Bodrum Gündem

Şeker Tadında ZEHİR (Fruktoz) – Prof.Dr.Seyhan Ersan yazdı

Şeker Tadında ZEHİR (Fruktoz) – Prof.Dr.Seyhan Ersan yazdı

Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Seyhan ERSAN Doktora çalışmalarını Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde yapmıştır. SCI’ce ve diğer dergilerde yayımlanmış birçok bilimsel yayını bulunmaktadır. Harici yaralanmalarda meydana gelen kanamayı durdurmak ve yaranın enfeksiyonunu önlemek amacıyla geliştirdiği bir ilaç patentine sahip olup bu ilacı hayata geçirmek için çalışmalarına devam etmektedir…

Şeker Tadında Zehir Fruktoz / Prof. Dr. Seyhan ERSAN yazıları…

Modern Tıbbın kurucusu Hipokrat, “Hastalıkların nedeninin sağlıksız beslenme olduğunu belirterek, ilacınız besininiz, besininiz ilacınız olsun” demiştir. Toplumda Metabolik Sendromların salgın haline gelmesinin önemli bir nedeni diyette yüksek früktoz eklenmiş besinlerdir.

İmmun sistemin ve bağırsak mikrobiyotasının düzenlenmesinde de temel olan sağlıklı beslenmedir. Bu yazının amacı doğal kaynaklı olmayan (meyve, sebze, bal vb.), ancak früktozdan zengin işlenmiş gıdaların neden olduğu sağlığa zararlı etkileri ortaya koymaktır.

Bir toplumun gelişmişliğini ve kalkınmasını belirleyen unsur sağlıktır. Sağlığın temelinde ise yeterli ve dengeli beslenme yer alır. Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organisation; WHO) obeziteyi ”vücutta hastalıklara neden olacak biçim ve oranda anormal miktarda yağ birikmesi” olarak tanımlamaktadır (WHO). Obeziteninsınıflandırılması için en yaygın kullanılan ölçü “Beden Kitle İndeksi (BKİ) ”’ne göre obezitenin sınıflandırması Tablo 1’de sunulmuştur (Nuttall, 2015).

Obezite fiziksel aktivitenin azalması, yanlış beslenme alışkanlığı, stres, eğitim düzeyi, yaş, cinsiyet gibi birçok faktöre bağlıdır ve tedavi edilmelidir (Fruh, 2017). Kalp damar hastalıkları, hipertansiyon ve diyabet gibi birçok kronik hastalık obezite ile yakından ilişkilidir. Bu makalede früktoz şurubu ve diyabet arasındaki ilişkiden bahsedilecektir. Diyabet, insülin hormonunun eksikliği (Tip-1) veya etkisizliği (Tip-2) sonucu oluşan, ömür boyu süren bir hastalıktır (Elliott ve ark., 2014; Alam ve ark., 2014). Metabolik sendrom bir modern yaşam hastalığıdır.

Hazır gıdaların artması, özellikle karbonhidrat ağırlıklı beslenme ve düzensiz ya da yetersiz fiziksel aktivitenin söz konusu olduğu sedanter yaşam metabolik sendrom sıklığındaki artışın en büyük sorumlusu olarak gösterilmektedir. Metabolik sendrom, insülin direnciyle başlayan abdominal obezite veya viseral obezite ile devam eden, Tip 2 diyabet ve dislipidemiyi içine alan, kardiyovasküler hastalıklarla kendini gösteren tehlikeli, sistemik bir bozukluktur. Farmakolojik olarak, metabolik sendrom oluşturma modeli için fareler yüksek früktozlu diyet ve içecekle beslenmektedir (Ozan ve ark. 2014).

