Bodrum Gündem

 SANDIK OLMADAN ASLA! DİREN UMUT! 

 SANDIK OLMADAN ASLA! DİREN UMUT! 

Dünyayı kapitalizm yönetiyor. Yarattığı Dünya bugünün dünyası. Savaşların, açlığın, mutsuzluğun, adaletsizliğin kol gezdiği dünya. Böyle olmak zorunda mıydı? Bizler sürdürülebilir ilişkileri olan daha yaşanılası bir dünyayı ve çevreyi yaratamaz mıydık? Duvarlar keskinleşmeden gelecek adına birazcık açık bir umut kapısı bırakamaz mıydık?

Siyasetle ilgilenmeye başladığım ilk gençlik yıllarımdan beri çözümün siyaset içindeki sağlıklı örgütlenmeden geçtiğini fark etmiştim. O nedenle sürekli, sağlıklı yapılanmanın peşinde değişimin yanında koştum. CHP’li olmayı seçtim. Hak, hukuk, adalet diye yollara düştüm. Kadınsız, gençsiz siyaset olmaz, olamaz diyerek aktif siyasal yaşamda sorumluluklar aldım. Karar organlarında yer bulabilmek için bir sonraki seçimleri değil, yarınları düşünerek mücadeleden vazgeçmedim. (Bir çok yol arkadaşım gibi) Ancak en verimli ve üretken olabileceğime inandığım bu süreçte kesinlikle görev talep etmemeye karar verdim. Çünkü belirsizliklerle dolu bir sürecin yaşanacağı kesindi. Hiç bir dönemde bu kadar güvensiz bir süreç yaşanmamıştır. Siyaset in her türlü yolunun mubah olarak yaşandığı bu süreç tüm kararlılığıma ve mücadele gücüme rağmen özellikle birçok kadın arkadaşım a olduğu gibi bana da fazla gelmişti.  .Bu karar benim için çok yaman çelişkilerle dolu olarak verilmiş bir karardı. Mücadeleden geri adım atma düşüncesi bile kendimle ters düşmeme sebepti. Elbette siyaset kurumu benim için çok değerliydi ve onun için üretmeye, çalışmaya devam edecektim. Onurlu, ilkeli insanca duruş sergileyen, yol yürüyen yol arkadaşlarıma destek olacaktım. En önemli görevimde siyasetin kaybettiği samimiyeti ve güven duygusunun önemini vazgeçmeden, bıkmadan gençlere anlatmak ve bu yolu açık tutmak olacaktı.

Siyaseti ve partili olmayı yurtseverlik çerçevesi içinde görenler biliyorlar ki bugün her zamankinden çok farklı bir durumdayız. Önümüzdeki yerel seçimler sıradan bir yerel seçim olmayacak. Bugün parlamenter sistem yerini tek bir kişi yönetimine bıraktı. Laiklik, kadın ve çocuk hakları, kısaca aydınlanma değerleri nerdeyse yok olmak üzere.

Yazık oluyor insanlarımıza yazık oluyor, ülkemize yazık oluyor, çocuklarımıza yazık oluyor…

Artık gerçekleri görme ve kendimizle yüzleşme zamanıdır. Başımıza sürekli taşlar düşüyor, sürekli yanlışlar yapılıyor. Hala giderek ağırlaşan sorunların tek sorumlusu olarak iktidar, RTE ve en acısı da cahil halk görülüyor. Oylarına talip olduğumuz, olmazlarsa asla iktidar olamayacağımız HALK acımasızca küçük görülüyor.

