Bodrum Gündem

Bahçeşehir Koleji’nden Yenilikçi Bir Uygulama…

Bodrum Bahçeşehir Koleji eğitime yeni bir boyut kazandıran bir uygulama hayata geçiriyor. Gelişen ve değişen teknolojiyi, geleneksel eğitim ile harmanlayarak, yeni nesil ile daha uyumlu bir eğitim modeline geçiş yapan Bahçeşehir Koleji, “MetodBox” uygulaması ile eğitimde verimliliği arttırmayı hedefliyor. Bodrum Bahçeşehir Koleji Kampüs Müdürü Barış Anıl Çakır ile yaptığımız söyleşide; eğitim modelleri, yeni nesil, dijital dünya ve Bahçeşehir’in yeni uygulaması MetodBox ile ilgili dikkat çeken bilgiler aldık.

Bodrum Gündem / Özgür Devrim Bozoğlu

-Bahçeşehir Bodrum Kampüsündeyiz. Burası hem mimarisiyle hem de çalışanlarıyla yerel dokunun da içinde olduğu bir okul. Merak ettiğimiz bir nokta var. Son dönemde robotlar çok konuşulmaya başlandı. Bahçeşehir eğitim uygulamalarından da “MetodBox” diye bir sistem ortaya çıkıyor. Bunun ile ilgili bize bilgi verebilir misiniz?

“Günümüzde öğrenme anlayışı büyük ölçüde değişti. Robotlardan ve robotların yaptığı değişimlerden bahsediyoruz. Çocuklar, öğrenme biçimleri ve ihtiyaçlar da değişiyor. Bahçeşehir Kolejlerinin “MetodBox” uygulaması tam da yeni ihtiyaçlara cevap veren bir uygulama. MetodBox, dijital bir eğitim platformu aslında. Okul çatısı altında, akademik eğitimi destekleyen bir model. Çocukların dijital platformlara ilgilerini baz alan ve orada karşılarına eğitim içerikleri ile çıkan bir model.”

-Pek çok farklı dijital eğitim platformları da var. MetodBox’ın bunlardan farkı nedir?

“Uygulamamızın en büyük farkı yapay zekâ tabanlı bir dijital eğitim platformu olması. Yapay zekâ derken şunu kastediyoruz; MetodBox’ın içinde konu anlatımları, soru anlatım ve çözümleri, görsel eğitim videoları, test içerikleri gibi yapılar var. Bunların haricinde dijital kitap okuma platformları da mevcut ve bu platformlar yabancı dil eğitimini büyük ölçüde destekleyen uygulamalar. Diğer platformlardan farklı olarak MetodBox’ın bir raporlama sistemi var. Öğrenciyi dijital ortamda takip ediyor. Öğrencinin izlediği tüm videoları, okul içerisinde veya dijital ortamda girdiği sınavları takip ediyor, başarı grafiklerini çıkartıyor ve bunların neticesinde öğrencilere, onların ihtiyacına yönelik bir yönlendirme, tabiri caiz ise ‘koçluk’ yapıyor. Bizim normal şartlar altında, okul çatısı altında öğretmenlerimizin yapageldiği ve yine yapmaya devam ettiği işe destek veren bir platform. MetodBox’ın çalışma prensibi sadece “dijital ortamda bu var ve sadece bunu izleyebilirsiniz” gibi değil. Örneğin uygulama öğrencinin bir sınava girdiğini ve bu sınavın sonucuna göre belirli konuları anlamadığını tespit ediyor. Yapay zekâ kısmı tam burada devreye giriyor, öğrenciye tespit edilen konu ile ilgili içerikler gönderecek şekilde işliyor. Eksik olduğu konuyu tekrar edebileceği, konu ile ilgili bilgisini pekiştireceği içerikler gönderiyor. Biz eğitimciler için de takip işini kolaylaştıran bir tarafı var. Tabi ki bunun “Sınıf ortadan kalkıyor mu?”, “Öğretmen önemini yitiriyor mu?” şeklinde anlaşılmasını istemem. Öğretmen yine lider fakat MetodBox öğrencinin okul sonrası zamanını planlayabilmesine destek olan bir platform. Aynı şekilde velilerimiz de bunu takip edebiliyorlar. Eğitim içerikleri ile ilgili geçirdiği süreyi, katıldığı uygulamaları takip edebilecekleri bir raporlama sistemi de hem velilere hem de okul yöneticileri ve öğretmenlere verilebiliyor. Bu tarz dijital erişim gerektiren uygulamalarda veliler tedirgin de oluyor. Çünkü orası tehlikeli de bir alan. Yanlış kullanımı halinde çocuklara zarar verebilecek birtakım internet içerikleri bu tedirginliği yaratıyor. Tabi ki bundan korunma yolları mevcut.”

-Evet biz veliler gerçekten çok tedirgin oluyoruz. Çocuklarımız internete giriyor ve çoğu zaman nerelere girdiğini bilmiyoruz. Ders çalışıyorum diyor ama birçoğumuz onların girdiği oyun veya benzeri yerlerden haberdar değiliz. Biz veliler olarak bu programı takip etmemiz zor mu?

