Bodrum Gündem

Ben, Biz ve Orkestram…/ Dr. Metin Aycıl BG Yazıları

Çiçeklerin akşamlarını

Akşamların çiçekleri

Aydınlatır..

Çiçeklerin adlarını

Birbirlerine benzemezlikleri

Adlandırır.

… … …

Biri bağlar-bahçeler içinde nazlı,

Biri kendi kendini doğurur bayırlarda,

Biri kayaları ayaklandırır.

… … …

Biri vazolandırır kendini salonlarda,

Biri kurur bir kitabın içinde,

Biri de kafes arkasında saksılandırır.

Çiçekler bir şölen yaşamda,

Renklerin en büyük orkestrası..

Dursuz-duraksız çalar her insanda

Sevinci, aldanıyı, ölümü ve yası.

ÇİÇEK SENFONİSİ – Özdemir ASAF

“Çiçek Senfonisi” oldukça uzun ve çok sevdiğim bir şiir. Ben burada, anlatmak istediklerime yardımcı olabileceğini düşündüğüm bölümlerinden seçmeler yapmaya çalıştım.

Her şey öz ve biçimden oluşur; diğer bir ifadeyle her biçimin ya da görünüşün bir hammaddesi vardır. İşi anlaşılmaz kılmamak için örnekler vereyim: Yün, ipliğin hammaddesidir, özüdür; iplik ise pamuğun biçimidir. İplik, kumaşın özü, hammaddesidir; kumaş ise ipliğin biçimidir. Kumaş, elbisenin hammaddesidir; elbise ise kumaşın biçimidir. Kumaş elbise içinde biçim kazanmıştır.

Bu döngü insan için de geçerlidir; ancak insanın özü ya da hammaddesi kendisidir. Kendi hammaddeden ne yaratacağına da kendisi karar verir ve bu uğurda emek sarf ederek yol alır. İnsanın kendine yaptığı bu yolculuk, herkes için kolay olmayabilir. Bu bir keşif sürecidir.

İnsan, kendisinden en iyiyi yaratabilmek için neyi keşfedecektir? Kendisini inşa edebileceği güçlü yönlerini keşfedecektir. Bu ne demektir? Bir insan güçlü yönlerini nasıl keşfedebilir? İnsan temel olarak dört-beş tane güçlü yönünü belirleyebilir. Öncelikle, güçlü yön ne demektir? Güçlü yönleri; bir insanın kendisini en iyi ifade eden, yaparken çok mutlu olduğu, başkalarına göre daha keyifle ve coşkuyla yaptığı, daha başarılı olduğu işler olarak ifade edebiliriz.

Güçlü yönlerin temelinde, hiç kuşkusuz yetenekler bulunmaktadır; ancak, yetenekler de çalışılarak meydana çıkar. Edison’a sormuşlar: “Başarıda yetenek mi yoksa çalışmak mı önemlidir.” Edison şu cevabı vermiş: “Yeteneğin payı %10’dur, gerisi ise terdir.”

Kimisi yazmaktan mutludur, bu konuda kendisini geliştirmek için çalışır, bir başkası iyi bir piyanist olmak ister, onun için çalışır. Bir diğeri öğretmen olmak ister. Bir başkası da tıp okuyup doktor olmak ister. Örnekleri çoğaltabiliriz. İşin özü, her insanın kendi hammaddesinden en iyi yaratabilmek için, güçlü yönlerini keşfedip güçlendirmesi ve bu uğurda çalışmasıdır.

Bir insanın güçlü yönlerini keşfedip, onları güçlendirmesi ve parlatması, hayattaki başarısı için yeterli midir? Kesinlikle hayır. Bunu örneklerle açıklamaya çalışayım:

Adını anmak istemediğim, çok yetenekli eski bir yabancı futbolcudan bahsetmek istiyorum. Bir maçta kalecisinden topu alıp, tüm rakip oyuncuları çalımlayarak gol atmıştı; inanılmaz bir yetenek. Çok önemli uluslararası bir maçta da eliyle gol atarak, hakemi aldatmıştı. Bunu yaparak, sadece hakemi aldatmamıştı; sahada başarı için ter döken diğer meslektaşlarının da emeğine saygısızlık; âdeta hırsızlık yapmıştı. Kendi içinde ‘tutarlı’ bir hayat sergiledi bu ‘yetenek’. Uyuşturucu bağımlısı olduğu ve çalkantılı özel hayatı ortaya çıktı.

Böyle bir yetenek neden başarılı olamadı? Bu soruya cevabı, bir başka örnekten sonra vereceğim.

Basketbol efsanesi Michael Jordan ismini duymayan herhalde az insan vardır. Kendisi basketbol yıldızıdır; ancak liderlik eğitimlerinde kendisi örnek olarak gösterilir; bazı söylemlerini paylaşmak istiyorum:

”Ben sahaya çıktığım zaman ‘kaç sayı atacağım?’ diye düşünmem, ‘takım arkadaşlarım için ne yapabilirim?’ diye düşünürüm.“

”Hayatım boyunca hata üstüne hata, hata ve hata yaptım bu yüzden başardım.“

”Herkes bir gün Michael Jordan olmak istiyor, bense her gün Michael Jordan olmak zorundayım.“

”Michael Jordan’ı durdurabilecek tek bir adam vardı. O da Michael Jordan idi.”

Sadece güçlü yönlerin başarı için yeterli olmayacağını söylemiştim; olmadığını da gördük. Güçlü yönlerimiz hangi temeller üzerinde yükselmektedir? Bahsettiğim futbolcu, binasını fay hatlarının üzerine yapmıştı ve binası yıkıldı.

Sağlam binalar, sağlam temeller üzerinde yükselebileceği gibi, sağlam ve güçlü hayatlar da, güçlü temel değerler üzerinde yükselebilir. Nedir Temel Değerler? Toplum içinde bizi konumlandıran ve tanımlayan; hiç değişmeyen, kalıcı ve sağlam prensiplerdir. Örnek verecek olursak: Dürüstlük, Adalet, Sadakat, Vefa, Özgürlük. Güçlü yönlerimiz, Temel Değerler üzerinde yükselirse binamız; yani kimliğimiz ve kişiliğimiz sağlam ve güvenilir olur. Bu bireylerin oluşturacağı topluluk ve toplumlar başarılı olur, güven ve huzur sağlarlar; bireyleri de mutlu olurlar.

“Çiçek Senfonisi” şiirindeki sembolizma bunu çok iyi anlatıyor.

Her bireyin, kendi hammaddesinden en iyiyi yaratmak ister. İyi bir piyanist, iyi bir kemancı, iyi bir davulcu, iyi bir trompetçi, vs. Her bir bireyin kendisinin en iyisi olması da yetmez. Hepsinin birlikte, güzel bir senfoniyi oluşturmasıdır esas olan. Söz konusu birlikteliği sağlayan da ortak değerlerdir. Hayat ancak o zaman bir senfoni güzelliğinde olabilir diye düşünüyorum.

Herkesin kendi senfonisini, huzur içinde ve büyük bir keyifle çalmasını ve dinlemesini diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.