Muhalefet, özellikle bizim takım sürekli kendini avutuyor. Aslında tüm yaşananların tek sorumlusu var. O da kendimiziz, bizleriz. Sağlıklı, adaletli yapılandırmayı beceremediğimiz örgütümüz. Suçlu aranıyorsa eğer herkes önce aynaya baksın. Az yada çok, hak ettik ya da hak etmedik. Cahil denilen insanlar, sessiz çoğunluk her şeyi göre göre, bile bile hala bize güvenmiyorlarsa bunun çok iyi düşünülmesi gerekiyor. Hiç kimse kendini dünyanın akıllısı olarak görmesin artık…

Erdal Atabek bir yazısında “Atatürk sentez ustasıydı…” der. O kendisi gibi düşünmediğini bildiği kişilerle çalışmıştır. Bu aynı hedefe yönelmiş enerji kaynaklarının buluşmasıdır. Elbette bu sentez ilkesel özellikleri korumaktan geçmelidir. Bugün böylesi bir senteze ihtiyaç duyduğumuz çok özel bir süreçten geçiyoruz. Özellikle CHP, benim partim bugün bu zorlu süreci çok iyi değerlendirmek zorundadır. Yerel seçimlere giderken özellikle yöneticiler “ben bilirimcilikten”, kendini ya da işaret ettiğini seçtirecek sığ düşünce ve kadrolaşmaktan acilen vazgeçmelidir.

Küresel kapitalizmin merkezinde “para-mal” vardır. İnsan ve emek yoktur. Günümüz post modern toplumda, yani piyasa ekonomisiyle yönetilen toplumumuzda da artık insanın değerinin anlamı hiç kalmamıştır. Gerçek sosyal demokratlar için her zaman yaşamda ve siyasette asıl olan insandır. Tüm yönetmelikler, tüzükler, yönetimler önce insan için vardır. Siyasi partilerde direk üyelerine karşı sorumlulardır. Benim partim bugün, bu zorlu ve sorumlu süreci geçerken tüm halkın ve üyelerin gördüğü gerçeği görmek ve gereğini yapmak zorundadır. Aksi halde bedelini çok ağır ödeyebiliriz.

Evet dünyayı kapitalizm yönetiyor dedik. Bugün maalesef siyasette, piyasanın ve egemen kapitalist ilişkilerin elinde oyuncak olmuş durumda. Bugün Türkiye’de siyaset kurumlarında büyük bir aldatmaca yaşanıyor. Demokrasi adı altında demokrasiyle yakından uzaktan ilgisi olmayan düzenler kurulmuş. Bu durumda belli güç odaklı kişiler ve çevreler iktidarlarını koltuklarını korumaktadır. Maalesef günümüz siyaseti halk, insan, liyakat merkezli olmaktan çıkarılmıştır. Ne yazık ki; güya siyaset yapıyorum diyenlerle güç odaklarının iktidarını koruyan bir araç haline gelmiştir.

Bugün, benim partim deki günümüz yöneticileri ve siyasette yol almak isteyenler bu düzenini bozmak gibi bir sorumluluklarının bilincinde olmak zorundalar. Çünkü benim gibi halkımızda hak, hukuk, adalet diyerek o büyük, muhteşem yürüyüşün peşinde heyecanla, umutla yollara düştü. Genel merkez, il ve ilçe yönetimleri unutmamalıdır, önümüzdeki seçimler sadece yereli yönetecek insanların seçileceği yerel seçimler olmayacaktır.

Bodrum, Muğla seçimleri en az İstanbul Belediye Başkanlığı seçimleri kadar önemlidir. Bu seçimlerin sonuçları Türkiye’nin de siyasal kaderini etkileyecektir. Yıllardır izlenen yanlış politikalar yüzünden maalesef bugün CHP’nin kalesi olarak görülen Bodrum, Muğla ve ilçelerinde seçimlerde kayıpların yaşanabileceği söylentileri başlamıştır. Bu durum hızla çözülmelidir. CHP BÖLGEMİZDE YİTİRDİĞİ GÜVEN DUYGUSUNU TEKRAR KAZANMALIDIR. Bölgemiz yine “demokrasinin kalesi” olarak anılmalıdır. Bunun için tekrar belirtiyorum il, ilçe ve genel merkez yöneticilerine ve tüm aday adaylarına çok büyük görevler düşmektedir. Alacakları kararlar, ağızlarından çıkacak sözler ve davranışlarıyla sadece yöremizin değil ülkemizin de aydınlık geleceğinde önemli sonuçları belirleyeceklerdir.

