Bodrum Gündem

ORAL KARAKAYA; “TECRÜBELERİM VE BİLGİMİ DOĞDUĞUM TOPRAKLAR İÇİN KULLANMA ZAMANI GELDİ…”

oral-karakaya-1

Sanırım 2018’in Ocak ayıydı Oral Karakaya‘nın adını ilk duyduğumda. Bodrum Gündem Gazetesi okurları siyaseti yakından takip ettiğimizi ve bu alandaki haberlerimizin çok ses getirdiğini bilirler.  Kendisi hali hazırda Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği görevini yürütmekte olan sayın Oral Karakaya‘nın adının siyasi arenalarda sıkça geçmesinin ardından istedik ki BG Dergi vasıtası ile kendisini yakından tanıyalım.

Çiçek Bozoğlu BG Dergi Söyleşileri 

oral-karakaya-22Oral Karakaya’nın yaşam hikâyesi nasıl başladı?

1969 yılında Ula’ya bağlı Karabörtlen Köyünde doğdum. Gerek anne tarafım, gerekse de baba tarafımın soy kütüğü 1829 yılına kadar Karabörtlen’e dayanıyor. Bu tarihten öncesine ait resmi kayıt yok. Ancak, ailemizin daha önceki dönemlerde de, Karabörtlen’in yerleşik ailelerinden olduğunu tahmin ediyorum. Dedem köyde muhtarlık yapmış.

Ailemin ilk çocuğuyum. Ailemiz çiftçilikle uğraşırdı. O dönemlerde tütün, ekin, hayvancılık işleri vardı. Babam, çiftçiliğin yanında kamyonculuk da yapıyordu. Uzun zaman rahmetli işadamı Sıtkı Koçman’ın yanında ve madenlerinde şoför olarak çalıştı. Rahmetli Sıtkı Koçman’la ben de İstanbul’da tanışıp sohbet etme fırsatı buldum. Röportajın ilerleyen bölümlerinde, konu gelirse kendisiyle bazı görüşmelerimi sizinle paylaşırım.

oral-karakaya-21Eğitim hayatınız nerelerde ve hangi okullarda geçti?

İlkokulu köyde tamamladım. Birgün rahmetli öğretmenimiz, sınıftan birkaçımızı Muğla’ya bir sınava götürdü. Ne sınavı olduğunu dahi bilmiyorduk. Birkaç ay sonra beni ve bir arkadaşımı çağırdı; Ortaokul ve Lise tahsili yapmanın köyde yaşayan bir çocuk için zor olduğunu, Ula yada Muğla’ya gidip ev tutmak gerektiğini, dolayısıyla okumakta zorlanacağımızı söyledikten sonra, girdiğimiz imtihanı kazandığımızı söyledi. Kazandığımız okul, Devlet Parasız Yatılı Okulu idi. Antalya Aksu Öğretmen Lisesi. Ailemizden ayrılacak ve uzaklarda okuyacaktık.

Babam biraz yufka yürekliydi. Bunu duyunca çaktırmadan ağlamaya başlamış. Sanki beni zorla okula gönderiyorlarmış gibi. Fakat annemin zorlaması ile “Biz çiftçilikte rezil olduk, çocuğumuz okusun” anlayışı ile beni Aksu Öğretmen Lisesine kaydettirdiler. Aksu’ya başladığımda 12 yaşındaydım. Anne ve babamın ben evden ayrıldıktan sonra günlerce ağladığını daha sonra yine onlardan öğrendim.  Hatta babam bir ara, “ufacık çocuğu bıraktık geldik. Köyde tarlamız var, acından ölen mi var?” deyip Antalya’ya beni geri getirmeye davranmışsa da annem fırsat vermemiş. Anne tarafım eğitim konusunda daha duyarlıydı.  Dayılarımdan biri öğretmen, diğeri mal müdürüydü. Baba tarafım ise daha çok tarıma, arazi sahipliğine önem veriyordu.

6 yıl Aksu Öğretmen Lisesinde okudum ve matematik bölümünü bitirdim. Bunun yanı sıra her yaz tarlada aileme de yardım ediyordum. Üniversite sınavı geldi çattı. Dershane ya da rehberlik yok. Hangi okulu tercih edeceğimizi dahi bilmiyorduk. Köyümüzden, babamın ilkokul arkadaşı Yüksel Çavuşoğlu o dönemde Vali olarak görev yapıyordu. Onun da etkisiyle olsa gerek Siyasal Bilgiler Fakültesini tercih ettim ve 1987 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesini kazandım. Yüksel Çavuşoğlu’nun rahmetli annesi hediye alıp bizim eve gelerek anneme “İnşallah senin oğlun da benim oğlum gibi olacak” dediğini hatırlıyorum.

oral-karakaya-14Fakülteden sonra niçin Kaymakamlığı tercih ettiniz?

