Yılmaz Bozkurt yazdı / MAZI’NIN ÖRNEK İMAMI MÜJDAT YETER…

MAZI’NIN VE MAZILI KADINLARIN DÜNYASINI VE UFKUNU DEĞİŞTİREN ÖRNEK İMAM MÜJDAT YETER.

(Tüm hayatı üç beş köyden ibaret olan, hayatı boyunca Bodrum veya Milas’ı dahi  göremeden ölüp giden kadınlarımızın anısına…)

Bundan 50 – 60 yıl önce yol, su ve elektriğin olmadığı, toprağa bağlı yarı göçebe bir yaşamın sürdüğü Bodrum Mazı Köyü’nde yaşam kadınlar için çok daha zordu. Kadın anneydi. Kadın eşti. Kadın gelindi. Kadın aileye sonradan girmiş bir elkızıydı. Kadın ücretsiz aile işçisiydi. Tarlada orak biçer, harmanda çatma döner, tütünde tütün dikip, çapalar, kırar ve dizer, zeytinde zeytin düşürüp toplar, çocuklara bakar, yemek pişirir, çamaşırları yıkar, eve kuyudan su getirir. Hayvanlara bakar. Keçileri güder, yapağı tarar, eğirir, halı dokurdu.

Bir Fransız atasözü “Öküzün dünyası gözlerinin gördüğü yer kadardır…” der. Mazı’da, diğer komşu köylerde de olduğu gibi kadınların dünyası üç beş köyden ibaretti. Erkekler askerlik yükümlülüğünden dolayı köyden çıkıp farklı yerler görme şansına sahipti. Bütün ömrünü üç-beş köy arasında geçiren, “O köyden sonra başka köy var mı?” diye soran, okul olmadığı için okuması yazması olmayan, ömrü boyunca Bodrum ve Milas’ı göremeyen ve ünlü şairimiz Nazım Hikmet’in Kadınlarımız şiirindeki “ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen”  diye nitelediği dizesi Mazılı kadınlarımız için de geçerliydi.

Bu kadınlarımızın ve o dönem bir çocuk olarak bizlerin dünyasını değiştiren devrim köyümüze gelen seyyar sinemaydı. Sinema kadınlar ve çocukların dünyasını alt üst etti. Üç beş köyden başka yer bilmeyen kadınlar başka dünyalar ve başka yaşamlar olduğunu gördü. Hayata bakışları değişti.

1977 Haziran’ın da köye akülü televizyonun gelmesi, ardından 5 Ekim 1982 tarihinde köye elektriğin gelmesi ile hemen her eve televizyon girince kadınlar gidemeseler de bazı yerleri televizyondan görüp farklı kültürleri ve farklı yaşamları öğrenme şansına eriştiler.

Bundan 25 yıl önce memleketi olan Yatağan Bozarmut’tan gelip, ilk görev yeri olan Mazı’da genç bir imam olarak göreve başlayan ve Mazı’dan bir kızla evlenip tam anlamıyla bir Mazılı olan İmam Müjdat Yeter Mazı’da yapmış olduğu çalışmalarla Mazı’nın sosyal ve kültür hayatına çok büyük katkılar sağlamıştır.

Bunlardan ilki, köyümüzde geleneksel olarak her kandilde ve arife günlerinde mayasız hamurun kızartılmasıyla elde edilen “Külür” dağıtılırdı. Günümüzde bunun yerini bisküvi, çikolata, şekerleme, gofret vb. ıvır zıvır yiyecek eşyaları almıştır. Çocuklar ellerinde birer poşetle ev ev dolaşarak bu eşyaları toplar ve günlerce bunları yerlerdi.

İmam Müjdat Yeter’in bu konuda yaptığı değişiklik bu eşya dağıtmayı belli bir saat aralığına yerleştirmesiydi. Buna göre, eşyaların dağıtımı saat 15:00 ‘de başlar. Çocuklar saat 14:00’dan itibaren caminin avlusuna gelerek beklemeye başlar, köylüler de ellerindeki eşyalarla caminin önünde sıralı şekilde oturak çocukların cami avlusunda çıkmalarını beklerler ve ardından İmamın anonsuyla dağıtım başlar kısa sürede biter. Bu hem halk açısından hem de çocuklar açısından çok büyük bir kolaylık olmuştur.