Siyasette almak yoktur. Kazanılan tek şey halkın takdiri ve saygısıdır.

Belediye başkanlığı ve meclis üyelikleri meslek değildir

Belediye ve örgüt çalışmaları asla birbiriyle karıştırılmamalıdır.

Belediye seçilmişleri ancak hizmet üreterek örgütlerine güç verirler.

Aday adayları genel merkez kapısını aşındırmak yerine halkın içinde olmayı tercih ederlerse kendileri de, örgüt te o kadar güç kazanır.

Aday adayları üye bazında önseçimi şiar edinmelidir.

Aday adaylarının atamaya karşı olması PARTİMİZİN YERELDE İTİBARININ ARTMASINI ciddi olarak etkiliyecektir. İlçe ve il yönetimleri isterlerse bunu organize edebilirler. İsterlerse Bodrum-Muğla olarak tüm dengeleri alt üst edebilirler.

İl ve ilçe yönetimleri kongrelerde alınan kararları uygulamakla sorumludur. Yerel yöneticilerimizi bütün üyelerin katılımıyla seçme haklarını üyelerine sağlamak görevidir.

Yönetimler önce üyelerine güvenmek sonrada sandıktan çıkan adaylarına sahip çıkmak zorundadır. Örgüt içi yarışla geçmiş dönemlerde olduğu gibi ortalığın yangın yerine dönüşmesine ve kamuoyunda daha fazla güven duygusunun zedelenmesine asla fırsat verilmemelidir.

Partimin içinde yıllardır vazgeçmeden üretmeye çalışan bir siyaset kadını olarak Anadolu da kadının mührünün olduğunu, ancak bugün değil mührü nün adının bile olmadığını acı çekerek, büyük bir üzüntüyle bizzat yaşayarak öğrendim, görmeye devam ediyorum. Bunun sorumlusunun da sadece erkekler veya erkek egemen sistem olmadığını biliyorum. Öncelikle “siyasetle ilgileniyorum” diyen kadınların aynanın karşısında uzun uzun kendileriyle yüzleşmelerini, Mustafa Kemal’in nasıl bir sentez ustası olduğunu görmelerini öneriyorum. Kadınlar erkeklerin yaptığı ego ve güç sarhoşluğunu asla yaşamamalıdır. Aktif Kadın dayanışması sınırlı kadrolarla yapılamaz. Geçmişte siyaset yolunu açık tutan emek veren kadınlarla ortak hareket geliştirmek yaşanılan tecrübelere saygı duyup görüş almak aktif görev yapanlara sadece saygı ve güç kazandırır. Siyaset kurumunu yalnızca belirli gün ve haftaların kutlandığı çalışmalar, alanlar olmaktan kurtarır. İşte o zaman kadınlar olarak gölgede değil, belirlenen değil, görüntüde değil, yolda dik yürüyen, sonuçları belirleyen, iz bırakan oluruz.

Yürekten inanıyorum bu devran bir gün mutlaka dönecek.

Bu dünyayı, günümüz çirkin siyasetini; bugünün kırgınlıklarla, öfkelerle dolu yetişkinleri değil, hayallerini barış dolu, sevgi dolu, aşk dolu özgür bir dünyada kurmak isteyen gençler değiştirecek. Onlar içlerinde benim hayalini kurmaktan asla vazgeçmeyeceğim cenneti, dünyayı barındıran tohumlar. (Yürüyüşümden İzler…)

NOT: 2019 Yerel seçimlerinde aday adayı olan arkadaşlarıma başarılar diliyor, yolları, yolumuz açık ve aydınlık olsun diyorum…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.