Yaradılış Tesadüfü ve Şansı Sevmez…/ Dr. Metin Aycıl Yazıları…
Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz
Nehirler kendi suyunu içemez
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez
Güneş kendisi için ısıtmaz
Ay kendisi için parlamaz
Çiçekler kendileri için kokmaz
Toprak kendisi için doğurmaz
Rüzgâr kendisi için esmez
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz
Doğanın anayasasında ilk madde şudur:
Her şey birbiri için yaşar
Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur…
Bir Şaman Öğretisinden
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım, BBC yapımı bir video paylaştı (https://www.bbc.com/turkce/haberler-44644024). Bundan çok etkilendim ve kendisine; “Bu gönderinden çok etkilendim ve esinlendim. Bu konuda bir yazı yazacağım” dedim. Böyle bir sözü, benim için bağlayıcı olsun diye, özellikle verdim.
Bu videonun geniş bir özetini aşağıda sunuyorum:
“Ağaçlar yerin altında birbirleriyle iletişim hâlindedirler… Bunu köklerinin içinde ve çevresinde büyüyen mantarlar sayesinde yapıyorlar. Mantarlar ağaçlara gerekli olan besinleri sağlıyorlar ve karşılığında şeker alıyorlar…
Ağaçlar bu internet ağına bağlanarak, kaynaklarını paylaşıyorlar. Ağdaki yaşlı “ana ağaçlar” bu sistem yoluyla, gölgede kalan küçük fidanlara, gerekli şekeri sağlayıp hayatta kalmalarını sağlıyorlar. Hasta ya da ölmek üzere olan ağaçların, bu mantar ağına aktardıkları kaynaklar, daha sağlıklı komşuları tarafından kullanılıyor.
Bu mantar ağı, diğer bitkilerce de kullanılıyor. Bir bitki saldırıya uğradığında, kimyasal maddeler salgılayarak komşularını uyarıyor… Bazı orkide türleri “korsanlık yaparak” yakınlarındaki ağaçların kaynaklarını çalıyorlar. Karaceviz gibi türler ise, zehirli kimyasallarla rakiplerini zehirliyorlar.
Kısacası; çevremizdeki canlılar arasında, bizim sandığımızdan çok daha güçlü bağlar var…”
Bu videoyu izlerken; öncelikle mantara ne kadar çok haksızlık yaptığımızı düşündüm; zira günlük yaşantımızda, yapılan bir işi değersizleştirmek için, genellikle ‘mantar’ benzetmesini kullanırız. Ayrıca; her yaratılanın, doğada bir misyonu olduğunu, hiçbir şeyin tesadüfen ve şans eseri olmadığı inancımı tekrar teyit ettim. Başta insanlar olmak üzere, bütün yaratılanların işleyişine bakabildiğimiz kadarıyla bile, bunu görebiliyoruz. Tesadüfe ve şansa yer vermek, Yaratıcıya ve Yaradılışa haksızlık gibi geliyor bana.
Videoyu izlerken, insanları ve içinde yaşadıkları toplumu düşündüm. Ne kadar da benzeşiyor değil mi işleyiş? Kendime şu soruyu sordum:
“Ağaçların içinde ve çevresinde yetişen mantarların görevini, insanlarda yapan nedir?” Bunun “Dostluk” olduğuna karar verdim; zira gönül bağını dostlukla sağlıyoruz, dostlukla sevgimizi birbirimize aktarıyoruz ve geliştirip, güçlendiriyoruz. ‘Dostluk’, ‘Gönül Bağı’ ve ‘Sevgi’; bu üç değerin sıralamasının bir önemi olduğunu da sanmıyorum. Tek gerçek: Bu üç değer sayesinde, birbirimize mahkûm olduğumuzdur.
“Dostluk, Gönül Bağı ve Sevgi ile birbirlerine bağlananları ölüm ayıramaz”