Bodrum Gündem

BANA GÜZEL BİR ŞEY SÖYLE…

Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür.

Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür.

Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür.

Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür.

Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür.

Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür.

Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür.

Gandhi

Yakın geçmişte mide sorunu yaşadım. Riskli gruptan olduğum için periyodik olarak endoskopi (görüntülü mide tetkik yöntemi)  ve kolonoskopi (görüntülü bağırsak tetkik yöntemi) yaptırırım. Endoskopi yaptıralı henüz bir yıl olmuştu; ancak sorun yaşayınca hekim arkadaşlarımı aradım, onlar da endoskopi yapılmasını uygun gördüler. İlgilerine ve katkılarına buradan da teşekkür ediyorum.

Hastaneye gitmek için sabah İstanbul Kadıköy’den vapura bindim. Her zaman olduğu gibi dışarıda oturdum; bir yandan tarihi yarım adayı seyrederken, diğer yandan da düşüncelere daldım. Anne tarafım mide ve bağırsak kanserinden vefat etmişlerdi. Düzenli kontrollerimin nedeni budur.

Anneannem ameliyat olduğunda ben on yaşındaydım; yıl 1964. Kendisi Bakırköylüydü; ancak Nişantaşı’nda otururdu. Biz de Bakırköy’de oturuyorduk. Ameliyat sonrası bize gelmişti ve Anneme; “Kızım üç gün kalıp evime giderim” demişti. Gerçekten de üç gün kaldı. Üç gün sonra Anneannem Madam Zoi Paleologos’u ebediyete uğurladık ve Bakırköy Rum Mezarlığı’na defnettik. Rahmetli çok olumlu ve herkese saygılı bir insandı; kimse üzülmesin ve kırılmasın isterdi.

Annem de aynı annesi gibiydi, herkes onu çok severdi. Herkesin iyiliği için çabalardı Annem; 2005 yılında kaybettik.

Vapurda bunları düşünüyordum; her ikisi de başkalarını mutlu ederek mutlu olabileceklerine inanmışlardı sanki. Huyları çok benzerdi. Sonra kendime sordum: “Ben de mi öyleyim acaba?” Anneme benzer taraflarımın olduğunu biliyorum; ancak bu soruya cevap bulmaya çalışmak da istemiyorum doğrusu.

Burada Fransız düşünürü Alain’den (1868 – 1951) yaptığım kısa bir derlemeyi paylaşmak istiyorum:

“Mutluluk, ancak onu ele geçirdiğimiz zaman mutluluk olur. Onu etrafımızda, kendi dışımızda arayacak olursak, hiçbir şey bize mutluluk gibi görünmez. Yani mutluluk üzerine ne muhakeme yürütebiliriz ne de tahminde bulunabiliriz; onu hemen elde etmek gerekir.

Üzüntülerimizden ve sıkıntılarımızdan kimseye bahsetmeyelim. Üzüntü zehir gibidir; onun kimseye faydası yoktur. Herkes yaşamaya bakar, ölmeye değil.

Gerçek nedenlerini bilmedikçe, huylarımıza hükmümüz geçmez.

Düşünmeye devam ettim ve şu karara vardım:

Mutluluk konusunda fazla felsefe yapmaya ve ruhsal öğretilerle uğraşmaya gerek yok. Konu basit; her akşam yatağıma girdiğimde kendime soracağım: ‘Bugün kendimi mutlu etmek için ne yaptım?’ Bunları bulup, gönül bahçemin vitrinine koymak istiyorum artık; yalnızca bu fidanların gönül bahçemde boy vermelerini ve onların gölgesinde uzanıp huzur bulmayı istiyorum.”

Bugün kendimi mutlu etmek için bu yazıyı yazıyorum ve haz duyuyorum. Az önce eski ve yakın bir arkadaşım aradı; uzaktaki bir arkadaşının desteğe ihtiyacı varmış; benim daha hızlı sonuç alabileceğimi düşünmüş. Ben de hemen gerekli girişimleri yaptım. Konu ne zaman ve nasıl çözümlenir bilemiyorum; ancak arkadaşım ve ben tüm kalbimizle en iyisinin olması için duacı olduk. Bu işten de büyük huzur duydum; bu güzel duyguları yaşamama vesile olduğu için arkadaşıma teşekkür ediyorum.

Önceki gün havaalanında bir şeyler yemek için bir kafeye gittim. Kasadaki genç kız çok güzel gülüyordu; “Ne kadar güzel gülüyorsunuz, Allah her zaman yüzünüzü güldürsün” dedim. Mutlu oldu genç kız ve teşekkür etti; “Siz yerinize oturun ben siparişlerinizi getireceğim” dedi. Çok hoşuma gitti.

Dün portatif sandalyemi deniz kıyısında kumların üstüne açıp, dalgaların sesi eşliğinde güneşin batışını izledim, içim huzur doldu. Bunu sık yapıyorum, sandalyem her zaman yanımda olmasa da.

Yukarıda da söylediğim gibi, yaşantımızda küçük gibi görünen; ancak biriktirdiğimiz zaman, adının mutluluk olacağı güzellikleri bulup, bir çiçeğe su verircesine, onlara hayat verelim istiyorum.

Tekrar vurgulamak istiyorum ki, başkaları için iyilik yapmak tabii çok güzel; ancak “Kendim için ne yaptım?” sorusuna bulacağımız cevabın daha belirleyici olduğunu düşünüyorum.

Bu çerçevede bir diğer kararım da, olumsuz insanların hayatımdan uzaklaşmaları için artık daha net olacağımdır. Onları artık hayatımda istemiyorum; zira Einstein’ın dediği gibi, onların her çözüm için bir problemleri mutlaka oluyor. Sağır, dilsiz ve kör Helen Keller’in (1880 – 1968) şu sözlerini duysunlar istiyorum:

Ayın ağaçların arasından yükselerek cennete ışıltılı bir yol yaratmasını göremediğim doğrudur, ama onun orada olduğunu bilirim.

Benden uzak olmalarını istediğim olumsuz insanlar için son olarak Hz. Muhammed’in bir hadisini paylaşıyorum:

Ya hayır söyle, ya sus!

Ben kendime güzel şeyler söylüyorum, etrafımda da öyle insanlar istiyorum; aynı Bakırköylü hemşerim Asu Maralman’ın eski bir şarkısında seslendirdiği gibi:

Bana güzel bir şey söyle kalbim sevinçle dolsun,

Bana tatlı bir şey söyle, susma n’olursun…”

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Ahmet Tanrıverdi dedi ki:

    Kutluyorum.

    1. Metin Aycıl dedi ki:

      Çok teşekkür ederim

  2. Metin Aycıl dedi ki:

    Çok teşekkür ederim