Bodrum Gündem

İMZA VERİNCE KAHRAMAN MI OLDULAR…

bodrum-kurultay-delegeleriCHP’nin Bodrum Kurultay Delegeleri Recai Seymen, Mustafa Yılmaz ve Adalet Güler’in Olağanüstü Kurultay yapılması ve değişim için imza verdikleri yönündeki açıklamalarını bir haber yaparak duyurmayı düşündüm önce. Sonra durdum ve onların bu konuda samimiyetleri konusunda kuşkuya düştüm.  Hele hele yorumları okuyunca bunun bir haberden çok yorumlanması gereken bir konu olduğuna karar verdim.

Bir kere yaptıkları hiç inandırıcı ve samimi gelmedi. “Acaba Muharrem ince rüzgarının yönüne göre mi, kendi konumlarını belirlediler…” dedim kendi kendime. Çünkü Bodrum İlçe Başkanı ve Yönetimi, çok kısa bir süre önce yani 24 Haziran seçimleri sürecinde birçok hata yaptı. Bodrum’dan bir milletvekili çıkamamasının sorumlusu olan İlçe Başkanı ve yönetiminin, şimdi Olağanüstü Kurultay için imza vererek, yaptıkları hataların unutulacağını ve bunun hesabını vermekten kurtulacaklarını mı sanıyorlar.

“Siyasette hiçbir zaman bakiye kalmaz…” sözü unutulmasın.

Bu nedenle Bodrum’dan üç kurultay delegesinin Recai Seymen, Mustafa Yılmaz ve Adalet Güler’in “Olağanüstü Kurultay” için imza vererek günah çıkaracakları birkaç gün öncesinden zaten anlaşılmıştı.  “İlçe örgütümüze danışarak karar vereceğiz…” şeklindeki açıklamaların ne kadar samimi olduğunu partililer mutlaka değerlendirecektir. Bu söyleminde “Çevir kazı yanmasın…” olduğu kanaatindeyim. Kısacası Bodrum İlçe Örgütü 24 Haziran seçimleri sürecinde “katı” bir şekilde Kemal Kılıçdaroğlu ve Bülent Tezcan ekibinin yanında yer alırken, şimdi Muharrem İnce bir rüzgar estirince, Muğla siyasetindeki yeni konumlarını alıverdiler.

Hani bir zamanlar bir çizgi film vardı. Değiş Ton Ton diye.

Bu mudur siyaset?

Ne yazık.

Ne çabuk unutuyoruz yaşananları.

Lakin yapılan yorumlara bakıyorum da yapılan hatalar unutulmuş ve imza verdikleri için adeta kahraman ilan edilivermişler. Üstelik onları kahraman ilan edenler de Bodrum’un deve dişi siyasetçileri. Kimi ilçe başkanlığı yapmış, kimi Bodrum siyasetine yön vermiş, aklı başında, güçlü karakterli bu isimlerin bu övgülerini şaşkınlık içinde izliyorum. Hele hele daha önce sert sözlerle ve hatta hakarete varan eleştirilerde bulunanların övgülerini ise dehşet içinde okuyorum.

İnanılır gibi değil, daha önceleri ve son olarak 24 Haziran seçim sürecinde Bodrum İlçe Başkanı ve Yönetimine olmadık sözler söyleyenlerin bu şekilde övgüler düzmesi siyasetin bir gereği olamaz. Buna siyasi barış, hoşgörü falan diyenler bile olacaktır kanımca.

Vay be!

Benim Recai Seymen ile ve İlçe yönetimi ile kişisel bir alıp veremediğim yok. Lakin nedense bu ekip muhalefet eden ya da eleştiren herkesi düşman ilan ediyorlar. Eleştirileri hemen kişisel bir husumete dönüştürüp, kavga etmeye alışmışlar.

Bu nedenle burada yazılanları da umarım kişiselleştirmezler.

Ama kişiselleştirirlerse de sıkıntı yok.

Yazıyorsak, her zaman yazdıklarımızın da arkasında oluruz…

Bu arada aklıma geldi; CHP Muğla Milletvekilleri Mürsel Alban, Suat Özcan, Burak Erbay ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün’e (siyaseten) ne diyeceksiniz ve (siyaseten) yüzlerine nasıl bakacaksınız merak ediyorum doğrusu. Bir tespit daha; Aşağıdaki açıklama sosyal medyada paylaşılırken ne Bodrum Kadın kolları Başkanı, ne Bodrum Gençlik Kolları Başkanı, meclis üyeleri, mahalle temsilcileri, etiketlenmemiş. (Biliyorsunuz ayrıntılar önemlidir.)

Günün sözü değil, tüm zamanların sözünü unutmayalım;

“İki yanlıştan bir doğru çıkmaaaaaaz!”

*****

CHP Kurultay Delegeleri Recai Seymen, Mustafa Yılmaz ve Adalet Güler’in sosyal medya hesapları üzerinden yaptıkları açıklama da şu şekilde; 

Arkadaşlar Kurultay delegeleri olarak olağanüstü Kurultay için noterden imza verdik.