Bağırsak mikrobiyotası beslenme metabolizmasında kilit organ olup, beslenme de bağırsak mikrobiyotasını doğrudan etkileyen en önemli faktördür. Mikrobiyota beslenme koşullarına göre değişiklik göstermektedir. Yanlış beslenme alışkanlığı, gereğinden fazla karbonhidrat tüketimi, hazır gıdalara eklenen birçok kimyasal yanında früktoz ilavesi, hayvansal ürünlerdeki antibiyotik birikimi, insanların gereksiz olarakkullandıkları ilaçlar, deterjan kalıntıları, aşırı şekerli, yağsız  ve posasız beslenme, alkol ve pek çok etken bağırsak florasının etkilendiği bir yıkıma neden olmaktadır (Everad ve Cani 2013). Mikrobiyotada bulunan bakteri popülasyonunun dengesi bozulduğunda, bağırsak geçirgenliğinde bariyer görevi yapan, mide ve ince bağırsak tarafından sindirilemeyen besinlerin sindirimine yardım eden, B ve K vitaminlerinin sentezinisağlayan, yararlı bakteri sayısı azalırken, zararlı bakterilerin sayısının artması, bağırsak geçirgenliğininartmasına ve toksik maddelerin kan dolaşımına geçmesine neden olmaktadır. Bu da immun sisteminin zayıflamasına ve obezite, diyabet, kardiovasküler hastalıklar, depresyon ve otoimmün gibi birçok kronik hastalığın oluşumuna zemin hazırlar (Özgen ve ark., 2018).

Früktoz ve Çay Şekeri

Früktoz meyve ve bal da bulunan basit şeker yani monosakkarittir. Kimyasal yapısı çay şekerinden (sakkaroz= sukroz) farklıdır. Eskiden früktoz alımı dahaçok meyve ve bal gibi doğal kaynaklardan sağlanmakta ve günlük 16-20 grama kadar olmaktaydı. Son yıllarda yüksek früktozlu mısır şurubu birçok gıdaya eklendiğinden günlük alım miktarı 60 -150 grama ulaşmıştır.

Çay şekeri (Sukroz), iki farklı şekerin (glikoz + früktoz) 1,2 glikozit bağıyla birleşmesinden oluşmuş disakkarit yapısında olup, şeker pancarında doğal olarak

bulunmaktadır. Mısır nişastasından elde edilen früktoz ise doğal olarak bitkide bulunan bir şeker değildir. Mısır nişastasının enzimatik ve kimyasal dönüşümüyle elde edilen modifiye serbest bir şekerdir ve D-izomeridir. Meyvelerde doğal olarak bulunan früktoz ise L-izomeri olup levüloz olarak adlandırılmaktadır. Meyvelerdeki früktoz, vitamin, mineral ve lifli maddelerden oluşmuş kompleks yapının bir parçası olup absorbsiyonu yavaştır (Le ve Tappy, 2006).

Früktozun ticari amaçlı olarak yiyecek ve içeceklerde kullanılmasının en önemli sebebi, ucuz olmasının yanında rölatif olarak tatlılık oranının yüksek olmasıdır. Tüm doğal karbonhidratlar içinde en tatlısı früktoz dur ve sukrozdan 1,73 kat daha tatlıdır. Früktozun bir başka özelliği de tadının dil tarafından

sukroz veya dekstroza göre daha önce fark edilebilmesi yanında bu tadın hemen kaybolmasıdır. Kaybolan bu tadın tekrar yakalanabilmesi için früktozlu ürün yedikçedaha fazla yeme isteği meydana gelmektedir. Ayrıca sistemdeki diğer tatların etkisini de arttırabilmektedir. Nişasta bazlı şekerler (NBŞ) doğrudan tüketilmemekte, daha çok şekerli ürün endüstrisinde girdi olarak kullanılmaktadır. Başlıca kullanım alanları; şekerlemeler, şekerli ve unlu ürünler, dondurma, helva, reçel, marmelat, alkollü ve alkolsüz içecekler, süt ürünleri, yoğurt, ketçap, mayonez, hazır çorba gibi işlenmiş gıdalar ve meyve sebze ürünlerinin salamurasında kullanılmaktadır.