Bahsettiğim gibi Yüksel Çavuşoğlu’nun izinden gitmekti hedefim. Köy ortamında Kaymakam önemli bir figür. Kaymakam adaylığı dönemimde, İstanbul’daki bir stajım esnasında rahmetli işadamı Sıtkı Koçman’ı Karaköy’deki ofisinde ziyaret ettim. Babamı çok severdi. Kendisi, Muğla’ya çok büyük hizmetler vermiş, Muğla Üniversitesini yoktan var etmiş hayırsever bir işadamıdır. Muğla sevdalısıydı. Bana, “Kaymakamlığı ne yapacaksın? Seni yurtdışına göndereyim, lisan öğren, bizde çalış” dedi. Cevabım tabii ki hayır oldu. Şimdiki aklım olsa  belki de kabul ederdim. Kader diyebiliriz. Ancak pişman da değilim. Kaymakamlık sayesinde ülkenin birçok yerinde göre yaptım. Türk toplumunu tanıma fırsatım oldu. Çok sayıda dost kazandım.

oral-karakaya-2Ardından Mülkiye Müfettişli döneminiz var…

Bizim meslekte mülkiye müfettişliği kurmay sınıftır. Devletin en güvenilir teftiş kuruludur, devlet müfettişliğidir. Müfettişlik dönemimde, denetim ve soruşturma görevleri ile devletin birçok kurumunu tanıdım. Özellikle yerel yönetim teftişleri, yerel yönetimlerin önemini kavramam, aksaklıkları görmem konusunda yararlı odu. Belediyelere teftişe gittiğimizde daha kapıdan girer girmez, işlerin nasıl yürüdüğünü gözlemleme tecrübesine eriştim. Devletin icra görevindeyken bakış açısı ile denetlerkenki farklı oluyor tabii.

oral-karakaya-10Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği görevi nereden çıktı?

Hiç düşündüğüm bir görev değildi aslında. Ancak gerek yüksek lisans, gerekse de devam eden doktora çalışmalarımı yerel yönetimler üzerine yapmıştım. Kamu yönetiminin değiştiğini, yerel yönetimlerin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli kamu figürleri haline gelmekte olduğunu fark ettim. Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Albayrak’ın teklifi üzerine, İçişleri Bakanlığı onayı ile Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliğine atandım. Doğrusu; yıllardır severek yaptığım mülki idare amirliğini bırakmak kolay olmadı. Ancak yerel yönetimler de aslında bir kamu görevi. Böylelikle Büyükşehir Belediye yönetiminin mutfağında çalışma imkânım oldu.

oral-karakaya-11Belediyeleri denetlediğiniz dönemle, şimdiki göreviniz gereği bakış açınızdan değişiklik oldu mu?

Eskiden denetimci gözüyle bakarken, şimdi icranın içindeyim. Tabii ki bakış açım değişti. Yerel yönetimler, yurttaşla 24 saat temas halinde ve sorunları çözme odaklı.  Müfettişken olaylara bu açıdan bakmıyorduk. Kanuna uygunluk temel ölçümüzdü. Ancak harfiyen yasalara uyarak günlük acil sorunları çözmek de kolay değil. Kamu menfaati olduktan sonra, yasaların katı kuralları konusunda biraz esnek olmak gerektiğini anladım. Vatandaş bir sel olmuşsa sorununun hemen giderilmesini bekliyor. Onlara mevzuatı anlatarak sorun çözemezsiniz. Kişisel menfaat olmadıktan ve kamuya zarar vermedikten sonra, yasaların boşluklarından yararlanmak gerekiyor. Belki de mevzuatımızın günlük yaşamın gereklerine uyarlanması gerekiyor.

oral-karakaya-11Bu arada yurt dışı deneyiminizi de aktarmadan geçmeyelim isterseniz…

