Bodrum Gündem

Gümüşlük’de Karaya Oturan Yunan Savaş Gemisi Adrias… /Feridun Büyükyıldız BG yazıları

Gümüşlük’de Karaya Oturan Yunan Savaş Gemisi Adrias… /Feridun Büyükyıldız BG yazıları

Yıl 23 Ekim 1943 gece saat: 1:00 Yer: Gümüşlük.

Gümüşlük, tarihinde hiç yaşamadığı bir şeyi yaşamakta idi. Dar geçidi olan küçücük  koydan içeriye burun kısmı neredeyse tamamen yok olmuş  Yunan donanmasına ait bir koca destroyer girer.

Küçük koyda balıkçı tekneleri arasında devasa duran yaralı geminin adı Adrias’dır.

Akdeniz’in açıklarında mayına çarpan gemi, mürettebatı ile birlikte can havliyle kendini Türk karasularına, Gümüşlük’e atmıştır.

Limana girdiğinde ön kısmı olmayan gemi karaya oturur. Konserve kutusu gibi büzülmüş, kanlar içindeki Adrias’ın güvertesi ölü ve yaralılarla doludur. Savaş gemisinin neredeyse yarısı yoktur.

Gemide sağ kalanlar ise ölü ve yaralılarını nakletmek için günün aydınlanmasını bekliyorlardı. Kanlar içindeki güvertede yirmi bir ölü, otuz yaralı ile sabahı etmişlerdi.

Gün ağardığında küçük balıkçı köyünün sakinleri teknelerinin arasında dev gibi duran savaş gemisini gördüklerinde şaşkına dönerler.

Her şey rağmen karaya çıkan Yunan askerleri yaralılarını Gümüşlük’ün tek sosyal yaşam alanı olan Ali’nin Kahvesine güçlükle taşımışlar, Yunancaya Giritli mübadil Türkler sayesinde yabancı olmayan Gümüşlük halkı ise ölü ve yaralılarına yardımcı olmuşlardı. İkinci dünya savaşında tarafsız kalmaya çalışan Türkiye için ise Gümüşlük’e yanaşan, İngiltere’den ödünç alınmış Yunan savaş gemisine müdahale etmek, bir anda çatışmanın içinde kendini bulmak anlamına da gelmekte idi.

Alman keşif uçakları Gümüşlük semalarında geminin akıbetini sürekli takip etmek için uçarken, aynı hızlılıkla İzmir’den İngiliz konsolosluk temsilcisi de Gümüşlük’e gelmiştir.

Ali’nin kahvesi uluslararası bir sorunun merkezi haline dönmüş, insani yardımlarını esirgemeyen Gümüşlük köylüleri ise uluslararası sorundan ziyade kazazedelerin yaraları ile ilgileniyor, Ali kahvesi ise yardım için açılmıştır.

Bütün bunlar yaşanırken Gümüşlük jandarma komutanı olay yerine birkaç askerle gelip Türk karasularına izinsiz giren geminin en kısa zamanda terk etmesini istemiştir. Karadaki üç dört askeri ile Yunan gemisindeki hâlâ birkaç ağır silahı çalışan mürettebat arasında küçük gerginlik yaşansa da manzara ortada idi.

Gemi kalıcı görünmekteydi.

Yaralılar, ölüler, havada uçan Alman keşif uçakları, yarısı olmayan bir destroyer Teğmen’in yetki alanını aşacak ölçüdeydi.

Böylece geminin haftalarca sürecek zorunlu misafirliği de başlamıştı.

Gemideki yaralı mürettebat arasında bulunan Teğmen Konstantinos Themelis kaldıkları süre içerisinde tarihe tanıklık ettiği düşüncesi ile tutuğu günlüklerde Kaptan Toumbas’ın mücadeleci tarafından özenle bahsetmiştir. Kaptan Toumbas geminin bozuk telsizi nedeniyle birliği ile iletişim kuramaz, üstelik yaralı ve ölülerle başka bir ülkenin sınırları içerisinde mürettebatını korumaya çalışmaktadır.

Anılarda enteresan bir ayrıntıyı da görmemiz mümkün. İletişim kurmak için telsiz arayışına girdiklerinde, Gümüşlük halkının “Hasan Bey” diye tanıdığı sevdiği bir isme ulaşırlar. Hasan Bey uzun yıllardır Gümüşlük’te yaşayan, aslında  gerçek adı N. Myristi olan Yunan hükümeti adına Teğmen rütbesi ile uzun süredir istihbarat elemanı olarak çalışan, üstelik telsizle Yunanistan ve diğer ülkelerle görüşebilecek donanıma sahip bir ajandır.

“Hasan bey” ya da gerçek adı ile Myristi sayesinde Yunanistan’la, bağlı olduğu İskenderiye limanıyla, Kahire’yle telsiz bağlantısı sayesinde görüşür. Kaptan bir an önce gemisini onarmak ve bağlı olduğu limana ulaşmak için tüm kaynaklarını kullanmaya başlar.

Anılarda Gümüşlük’te kiraladıkları söylenen tarlaya ölülerini taşırlar. Savaş sonunda tekrar gelip almak üzere gömülen ölülerin isimleri ve yerlerine ait krokilerde çıkarıldıktan sonra kaptanın liderliğinde küçük bir törenle gömerler. Tel örgü ile çevirdikleri mezara bir haç dikerek anıt mezar halinde korunması temennisi ile bırakırlar. Toprakla kapattıktan sonra beton dökerler.

Sonraki yıllarda Yunan yetkililerce zaman zaman dillendirilen mezarların tahrip edildiği konusu ise Amiral Toumbas tarafından yalanlanır.  Toumbas ölülerin alınmak üzere gidildiğinde mezarlarının tahrip olmadığının görüldüğünü ifade eder. Gümüşlük’ten ve Türk halkından övgü ile söz eder.

Kaptan Toumbas geminin ilkel yöntemlerle de olsa tamir edilmesini sağlar. Yok olan burun kısmından su almaması için yelken bezi gibi malzemeler kapatır. Mürettebatına onları eve geri götüreceğine dair söz verir.

İngiliz uçaklarından varillerle atılan tonlarca yakıt Gümüşlüklülerin yardımı ile gemiye nakledilir.

Hazırlıklar tamamlanıp ayrılık vakti geldiğinde savaş tüm hızıyla sürmektedir.

1 Aralık 1943 ‘de üç İngiliz botu eşliğinde Alman gemilere yakalanmamak ümidi ile Adrias, balıkçı köyü Gümüşlük’ün küçük limanı ve dar geçidinden geçerek yeni rotası olan Kıbrıs’a doğru yola çıkar. Kıbrıs’da yakıt ikmali yapan destroyer, bağlı olduğu liman İskenderiye’ye geldiğinde efsana bir deniz macerasından başarı ile çıkan kaptan limandaki onlarca gemi ve kutlamalar eşliğinde demir atar. Limana girene kadar onlarca gemi Adrias’a eşlik eder.

Yunan deniz kuvvetlerinin başarı ile bahsettiği bu macera ise Türkiye ve Gümüşlük’ün maalesef çok hafızasında yoktur.

Kim bilir bu yazı vesile olur daha kapsamlı araştırmalar, anılar, belgeler derlenir. Belki de deniz müzesinin bir köşesinde yer alır.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.