Bodrum Gündem

YARGININ İLK VE SÜREGEN GÖREVİ “YARGIYA GÜVENİ” KORUMAKTIR / Av.Mustaf İlker Gürkan yazıları…

YARGININ İLK VE SÜREGEN GÖREVİ “YARGIYA GÜVENİ” KORUMAKTIR / Av.Mustaf İlker Gürkan yazıları…

mustafa-ilker-gürkan-bodrum-gündem

Ceza Mahkûmiyeti kararı verilebilmesi hukuk davalarında kar vermekten farklıdır. Mesleği hukukçuluk ya da hukuk ile ilgili olanlar; özellikle Yüksek Yargıtay kararlarında okur yada görürler; “… her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delillerle…”  maddi vakıa ispat edilemediğinden ya da edilmiş bulunduğundan Mahkemece karar verilmiştir.

Buradaki “…her türlü kuşkudan uzak..” terimi toplumuzda hatta mesleğe yeni başlayan birçok arkadaşımızca yaygın biçimde yanlış anlaşılıyor. Buradaki sorun : Yargıcın; somut olayın süreci ve koşulları içinde “her türlü kuşkudan uzak” olmayı araması gerektiğine işaret edilmektedir.. Yoksa yaşamın, genel koşulları içinde değil.

Davalarda, maddi olay’ın anlatımı içinde, uyuşmazlıklar genellikle “hayatın olağan akışına uygun olmayan” söz ve davranışlara muhatap olunmadığından doğmaktadır.

Örneğin; bir aracın trafikte aniden tekerinin patlaması, dengesinin ve direksiyon hakimiyetinin kaybedilerek, sağında ya da solunda seyreden bir başka araçla çarpışmasına neden olması ve üzücü sonuçların ortaya çıkması… Tekerleği patlayan ( ya da patladığı iddia olunan) otomobil daha sonra  şarampole yuvarlanmış yada banketler çarpmış, adeta “Pelt’” çıkmıştır. Olay bir öykü ya; bunu gören şoför uykuya dalmasını örtebilmek için “teker patladı” diye uydurma bir hikaye anlatmıştır.

Burada  “İspat yükü” dediğimiz kavram devreye girer. Öncelikle,  İddia makamı, oluş da;  bu kazanın sürücüsünün anlattığı gibi  değil de sürücü hatası sonucu oluştuğunu iddia etmiş ve buna göre soruşturma başlatmışsa ve somut delillere dayanan  iddianame düzenlemişse; Savunmanın, “Otomobilin karayolunda olağan bir hızla ve olağan biçimde seyrederken lastiğinin aniden patlayıp parçalanması sonucu aracın dengesini kaybedip önlenemez bu kazaya neden olduğunu” ispat yükü  -yani bunu ispat etme sorumluluğu- artık, bu savunmayı yapan otomobil şoförüne düşer. İspat yükü yer değiştirir….  Çünkü yalnızca bu olayda değil; genel olarak; bir maddi olayı ispat yükü / sorumluluğu, o olaydan kendi lehine sonuçlar çıkaran tarafa aittir.

Yeniden “her türlü kuşkudan uzak olmak” sorununa dönersek; Olay bir lastik patlaması sonucu mudur? Yoksa bir dalgınlık-uyuklama v.b.  sonucumu dur? İşte; kazanın oluşumu, lastiğin olay öncesi ve sonrası, fiziki ve diğer özellikleri varsa tanık beyanları bilirkişi-uzmanlarınca birlikte değerlendirilecek ve sanığın doğru söyleyip söylemediği saptanacaktır.

Bütün bu çabalara-araştırmalara rağmen, bunca yoğun emek verilmesine rağmen; siz yine de hayatın sınırsız olanakları içinde kuşkularınızı çağıran ama soyut nitelikte kalan gerekçeler-senaryolar üretebilirsiniz.. Bunlar da “cevaplanmalı-açıklanmalı” diyebilirsiniz..

Fakat Hukuk; somut olayın süreci ve koşulları içinde, oluş’a ve bir bütün olarak delillere dayanması gereken her türlü kuşkunun bertaraf edilmesidir. Zihinsel faraziyelerinizin göstermesi olası “her türlü kuşkunun” değil…

Bu konu üzerinde neden durdum: Adli Vakıalarda “Mahkeme; bir tanığın sözüyle ya da bir bilirkişi raporuyla v.s. karar verdi” diyerek ve kınayarak yargı kararlarını tartışmaya açmayalım. Yıllarca Mahkeme sürüyor. Sonra dosya Yargıtay’a gidiyor… Dosya hakkında söylenmemiş söz kalmamışken… Hala da bu tarz söylemleri sürdürmek yargıya güveni sarsar.

Ve elbette ki Yargının kimi unsurlarının, salt politik ve kariyer kaygılarıyla yersiz ve kamu vicdanını rahatsız eden beraat yada mahkumiyet kararları vermesi de yine “Yargıya güven”  duygularını ve giderek düşüncesini sarsar… Hem de en etkili biçimde… Dolayısıyla bir toplumda doğal denetim organları olan “Baskı Guruplarının” bu alandaki denetimi toplumun demokratik hayatı için tayin edici bir öneme ve değere sahiptir.

Yargı bir teknenin “cankurtaran sandalı” gibidir… İhtiyaç yok ken kimseler yüzüne dönüp de bakmaz…

İnsanoğlu bu; gemilerde cankurtaran sandallarını görmüşsünüz dür… En bakımsız parçalarıdır

teknelerin… Tek istisnası “savaş gemileridir”… İhtiyacın her an doğabilecek olması

 

Av. Mustafa İlker GÜRKAN

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.