. Paylaşmak istedim.
    İyi tatiller
    Seçkin

    1. serap dedi ki:

      güzel sözlerin için, yürek dolusu teşekkürler, sevgiler… sağ olasın seçkin’cim.