“Hiç zor değil. Sokağa çıktığınızda her velinin ve her çocuğun temas ettiği bir dijital ortam var. Çocuk gözünü açtığı andan itibaren bununla karşılaşıyor. Aslında uzmanlar çocukların 3 yaşına kadar herhangi bir ekran ile karşılaşmamasını önerse de uygulamada pek çok veli bu konuda zorlanıyor. Ama bu korkulacak bir şey değil. Dijital dünya kaçınılmaz olarak hepimizin içinde olduğu bir ortam. Biz eğitimciler olarak işin, öğrenme eylemine katkısını araştırmak ve sağlamak konumundayız. Çünkü bu durum geleceğin pek çok mesleğine de şekil veren bir hal almaya başladı. Mevcut geleneksel mesleklerde dahi dijital dönüşümler çok ciddi farklar yaratmaya başladı. Dolayısıyla bundan kaçınmak ve çocukları bundan kısıtlamak doğru bir yol değil. Tam tersi bunu kontrollü bir biçimde kullanmalarına fırsat tanımak gerekli. Kontrollü kısmı çok önemli. Bu da aslında biraz şununla ilintili; anne baba olarak çocuklarımız ile olan ilişkimizin devam etmesi gerekiyor. Tablet ile çocuğu baş başa bırakıp kendi dünyamıza dönmek doğru değil. Yani oradaki korunaksız alanda onu yalnız bırakmaktansa kontrollü bir şekilde, birlikte ilerlemek gerekiyor. Dijital ortamlarda çok düzgün eğitim içerikleri var. Bunları tespit ederek buna yönelik bir çaba harcayıp kontrolü sağlamak en önemlisi. Biz okulumuzda iPad ile eğitim yapıyoruz. En iyi örneklerini de burada gözlemliyoruz. Bu çocuklar artık dört duvar arasında düz anlatım ile ders dinlemek istemiyorlar. Biz öyle bir kuşaktık. Ama artık bu şekilde değil. Dolayısıyla bir fark yaratmanız gerekiyor. Çocuklarımız dijital dünyaya çok ilgi duyuyor ve bu konuda çok da yetenekliler. Dolayısıyla çocuklarımızın karşısına dijital dünyada çıkmamız gerekiyor. En önemli kısım ise bunun kontrol altında tutulması.”

-Hem bir veli olarak hem de bir gazeteci olarak çok merak ettiğim bir konu var. Çocuklarımız önceden hep yarış atına benzetilirdi. Yarıştırıp sınavlara giriyorlardı. Şimdi de robotlaşıyorlar mı?

“Bu önemli bir kaygı. Buradaki nokta aslında duygularımızı yitirmememiz ile alakalı. Az evvel bahsettiğim gibi bir veli ya da eğitimcinin çocuğun eline tableti verip onunla olan sosyal ilişkisini kısıtlaması, bizleri; duygulardan yoksun, duyarlılığı olmayan bir grup yetiştiriyormuş gibi bir algıya sürüklüyor. Ama çocuk potansiyel olarak bunu içinde barındırıyor. Bizim bunu ortaya çıkartmamız gerekiyor. Bu da bizim pek çok zaman söylediğimiz; yereli korumak ya da organik beslenmek nasıl ilgi görüyorsa, oyun kültürü ile alakalı geleneğin devam etmesi. Evet dijital oyunlar var ama bu çocukların sokak oyunlarını da oynamaya ihtiyaçları var. Eğer siz sokak oyunlarından onları alıkoyup sadece tablet ile ya da bir dijital platform ile baş başa bırakıyorsanız, duygularından yoksun olarak gelişiyorlar ve ileride bu konu ile ilgili çok ciddi çalışmalar yapmamız gerekiyor. Geçen sene Bahçeşehir Üniversitesi’nden Yavuz Samur Hocamızı ağırlamıştık. Bilinçli teknoloji kullanımı ile alakalı O’nun da vurguladığı bir konuydu bu velilerimize. Çocuklarımız bütün geleneksel oyunları bilmeli, oynamalı. Oyun temelli öğrenme hem dijitalin hem de gelenekselin temel mantığı. Bizi robotlar mı yönetecek konusuna gelirsek; hepimiz biliyoruz ki beyin kapasitemizin şu an çok azını kullanıyoruz. Biz o kapasiteyi arttırabilirsek robotlar bizi yönetmeyecek, biz daha yaşanılabilir bir dünya için robotları üretebilir ve yönetebilir hale geleceğiz. Ama beyin kapasitemizi ve duygusal zekamızı örselersek, bir süre sonra robotlaşmış ama bana göre çok da ilerleyememiş bir durumda olacağız.”

-MetodBox sistemi sadece Bodrum’da mı uygulanıyor?

“Bahçeşehir Kolejleri olarak 128 kampüsüz. Bütün uygulamalarımızda olduğu gibi bu uygulamada da bütün kampüsler eş zamanlı olarak bu programa dahil olmuş durumdalar. Tüm öğretmen, öğrenci ve velilerimiz bilgilendirilmiş durumda. Edirne’den Kars’a, Bodrum’dan Diyarbakır’a bütün kampüsler MetodBox uygulamasına başlamış durumda.”