Mazı İmamı Müjdat Yeter’in Mazı açısından yapmış olduğu en önemli çalışma, hayatı üç beş köy arasında, geçen Bodrum ve Milas’ı göremeden ölen kadınlarımızın kızlarının  ve torunlarının düşünce ufuklarını genişleten ve yeni yerler, yeni  şehirler ve farklı coğrafyalar görmesini sağlamasıdır.

İlk olarak umre seferiyle başlayan bu etkinlikte, Mazı’dan 8’i kadın 10 kişiyi kutsal topraklara götürmüştür. Ardından sıra Türkiye’nin tarihi ve doğal güzelliklerinin keşfedilmesine gelmiştir. Çanakkale savaşları Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözünün yazıldığı yer olduğu için, çoğunluğu kadınlar ve çocuklardan oluşan köylüleri Çanakkale’ye götürerek bu ülkenin nasıl savunulduğunu yerinde gösterdi.

Ardından ayrı ayrı Pamukkale, Kapadokya, Antalya, Bursa, Ankara-Eskişehir gezilerini düzenleyerek yine çoğunluğu Mazılı kadın ve çocuklardan oluşan gurupların buraları görmesini sağlamış ve bir nebze 50-60 yıl önceki kadınlarımızın rövanşının alınmasına yardımcı olmuştur.

Köylü halkla, özellikle de kadınlarla çok iyi bir diyalog kurduğu için kadınların da sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı olmak üzere vakit namazları için camiye gelmelerini sağlamıştır. Bu durum Diyanet Dergisi’nde Mazı’nın Bodrum’un Örnek köyü olarak yer almasını sağlamıştır.

Bundan 7-8 yıl kadar önce “Bodrum’da imam olma”k adlı bir yazıda, Bodrum merkezde görev yapan bir imamın “Bodrum’da imam olmak, biraz da imanla imtihan olmak gibidir…” sözleri aklımda. Gerçekten Bodrum cami avlusunda uyuyup kalan sarhoşlarıyla, Türkiye’nin çeşitli yerlerinden evden kaçıp camiye sığınan kızlarıyla, bardan çıkıp sabah namazını kılmak için camiye koşanlarıyla Bodrum tam bir imanla imtihan yeri.

Aynı yazıdan aklımda kalan imamın dediği gibi: “Bodrum’da imamlık yapmak zor. Ama kolay olan tarafı da kimse sizin işinize müdahale etmez. Örneğin, Konya’daki cemaatin hepsi müftüdür. Takvim yaprağından birkaç satır bir şey okur, kendini imam zanneder. Oysa burada kimse işinize karışmaz. Herkes size saygı duyar…”

İmamlık sadece cami ve cemaatten ibaret değildir. İmamlık, imamlık yaptığın topluma rehber olmaktır. Onların düşünce ufuklarını açmaktır. Böylece yaratanın yaratmış olduğu güzellik ve nimetleri kulların görmesini sağlamaktır. İmamlık, insanların birbiriyle barışık ve bir arada yaşamalarına aracı olup, yol göstermektir.

Mazı İmamı Müjdat Yeter kardeşim yapmış olduğu örnek oluşturan çalışmalarıyla üzerine düşen görev sorumluğu bir imam olarak en iyi şekilde yerine getirmektedir. Bu yüzden her türlü övgüyü ve takdiri fazlasıyla hak etmektedir. Kendisini en yürekten duygularımla kutluyor, yeni çalışmalarında başarılar diliyorum.

Dilerim telefonla görüşüp durumu anlattığım Sayın Bodrum ilçe Müftüsü ve bizzat makamında ziyaret ederek konuyu arz ettiğim  Sayın Muğla İl Müftüsü bu değerli kardeşimi onore ederler…