Bodrum Gündem

BODRUM’U VE MAVİ YOLCULUĞU DÜNYAYA TANITAN HÜMANİST YAZAR HALİKARNAS BALIKÇISI ANISINA…

Köyde büyümenin en olumsuz koşullarından birisi de okuma çağına geldiğinde okuyacak kitap bulma sıkıntısıydı.Bu doğrultuda doğmuş olduğum Bodrum Mazı köyü’nde ilk okul ikinci sınıftan üçe geçtiğim de ilk okuduğum kitap Kısas’ı Enbiya’yı ( Peygamberler Tarihi )komşumuzdan almıştım. Komşumuzun dördüncü sınıftaki kızının ilk okul tarih ve coğrafya ders kitaplarını baştan sona birkaç kez okumuştum( Belki tarih ve coğrafyaya olan ilgim bu yüzdendir)Bodrum Orta okulu’na giden komşumuzun oğlu Mustafa Ağabeyimin Bodrum’dan getirdiği Teksas,Tom Miks ve Kaptan Swing ve Zagor gibi resimli romanlar bende okuma tutkusu başlattı.

Bunu Kemalettin Tuğcu’nun Sokak Çocukları ve Oğuz Özdeş’in Vatan Borcu izledi.İlk okul son sınıfta Daniel Defoe’nin “Robinson Crusoe” kitabıyla Fatih Sultan Mehmet kitabı, Sadun Boro’nun Hürriyet Gazetesi’nin sponsorluğunda iki yıl on ayda dünya turunu tamamladıktan sonra yazdığı “Pupa Yelken Sadun Boro”( genel kültürümün temelini bu kitap oluşturmuştu.) ve bir Fransız kadın gazetecinin Vietnam savaşı sırasında Vietkong çetecileri arasında yedi yıl kaldıktan sonra kaleme aldığı May yayınlarından “Vietkong Çetecileri Arasında” kitapları ilk okulu bitirene kadar okuduğum kitaplardı.

“HALİKARNAS BALIKÇISI ADIYLA İLK KARŞILAŞMAM

1972 Eylül’ünde o yıl açılmış olan Bodrum Lisesi’nin orta kısmına kaydolup, müdürlüğünü aynı zamanda okulumuzda müdür yardımcılığı görevinde de bulunan İsmail Tuna hocamızın yaptığı Bodrum Öğrenci Yurdu’nda kalmaya başlamıştım.Bir dolaptan oluşan son derece mütevazi kitaplığı benim için bir hazine değerinde olmuştu.

Çok sayıda özellikle Varlık Yayınları olmak üzere Türk ve dünya klasiklerini okuma fırsatı bulmuştum.Bu kitaplardan biri de Halikarnas Balıkçısı adlı bir yazarın yazmış olduğu ‘’ Hey Koca Yurt ‘’ adlı tarih ve mitoloji kitabıydı.Yazarın adı bana çok tuhaf gelmişti.

ALAADDİN KOÇ HOCAMIZIN AĞZINDAN HALİKARNAS BALIKÇISI

Ayrıca,Halikarnas Balıkçısı’nın bir kitabından alıntı olarak Türkçe ders kitabımızda ‘’Fırtına ‘’ adlı bir okuma parçası vardı.Türkçe öğretmenimiz Alaaddin Koç ( sekiz yıl önce2010 Temmuz’unda kaybettik.Mekanı cennet olsun ) sayesinde Halikarnas balıkçını tanıma fırsatı bulduk.

Alaaddin Koç öğretmenimiz Halikarnas Balıkçısı adının takma adı olduğunu, gerçek adının Cevat Şakir Kabaağaçlı olduğunu,bu yazarın Bodrum’u dünyaya tanıttığını belirterek onun hakkında bize şunları anlatmıştı: “Bir İngiliz savaş gemisi Bodrum’u ziyaret eder.Ama Bodrum’da doğru dürüst İngilizce bilen yoktur.Sonra Balıkçı bilir diye Bodrum Belediyesi’nin bahçesindeki palmiye ağaçlarını dikmekle meşgul olup,üstü başı toz toprak içinde olan Balıkçı’nın yanına getirirler.İngiliz komutanla Balıkçı akıcı bir şekilde konuşmaya başlayınca İngiliz komutan İngilizceyi nerede öğrendiğini sorar.Balıkçı da Oxford Üniversitesi mezunuyum deyince İngiliz komutanın Balıkçının karşısında esas duruşa geçtiğini.Çünkü Oxford Üniversitesi’ne o dönemde sıradan İngiliz İngiliz gençlerinin gidemediğini,ardından Halikarnas Balıkçısı’nın başta Fransa olmak üzere birçok ülkeden mimoza gibi Bodrum’da olmayan ağaç tohumları getirerek diktiğini anlatmıştı.Mimoza’nın dışında palmiye,greyfut,begonvil,narenciye,okaliptüs ve bella sombra gibi elliye yakın ağaç ve çiçekleri Avrupa ülkelerinin dışında,Avustralya ve Brezilya gibi ülkelerden getirttiğini söylemişti.”