Glikoz organizmanın tanıdığı yapı olup metabolik yolaklara sahiptir. Enzimatik olarak uğradığı değişiklikler ile vücut için önemli enerji kaynağı olarak kullanımauygun forma gelmektedir. Normal koşullarda besinlerden elde edilen veya karaciğerdeki depolardan dolaşıma salınan glikoz, pankreas tarafından salgılanan insülin hormonunun yardımıyla hücre içine girerekhemen enerjiye çevrilmesine rağmen, früktoz, insülinsekresyonu yapmadığı için karaciğer tarafından “serbest yağ asitlerine” çevrilerek, yağ depolarında depolanmaktadır.

Früktoz en kolay yağa çevrilen şeker türüdür. Yapılan araştırmalar, glikoz tüketiminin, açlık hissi yaratan hormon olan “ghrelin” hormonunu baskı altına alması ve tokluk hissi yaratan “leptin” hormonunu arttırmasına rağmen; früktoz tüketiminin bu hormonlar üzerinde hiçbir etki yaratmadığı, dahası früktoz tüketiminin beynin “tokluk hormonu olan leptin” le olan iletişimini sekteye uğrattığını, kişinin tok olmasına rağmen gereğinden fazla yemek yemeye neden olduğunu

göstermektedir. Früktoz, doyma hissine katkı sağlamamasına rağmen kan şekeri glikoz ile aynı kalori

yüküne sahiptir. Bu durum “boş kalori” olarak tanımlanmaktadır.

Bu nedenle gıdalarla tüketilen glikoz miktarı azaldıkça ve bununla birlikte früktoz miktarı arttıkça, bireyde daha geç doyma hissi meydana gelmektedir ve kişi daha fazla yemektedir. Mısır şurubunun glikoz früktoz oranı gıda etiketlerinde belirtilmediği gibi günlük olarak ne miktarda früktoz ya da glikoz alındığı da bilinmemektedir. Piyasada bulunan, doğal tadın korunmasının ve orta seviyede bir tatlılığın arzu edildiği gıdalar ile konservelerde %42’lik, alkolsüz içecekler,dondurma ve tatlılarda %55’lik ve çok az bir tatlandırıcı ile yüksek şeker tadının istendiği hafif diyetik (light) gıdalarda %90’lık früktoz şurubu kullanılmaktadır.

Früktoz Metabolizması

Karbonhidrat metabolizması deyince akla glikozmetabolizması gelmektedir. Früktozun sindirimi,

absorpsiyonu ve metabolizması glikozdan farklıdır. Glikoz aktif transportla yani enerjiyle, früktoz kolaylaştırılmış difüzyonla bağırsak lümeninden bağırsak epitel hücresine alınır. Früktoz, GLUT 5 taşıyıcısı ile bağırsaklardan absorbe edilmekte ve daha sonra GLUT 2 aracılığı ile kan damarlarına difüze olmaktadır. Früktozun karaciğerde fruktoliz yolunda metabolizmasında birinci basamak, früktokinaz etkisiyle früktoz-1-fosfata çevrilmesidir. Daha sonra fruktoz-1-fosfat, aldolaz B enziminin etkisiyle gliseraldehit ve dihidroksiaseton fosfata yıkılır ve glycerol-3-phosphate” a dönüşerek kanda serbest yağ molekülleri şeklinde dolaşmaya başlar. Yağ depolarında depolanmaktadır. Kanda yağ damlaları şeklinde dolaştığı için alkolsüz karaciğer yağlanmasının özellikle iç organların yağlanmasının yani viseral obezitenin nedenidir (Buchs ve ark., 1998).

Früktozun yağ asitlerine ve yağa dönüşümü; Früktozun fazla miktarda alınması durumunda olmaktadır. Fazla früktoz alan kişilerde, mide bulantısı, karın ağrısı ve halsizlik görülmesinin temel nedeni, enerji maddesi olan ATP’nin azalmasıdır.