-Biz velilerin bu uygulamanın korkulacak bir şey olmadığını anlamamız ve kullanmayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu durumu sizin okul-veli iletişimi ile çözeceğinizi düşünüyorum. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

“Özellikle PDR burada çok önemli bir rol oynuyor. Çünkü bazı şeyleri biz çok uçlarda yaşıyoruz. Ya hep dijital dünyada olunuyor ya da hiç içinde bulunulmuyor. Burada ebeveynlere, eğitimcilere ve öğrencilere düşen birtakım roller var. Bu dengeyi sağladığımız zaman zaten kaygı duyulmasına hiç gerek yok. Bu noktada okul ve aile iş birliği çok önemli. Biz bunu çok önemsiyoruz. Kayıt görüşmesinden mezuniyet gününe kadar takım olabilmeyi başarmaya çalışıyoruz. Çocuklar da çok farklı süreçlerden geçiyorlar. Sadece dijital konularda değil. Onlar da eğitim öğrenim hayatları boyunca değişip dönüşüyor. Grup psikolojisinden etkilenerek tepkiler verdikleri zamanlar da oluyor. Ekip olduğumuzda, birbirimizden bir şeyler öğrenebileceğimize inanıp kenetlendiğimizde, taraf olmadığımızda zaten hiçbir sorun yok.”

-Takım dediğimizde şunu da sormak isterim. Genelde dijital ortamlarda çok zaman geçiren çocuklar yalnızlaşıyor. MetodBox ile bu yalnızlaşma ortadan kalkıp takım oyununa uygun bir ortam yaratılabilecek mi?

“Evet. Sınıf düzeyinde öğretmenlerin çocuklara hitap edebildiği bir platform aynı zamanda. Öğretmenlerin bütün sınıfa soru gönderip onları takip edebildiği, sınıftaki herhangi bir çocuğun karşılaştığı bir soruda bunu öğretmenine interaktif bir şekilde gönderebildiği ve etkileşimin devam ettiği bir alan.”

-Son olarak bir şey daha sormak isterim. Cemal Uslu Ortaokulu Bodrumlular için çok önemlidir. Onlar ile ilgili bir anekdotunuz var sanırım. Bizimle paylaşabilir misiniz? Okullar arasındaki güzel iletişimi hem velilerimize hem de okuyucularımıza aktarmak gerekli.

“Çok yeni gerçekleşen bir olay ve bizim için çok gurur verici. Hem eğitimci kimliğim açısından hem de bir birey olarak çok mutlu oldum. Cemal Uslu Ortaokulu ile ilgili bir duyum aldık. Değerli Müdürü Arzu Hanımı tanırım ama konuyu ondan duymadım. Kıymetli birisi tarafından okula bir 3D yazıcı bağışlanmış. Yazıcının kurulumu ile ilgili bir sorun yaşamışlar. Kodlama ve robotik öğretmenlerimiz ile konuştuk. Bizim çok rahat uyguladığımız bir konu 3D yazıcı ve modellemeler. Destek olabilir miyiz dedik ve Arzu Hanımı aradık. Kendisi çok memnun olacaklarını söyledi. Yazıcıyı teslim aldık. Kaan ve Arif hocam biz bunu hallederiz fakat bir hafta kadar sürebilir dediler. Çok daha kısa sürdü ve dersleri devam etmesine rağmen iki günde bitti. Bu çalışmayı konuya meraklı birkaç öğrencimiz ile birlikte yürüttüler. Bitiminin ardından Cemal Uslu’ya teslim edebileceklerini söylediler. Arzu Hocamı aradım ve “Kodlama Haftası” kapsamında, yazıcının kullanım aşamaları hakkında da ortak bir çalışma yapabiliriz dedim. Hatta bunu kuruluma destek veren çocuklarımız yapsın ne dersiniz dedim. Arzu Hocam memnuniyetle karşıladı. Bu arada öğretmenlerim bana dediler ki işi çözen öğrencilerimiz oldu. Boynuz kulağı geçiyor gerçekten. Gittiğimizde Cemal Uslu Ortaokulu, bizi öğrenci ve öğretmenleri ile birlikte çok güzel bir şekilde karşıladılar. Biz kenara çekildik, çocukları sahneye aldık ve onlar yazıcının çalışma prensiplerini, modellemeyi nasıl yaptığını, 3D yazıcının geçmişini, kullanım alanlarını akranlarına -8. Sınıf öğrencileri bu arada- aktardılar. Biz de gurur ile izledik. Cemal Uslu öğrencileri de konuya son derece ilgili ve meraklı idi. Sürekli öğrencilerin içinde olmama rağmen beni şaşırtan eğlenceli diyaloglar yaşandı. Gurur ve memnuniyet duydum. Bu vesileyle bize bu fırsatı verdiği için de Cemal Uslu yönetimine teşekkür ediyorum.”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.