CHP Bodrum ilçe Kurultay delegeleri olarak Bir haftadır CHP Bodrum ilçe örgütümüzle yaptığımız toplantılar neticesinde aşağıdaki metni parti örgütümüzün ve kamuoyunun bilgilerine sunarız;
Bizler 24 Haziran Seçimlerinden beklediğimiz sonucu alamadık. Bunun sonucu olarak da Türkiye’de geniş kitlelerin umudu, muhalefet cephesinin lideri konumundaki partimizde mutlak suretle bir değişimin kaçınılmaz olduğu görülmüştür. ‘AKP seçimin kaybedenidir’ anlayışını reddediyoruz. AKP ve Recep Tayyip Erdoğan kazanmıştır. Gerçeklik budur.
Değişimi isimlerle sınırlandırmak doğru değildir. Yani biz bir kişiyi ya da bir ismi işaret etmiyoruz. Genel Merkez, değişim çağırısıyla kurultayı toplamalıdır. Değişim rüzgârının önüne set çekilmemelidir
Değişmeden gelişmek mümkün olmaz, makyaj değiştirerek de ‘ değişim’ olmaz. Değişim zordur. Partimiz değişim’ i başarabilecek mi? Bu sorunun cevabını bir milyonu aşkın üyemizle birlikte arayacağız ve bulmalıyız. Bunu başaracağımıza inanıyoruz.
Evet, bir değişim olması gerekiyor. Ancak, partimiz deki sorun sadece liderlik sorunu değildir. Örgüt yapısı, Tüzüğü ve Parti programı Sosyal demokrat bir anlayışla yeniden ele alınmalıdır. Gençlik ve kadın örgütlenmeleri, dikey değil, yatay hiyerarşiye dayanmalı, koltuğa değil ortak akla, davaya dayalı bir örgüt yapısı oluşturulmalıdır.
Yaşadığımız bu süreçte, Cumhuriyetin kuruluş felsefesine ve Atatürk Devrimlerine inananların kendi aralarında kavgalarının ne yeridir ne de zamanıdır. Bu düşünceye sahip olanları Tarih yargılayacak ve yazacaktır.
Tüzükte radikal bir değişikliğe gidilmedikten sonra kim gelirse gelsin yıpranması, güç zehirlenmesi yaşaması kaçınılmazdır.
Umudumuz; birikimli, enerjik, teorik açıdan tutarlı, parti örgütünden yetişmiş ve toplumsal mücadele içinden gelen isimlerin, yerelden genele partimizin kurullarında yer almasıdır.
Partimiz bu dönemde yepyeni bir siyaset anlayışı geliştirerek, deneyimli kadroları ve örgütüyle Türkiye’nin önünü açacak demokratik çözümleri kamuoyu ile paylaşmalı. Partimizin “sağdan oy alma” kaygısıyla içine düşürüldüğü siyasetsizlik ve ideolojik kafa karışıklığı acilen giderilmelidir. Bugün görevimiz, sloganlara hapsedilmemiş ve içeriğinden soyutlanmamış Atatürk devrimleriyle, evrensel sol değerleri günümüz için bütünleştiren yeni bir devrimci siyaseti var etmektir.
Eşitliğe, özgürlüğe, laikliğe, barışa ve demokrasiye sahip çıkan, Türkiye’nin tüm temel sorunlarıyla yüzleşen ve çözümler üreten bir siyasi program oluşturulmalıdır Bunun için de ivedilikle kendi düşünce ve inançlarını içtenlikle savunabilen, sosyal demokrat ideolojiye inanmış, özgüvenleri sağlam ve sağlıklı insanları yönetim kademelerine seçerek, sağlam ve sağlıklı bir yapı oluşturmalıdır.
Tüm üyelerimizi ve parti örgütlerimiz bu dönemde partimizi geleceğimizi DEĞİŞİM ekseninde yukarda saydığımız ilkeler doğrultusunda örgütlenmeye ve mücadeleye çağırıyoruz. CHP Muğla Kurultay Delegeleri
Recai Seymen Mustafa Yılmaz Adalet Güler

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. chpli dedi ki:

    güçlü karakterli devr dişi gibi dediniz kişilerde aslında balon ve boş

  2. fikret karataş dedi ki:

    NEYİ DEĞİŞTİRECEKLER?….
    Bu karara ulaşanların önce kendilerini irdelemeleri gerekir. Geçmişlerini yadsımamaları gerekmiyor mu?
    Bunlara bulundukları yerlere getirenlerin hakkını da yadsımamaları çok önemli değil mi?Güveni kötüye kullanma hakları yoktur. Hesabı sorulur.
    Biz bu güne değin bu kardeşlerimize karşı duyduğumuz güveni geri alıyoruz.
    YApılan eylem, Kılıçdaroğlu’na ihanet edenlere ve partinin bölünmesine neden olabileceklere alkış tutmak destek vermek olarak mutlaka değerlendirilecektir.
    23 yıl önceki CHP geri getirilmeye çalışılıyor. O günkülerin bu gün esamileri okunmuyor.
    Muharrem ince bizleri aldatıp düş kırıklığına uğratmıştır.Sayın Erdal inönü’nün Denz Baykal için söyledikleri zamanla doğru çıkmıştır. Aynı laflar İnce için de geçerli olarak değerlendirilebilinir.İnce bizleri aldatıp düş kırıklığına uğratmıştır. Örgüt belirlemesi isteyen kişi, üç dönemdir atama ile vekil seçilmiştir.
    İnce bir matematik uzmanı olduğunu savunuyor. Matematik ilim olarak bizatihi hiç bir işe yarmaz denen ilim adamları, onu ancak bir büyük olgunun destekçi olarak değerlendirmekteler. Mühendislerin bunu çok iyi bildiğini biz de biliyoruz.
    Muharrem’i getir, Kemal’i gönder., böylece parti değişir dönüşür. Yazıklar olsun böyle düşünenlere. Böyle bir olgu ve sistemin Devrim DEVRİM içine yerleştirilmeye uğraşılması , fikir, sosyoloji, toplumsal olgu, düşün felsefesi ve siyaset için en büyük ayıptır. Bu ayıbı işleyenlerle asla birlikte olmadık ve de olmayacağız.
    Az olalım, biz olalım diyenlerin yolları açık olsun?….