Bodrum Gündem

KARANLIKTA DEĞİL AYDINLIKTA HESAPLAŞMA / Can Pulak Bodrum Gündem yazıları…

Hem de bayrağında çınar yaprağı olan, bırakın orman yakmayı ve kesmeyi filan, tek bir dal koparmaya bile çok ağır cezalar veren Kanada. Bizim Kaz dağlarına göz dikmiş, altın çıkaracağım diye altın değerindeki bir doğa hazinemizi kele çevirmiş, bu facia ve talandan 4 milyar dolar kazandığını bile dosta düşmana keyifle açıklıyor.

Aslında kabahat Kanada da değil. Bizi yöneten bir partinin doğal değerler, zenginlikler ve çevre konusundaki zihniyetinde… Ne bulursan sat, neyin varsa paraya çevir, eline geçenlerle de aklına eseni yap. Böyle yönetiliyoruz ve böylesine tehlikeli bir yönetimi sadece endişeli gözlerle seyrediyoruz. Havaalanı mı yapacağız, en değerli ormanlarımızı kesip tam göbeğine yapıyoruz. Efendim zemin müsait değilmiş, kuşların göç yoluna yapılması uçakları ve yolcularını tehlikeye düşürürmüş, sert rüzgarlar inişte çok zorlarmış pilotları. Kulak asan yok.

Yazlık saray mı yapacağız, onbinlerce ağacı devirip, açtığımız alana yapıyoruz sarayı. Maden mi çıkaracağız, ormanların en güzel yerine veriyoruz ruhsatı. Taşocağı mı açacağız, dümdüz ettiğimiz ormanın en mükemmel yerini seçiyoruz. Yeraltı servetlerimizi gün yüzüne çıkaracağız ve bol para kazanacağız diye ormanlarımızı delik deşik ettik. Çöp toplama alanlarını bile ormandan seçiyoruz. Nedir bu orman düşmanlığı, koruyacağımıza niye yok ediyoruz bu değerli yeşil örtüyü?

Kestiğimizden fazla ağaç dikiyormuşuz. Beyler böyle söylüyorlar. O fidanlar ne zaman büyüyecek, kim görecek büyüdüğünü. Dev gibi ağaçları, ODTÜ’de öğrencilere yurt yapacağız diye kestiler. Kesmeyin diye yalvaranları biber gazıyla etkisiz hale getirdiler, direnenleri sürükleyerek götürdüler. Hergün bir doğa katliamı, hergün bir çevre faciası haberi geliyor. Nereyi kimlere verdik, elimizde neler kaldı, yeni ruhsatlarla nereleri dağıttılar? Bilemiyoruz, bilgi vermedikleri için söylentilerle çalkalanıyor ortalık.

Bir harita yayınlandı geçenlerde. Doğru mu yalan mı, bilemiyoruz ki. Bizi yönetenler konuşmadıkça, herşey gizlilik içinde yapıldıkça, neyimizi kaybettiğimizin farkında bile değiliz. Kaz dağlarında kesilen orman alanında arayacaklar altını öyle mi? Aslında kazdağlarının pekçok yerine vermişler ruhsatları. Burada kaybettiğimiz ormana mı yanalım, siyanürle zehirlediğimiz koca bölgeye mi ağlayalım, çoluk çocuğa içirdiğimiz, tarlalarımızı suladığımız yeraltı sularına mı kahrolalım?

Kazdağları’nı mahvedecek projenin Türkiye Temsilcisi olarak, ülkeyi yöneten en önemli ismin yeğenini gösteriyorlar. Doğru değilse hemen yalanlasınlar. Her konuda devamlı konuşmayı sevenler, böylesine çok önemli bir iddiada niye susarlar ki? Herşey gizli kapaklı oluyor Türkiye’de, açıklıktan ve şeffaflıktan niye kaçarlar ki? İşte yine soruyoruz, bu ülkede kimlere ve nerelerde ne ruhsatı verildi? Verilen ruhsatların kaçı kullanıldı, kaçı bekliyor ve niye bekliyor? Zarara uğrayan orman alanlarımızın büyüklüğü ne kadardır, kesilen ağaçların gerçek miktarı nedir, tarım alanlarının ne kadarı inşaatlarla zarara uğramıştır? Bunları öğrenmek istiyoruz…

Yeni sürprizlerle, yeni kayıplarla karşılaşmamak için mutlaka bilmemiz ve öğrenmemiz gereken şeyler var. Orman ve sahillerimizde, turizm bölgelerimizde büyük miktarlarda tahsisler yapılıyor. Çok kıymetli devlet arazilerinin siyasi yandaşlara dağıtıldığı iddia ediliyor. Doğru mu bu, doğruysa kimlere tahsis edildi hazine arazileri? Maliye ve Turizm Bakanlıklarının derhal bir açıklama yapması ve milleti bilgilendirmesi lazım. O topraklarda herkesin hakkı var, öyleyse her karış toprağın kime gittiğini bilmemiz gerekiyor.

Ruhsat verdiğimiz yabancı ülkeleri, arazi tahsis ettiğimiz Arap’ları, İsrail’lileri, Avrupa’lıları, dev şirketleri öğrenmek istiyoruz. Kime ne verdik, bunları bilmek hakkımız değil mi? Yönetimlerin de bu bilgileri millete açıklamaları, başlıca görevleri arasında olmalı. Bundan kaçmamalılar, millete hesap vermeye mecbur olduklarını unutmamalılar. Olanları sessizce ve kayıtsızca izleyen muhalefet de kusurlu bu konuda. Yönetimi hesap vermeye zorlamalılar, sürekli hesap istemeliler. Muhalefet de bizim gibi eli böğründe seyrediyor faciaları. Sosyal medyadan ve yandaş olmayan gazete ve televizyonlardan öğrenene kadar bekliyorlar. Öğrenince de koparıyorlar kızılca kıyameti. Yahu önceden tespit etsene bunları, millet neler kaybediyor, ülke neler kaybediyor, doğal güzelliklerimiz ve değerlerimiz kimlere peşkeş çekiliyor?

Bugün Kazdağları, yarın değerli tarım alanları, öbürgün turizm bölgeleri, Karadeniz yaylaları, göl ve nehirlerimizin kenarları, deniz kıyılarımız ve muhteşem koylarımız, böyle giderse çoğunu kaybedeceğiz değerlerimizin. Onun için diyorum ki, neyimiz var, neyimiz yok, neyimiz gitti, neyimiz kaldı, bunun kesin ve gerçek bir envanteri, millete mutlaka açıklanmalı. Açıklanmalı ki, söylenti ve dedikoduların yerini gerçekler alsın. Artık malımıza, milli ve doğal değerlerimize ve eğer kaldıysa kıymetli yerlerimize sahip çıkalım. Karanlıkta değil, aydınlıkta hesaplaşalım…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.