ATP sentezlenemediği gibi yıkıma giderek ürik asit oluşumuna neden olur. Ürik asit artışı bir taraftan gut’a sebep olurken, diğer taraftan nitrik oksit sentezini azaltarak damar daralması ve hipertansiyona neden olur.

Ürik asit CRP üretimini de artırmaktadır. CRP vücutta ve damarlarda iltihabı gösteren bir marker. Pek çok araştırmada, özelikle yüksek kan basıncına sahip hastalarda, früktoz tüketiminden sonra plazma ürik asit seviyesinde artış olduğu bildirilmektedir. Artan ürik asit seviyesi koroner hastalıklarda bir risk faktörü olabilmektedir. Ayrıca hazır içecekler, Meyve suları, reçeller ve baldaki NBŞ oranı arttıkça Hidroksi Metil Furfural (HMF) miktarı da artmaktadır. Çünkü bu meyve suları 95-105 derecede 30-60 saniye ısıl işlemden geçiyor, bu sırada Früktozun asit ortamda genellikle ısı ile ayrışması sırasında HMF, daha yüksek ısılarda ise akrilamid oluşuyor. HMF seviyesi depolama ve sıcaklık koşullarının bir göstergesi olup ürünün tadında, renginde ve kokusunda istenmeyen değişikliklere yol açıyor. HMF işlem sırasında ısıtmakla oluştuğu gibi depolarda uzun süre bekletilen ballarda ve içeceklerde de zamanla oluşabilmektedir. HMF’nin yüksek konsantrasyonunun, toksik etkisinin yanısıra, üst solunuma, göz, deri ve mukoza membranlarına karşı tahriş edici özelliğinin bulunduğu bildirilmiştir. Früktoz, glikozdan 7 kat daha hızlı kahverengileşmektedir. Bu da hem protein kalitesinin düşmesine hem de vücutta protein toksititesine neden olmaktadır. Çünkü aşırı kahverengileşme, aminoasit kaybına (özellikle Asparagine ve Arginin) ve akrilamid meydana gelmesine neden olmakta ve protein sindirilebilirliğini düşürmektedir.

Maillard ürünleri, aminoasit metabolizması ve çinko gibibesin elementlerinin alımını engellediği gibi, ileri maillard ürünleri mutajenik ve karsinojenik etkiye sahip olabilmektedir (Dills, 1993). Çocuklarda ve ergenlerde esansiyel amino asit olan Arginin eksikliği, NO düzeyinin düşmesine, endotel disfonksiyona buna bağlı olarak hipertansiyona ve kadınlarda insülin direncine bağlı Poli Kistik Over Sendromu görülmesine neden olmaktadır. Früktoz sperm motilitesi için önemli bir unsurdur ve

erkek tipi infertilite vakalarının bir kısmı seminal sıvıdaki düşük früktoz düzeyleri ile ilişkilidir. Yine yapılan çalışmalarda, özellikle kızartılmış gıdalarda, akrilamid oluşumu ile früktoz miktarı arasında pozitif korelasyon bulunurken, sakkaroz miktarı ile akrilamid oluşumu arasındaki ilişki önemsiz düzeyde çıkmıştır. Bu nedenle, ısıl işleme tabi tutulan gıdalarda tatlandırıcı olarak daha ziyade sakkarozun tercih edilmesi bu anlamda önemli görülmektedir.