Bunu akademik çalışmalarımla birlikte açıklayayım; 1992 yılında Kaymakam Adaylığı dönemimde 9 ay süre ile İngiltere’de kaldım. Böylelikle tüm Avrupa ülkelerindeki şehircilik uygulamalarını yerinde görme fırsatım oldu. Kuzey İrlanda ve İRA terörü üzerine çalışma yaptım. Mülkiye Müfettişliği dönemimde ise 6 ay süreyle Amerika Birleşik Devletlerinde, Virjinya Commonwealth Üniversitesinde Acil Durum Yönetimi, Terörizm, Bütçe-Finans, Medya, Uluslararası İlişkiler ve Uluslararası Politik Ekonomi konulu eğitim programlarına katıldım. New York Metropol Yönetimi üzerine bir çalışma yaptım. New York Belediyesi konusundaki incelemem sonucunda, Türkiye’de belediyeciliğin kökten değişime uğraması gerektiğine inandım. Gerek yerel demokrasi, gerekse de performansa dayalı yönetim açısından, Amerikadaki ve Avrupadaki yerel yönetim uygulamaları, neyazık ki ülkemizden çok üstün durumda.

Müfettişliğim döneminde, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresinde büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyesi ilişkileri üzerine yüksek lisans yaptım. Şu an ülkemizdeki büyükşehirlerin en önemli sorun alanı bu ilişkilerdeki çarpıklıktır diye düşünüyorum. Ardından, Amme İdaresi Enstitüsü tarafından araştırma yapmak üzere Çin Halk Cumhuriyetine gönderildim. Çin’de personel reformu konusunu inceledim. Akademik çalışmalara başlayınca, devam etmek istedim. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Bilimleri Anabilim Dalında doktoraya başladım. Türkiye’de büyükşehir belediye yönetimlerinin yapısal ve işlevsel analizi konulu doktora tezimi hazırladım, yakında Enstitüye sunacağım.

oral-karakaya-7Başka hangi konular üzerinde çalıştınız?

Türkiye’de Yoksulluk Yönetimi, Memur Dokunulmazlığı, Kamuda Taşeron Personel İstihdam Politikası, Yönetim-Siyaset İlişkisi, Merkez-Yerel İlişkisi ve Mülki İdarenin Dönüşümü, Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Yerelliği ve benzeri konular üzerine çeşitli çalışmalarım oldu.

Biraz da ailenizden bahseder misiniz?

Annem ve babam Köyde yaşıyor. Babam emekli. Kız kardeşim Ortaca’da Kaymakamlıkta çalışıyor. Erkek kardeşim Kimya öğretmeni. Eşimle, Adilcevaz Kaymakamlığı dönemimde tanışıp evlendik. Daha sonra Müfettiş oldum. Gerek Müfettişlik dönemimde, gerekse de şimdiki görevimde iş yoğunluğu nedeniyle çok fazla ailemle ilgilenme fırsatım olmadı. Eşim, ailenin tüm yükünü sırtladı. Kendisine bu konuda minnettarım. Doğrusu işi zor. Kendisi Kimya öğretmeni, Tekirdağ’da çalışıyor. Gazi Üniversitesinde, Kimya eğitiminde teknoloji kullanımı konusunda yüksek lisans yaptı. Ata Efe isminde yedinci sınıfı bitiren bir oğlum var.

oral-karakaya-4Bu kadar yoğun bir mesainin içinde sivil toplum kuruluşlarına zaman ayırabiliyor musunuz?

Sivil toplum-siyasal toplum ayrımı Hegel’e dayanır. Devlet teorisinin de temelidir. Siyasal toplum devleti, sivil toplum da demokrasiyi temsil eder. Sivil toplumu önemsiyorum. Temsili demokrasi, içinde bulunduğumuz yüzyılda ciddi bir krize girdi. Sivil toplum kuruluşları, bu krizi aşmak bakımından önemli. Ancak son zamanlarda ülkemizde sivil toplum da siyasallaştı ve temel fonksiyonlarından uzaklaştı.

Kamu görevim nedeniyle, genelde meslek kuruluşlarımızla ilişkiliyim. Türk İdareciler Derneği, Mülkiyeliler Birliği Vakfı, Devlet Denetim Elemanları Derneği Muğla Eğitim, Çevre Koruma ve Dayanışma Vakfı üyesiyim.

oral-karakaya-5Son dönemlerde adınız Muğla siyasetinde sıkça anılmaya başlandı. Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?

Şu an Tekirdağ’daki görevim devam ediyor.  İlerde fırsat olursa, kendi memleketime hizmet etmek istiyorum. Yıllarca devletimize hizmet verdim. Tecrübelerimi, bilgimi doğduğum topraklar için kullanma zamanımın geldiğini düşünüyorum. Günü geldiğinde, bu konuda da ayrıntılı bir açıklama yaparım. Şu an erken.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.