 

Bunun yanında “Bodrum’a bir sürgün olarak geldiğini, cezası bittikten sonra Bodrum’da kalmaya devam ettiğini,Bodrum Balıkçısı adının Bodrum’un masmavi gökyüzüne yakışmayacağı gerekçesiyle yazılarında Bodrum’un ilk çağlardaki adı olan Halikarnas ‘ı alarak “Halikarnas Balıkçısı” takma adını kullandığından bahsetmişti.

HALİKARNAS BALIKÇISI’NINBENİM HAYATIMDAKİ YERİ

Orta ikiye geçtiğim 1973 Ekim’inde Halikarnas Balıkçısı vefat etmiş ve vasiyetinde de denizde dolaştırıldıktan sonra Bodrum’da denizi gören bir tepeye gömülmesini istemişti.Bodrum’da Balıkçıyla ilgili konuşmayı da Bodrum Lisesi Müdür Yardımcısı ve Edebiyat öğretmeni olan İsmail Tuna hocamız yapmıştı.Aynı gün okulumuzda da kısa bir anma programı yapılmıştı.

Halikarnas Balıkçısı’nın defnedileceği yer ,Bodrum’un Ortakent çıkışında yer alan benim kaldığım Bodrum Öğrenci Yurdu’na yakındı.O yüzden ben de cenaze defin törenine katıldım ve o kalabalığın içinden mezarına birkaç avuç toprak atmayı başardım.Hayatımda gurur duyduğum anlardan biri olduğunu lise yıllarımda başta süngerciler olmak üzere deniz insanlarının öykülerini anlattığı kitaplarının tamamına yakınını okuduktan sonra anladım .1980’li yılların başında “Parmak Damgası” dizisi ( Kaş’ta çekilmişti) onun eserlerinden yararlanılarak çekilmişti.Yine 1990’lı yıllarda Mavi Sürgün’ün filmi çekilmişti.

1980- 1986 Arası aralıklarla Mersin’den Kuşadası’nın kuzeyindeki Gümüldür’e kadar Bodrum trollerinde trol balıkçılığı yaptım.Çalıştığım insanların bir kısmı Cevat Şakir’in romanlarından çıkıp gelmiş birer karakter gibiydi.Bir çoğu formalı sünger dalgıçlığı yapmıştı.O dönemlere dair hepsinin çok ilginç öyküleri vardı.Bir çoğu karada hiçbir işte dikiş tutturamayan yaşını başını almış kişilerdi.Halikarnas Balıkçısının Hangi kitabında olduğunu hatırlayamadığım ; Bodrumlu süngercilere yardım ettiği anlatılan Çökertmeli ‘’Çakır Ayşe’’ karakteri de benim 1960’ların sonundan itibaren çok iyi tanıdığım ve beni de yakınen tanıyan bir büyüğümdü.(Şu an Çökertme’de Kaptain İbrahim Restoranının sahibi olan İbrahim -Günyel – Kaptan’ın Ninesi )

Bu gün Bodrum’a gelenleri “Merhaba”sıyla karşılayan Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Azra Erhat’la birlikte bu toprakların yetiştirdiği hümanist bir yazar olarak gönlümde yer almış ve Bodrum’u dünyaya tanıtmıştır.

Türkiye’ye ve dünyaya “Mavi Yolculuk “ kavramını tanıtıp Bodrum’a ve Türkiye ‘ye çok büyük ekonomik girdi sağlayan,daha önce süngercilik yaparak ölümle burun buruna yaşayan insanların mavi tur teknelerinde kaptan ve gemici olarak istihdam edilmesine yol açan Halikarnas Balıkçısı’na Bodrum halkı çok şey borçludur.

Halikarnas Balıkçısı Avustralya’dan okaliptüs ağaçları getirerek Gökova halkının sıtmadan kırılmasını önlemiştir.Günümüzdeki Gökova –Marmaris yolundaki okaliptüslü yol onun getirilmesine aracılık ettiği ağaçlardan oluşmaktadır.Aynı zamanda Gökova Muhtarı ,Muhtar Mehmet’in oğlu Şadan Gökovalı için “Ölsem, ölüm beni yenmiş olmayacak, Çünkü Şadan var” dediği Şadan Gökovalı’yı manevi oğlu ilan etmiştir.

Halikarnas Balıkçısı’nın genç arkadaşı olan Muğlalı şair İbrahim Ergin’in ardından Manevi oğlu Şadan Gökovalı hocamla da tanışmış olmak beni çok mutlu etti.Bu değerli insanlarla Muğla’da buluştuğumuzda Halikarnas Balıkçısı üzerine sohbetlerimizi sürdürüyoruz. Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaaçlı’yı aramızdan ayrılışının  45. Yıl dönümünde bir kez daha saygı ve rahmetle anıyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Şadan Gökovalı dedi ki:

    Benim oyum Can Pulak’a🙏🏼