Son söz

İlk başlarda fazla üzerinde durulmazken, özellikle son yıllarda hemen bütün tatlı gıdaların bileşimine giren bu tatlandırıcının sağlık üzerine etkisi sorgulanmaya başlanmış ve bu konuda yapılan araştırmaların sayısı artmıştır. Yapılan araştırmalarda, yüksek früktozlu mısır şurubunun ve aşırı früktoz tüketiminin daha ziyade obezite, koroner hastalıklar, olumsuz metabolik değişimler, plazma trigliserit seviyesinin artması ve hepatik insülin direnci, bağırsak mikrobiyotasındaki zararlı bakteriler tarafından früktozun iyi besin olması sonucu bağırsak geçirgenliğinin artması ve immun sisteminin zayıflamasına bağlı ottoimmün hastalıkların artması gibi insan sağlığını olumsuz etkileyen faktörlerle ilişkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Aşırı miktarda alınan früktoz, bağırsaklardaki bakteri ve mantarlar tarafından fermente edilerek gaz ve şişkinliğe, su tutarak da ishale neden olmaktadır. Früktozun bu kötü emilimi yanında sanayi tipi früktoz candida tipi kötü huylu maya mantarlarını besleyerek uzun dönemde bağırsak geçirgenliğinin bozulmasına neden olmaktadır. Sağlıksız gıdaları, sağlıklı gıdalarla değiştirerek, işlenmiş gıdalardan uzak durarak, bozulmuş olan bağırsak florasına uygun probiyotik desteği alarak sağlığın korunması sağlanabilir.

Tüm şeker türlerinin aşırısı alındığında birçok hastalığın nedeni olduğu bilinmektedir. Özellikle çocuklarda früktoz ilave edilmiş hazır yiyeceklerin, içeceklerin azaltılması ve günlük şeker ihtiyacının doğal besinlerden alınması gerekmektedir.

Bu nedenlerle Toplum sağlığı ve gelecek nesillerin sağlığı açısından Nişasta Bazlı şeker olan früktozun paketlenmiş gıda maddelerinde, şekerli ve unlu ürünlerde, alkollü ve alkolsüz içeceklerde yoğun kullanımının önüne geçilmelidir.

Kaynaklar

Elliott SS, Keim N, Stern JS, Teff K,

Havel PJ. Fructose, weight gain, and the insulin resistance syndrome. Am J.

Clin Nutr, 76: 911–922, 2002.

Alam U, Asghar O, Azmi S, Malik RA. General aspects of diabetes mellitus. Handb Clin Neurol, 126:211-22, 2014.

Buchs AE, Sasson S, Joost HG, Cerasi E. Characterization of GLUT5 domains responsible for fructose transport.

Endocrinology, 139 (5): 827–831, 1998.

Dills, WL. Protein Fructosylation: Fructose and the

Maillard Reaction. American J Cli Nutr,58: 779-787, 1993.

Everard A, Cani PD. Diabetes, obesity and gut microbiota.

Best practice & research Clin Gastroenterol, 27(1):73-83, 2013.

Fruh SM. Obesity: Risk factors, complications, and strategies for sustainable long-term weight

management. J Am Assoc Nurse Pract, 29(S1): S3-S14, 2017.

Le KA, Tappy L. Metabolic effects of fructose. Curr Opin Clin Nutr Metab Care, 9(4): 469-475, 2006.

Nuttall FQ. Body Mass Index, Obesity, BMI, and Health: A Critical Review. Nutr Today, 50 (3): 117-128, 2015.

Ozan G, Kaya N, Yılmaz OF, Erdem E, Ozan E. Yüksek Fruktoz Diyeti ile Metabolik Sendrom Oluşturulan Ratların Testis Dokusunda Ghrelin Dağılımına Oleuropeinin Etkisi. F Ü Sağ Bil Vet Derg, 28 (3): 127-133, 2014.

Özgen A, Pehlevan F, Tan Erkoç N, Baba S, Nizamlıoğlu M. Barsak Mikrobiyotası ve İmmün Sistem. Türkiye Klinikleri, 4 (2): 1-13, 2011.

World Health Organisation, https://www.who.int/topics/obesity/en/, Erişim Tarihi: 17 Kasım 2018.

Yorumlar

  1. Ecz.Sevil Aygin dedi ki:

    Sevgili hocam bize ışık tutan bilgilerinizle aydınlığa çıkarıyorsunuz sağolun sağolun Yolunuz açık olsun sevgiler