Olumlu Tutumlarımız, Keyifli Hayatımız… / Dr. Metin Aycıl BG Yazıları…

Benim neslimin en büyük buluşu,

Zihinsel tutumlarını değiştirerek,

Hayatlarını değiştirmeyi öğrenmiş olmalarıdır.

William JAMES (1842 – 1910)

Tutum (Tavır) konusunda çok fazla tanıma girmek ve teorik bir öykü yazmak istemiyorum; aksine, hepimizin hayatımızda var olanlara işaret etmek istiyorum. Tutum konusuna başka yazılarımda da değinmek arzusundayım.

Tutumlarımız, yapısal olarak sahip olduklarımızla birlikte, aileden ve çevreden edindiklerimizin toplamıdır ve değiştirilebilir de; tabii istersek. Tutumlarımızın vitrini davranışlarımızdır. Davranışlarımıza bakanlar bizim nasıl birisi olduğumuz konusunda bir karara varabilirler. Sürekli somurtan ya da gülümseyen, kararlı veya ürkek, olumlu ve olumsuz görünümlü ve davranıştaki kişiler hepimizin hayatında yeterince vardır mutlaka. Duruma göre, kendimizi geçici olarak farklı göstermek isteyebiliriz belki; ancak emanet elbiselerin üstümüzden dökülmesi çok uzun sürmez. Emanet elbiselerle dolaşmak yerine değişmeyi seçebiliriz.

İyi bir eğitim almış olabiliriz, birden fazla yabancı dili iyi düzeyde konuşuyor olabiliriz; ancak tutumlarımız olumlu değilse başarılı olamayız. Bunun çok sayıda örneklerini, çoğumuz görmüş ve hatta bizzat yaşamış olabiliriz. Evliliklerde de, iş hayatında da karşımıza çıkar bu örnekler.

Olumlu ve doğru olduğuna inandığımız tutumlarımız, hayat yolculuğumuz için çok önemli ve değerlidir. Tek başına başarıyı garanti eder mi bilemiyorum; ancak olumsuz tutumlarımızın bize başarısızlığı garanti edeceğine eminim.

ABD üçüncü Başkanı Thomas JEFFERSON (1743 – 1826) şöyle diyor:

“Doğru bir zihinsel tutum içinde olup da, hedefine ulaşmak için çabalayan bir kimseyi hiçbir şey durduramaz.”

Geçen gün sınıfta öğrencilerimle sohbet ederken, çalışkan bir öğrencim bana şunları söyledi:

“Hocam, her hafta derse gelmeden önce hazırladığım sunumları kontrol ediyorum ve bir eksik bulamıyorum; ancak siz her seferinde bir eksik veya yanlış buluyorsunuz. Bu nedenle her derse stresle geliyorum.”

Ben de kendisine şunları söyledim:

“ Sen eski öğrencimsin ve benim bütün derslerimi alıyorsun. Derslerimden aldığın notları söyler misin?”

“Hepsinden yüz (pekiyi) aldım hocam” dedi öğrencim. Ben de devam ettim:

“Demek ki yanlışların için seni cezalandırmamışım. Her şeyi doğru yapsanız, benim burada olmama gerek yok; sizin de yok (bu benim tutumuma bir örnek). Derslerden pekiyi alıyorsan, neden stresle geliyorsun? Bu tutumunu değiştirmeyi denemez misin? Stresle gelmek yerine ‘Bugün ne öğreneceğim?’ söyleminin coşkusu ve motivasyonuyla gelmeyi dene lütfen.”

Öğrencimin yüzündeki ve bakışlarındaki ifade o anda değişti ve önerdiğim olumlu tutumla geleceğini ifade etti.

Kanımca bu örnek, tutum konusunda birçok şeyi anlatıyor.

Bir engelle bir fırsat arasındaki fark da buna benzer; yani olaylara nasıl baktığımıza, onlara hangi anlamları yüklediğimize. Başarılı insanların hayat hikâyelerine baktığımızda, hepsinin olumlu tutumları sayesinde; olumsuz koşulların içerisindeki fırsatlara odaklanarak başarılı olduklarını görürüz. Sony şirketinin kurucusu Masaru İBUKA’nın öyküsü beni daima etkilemiştir. İkici Dünya Savaşı’nda iki atom bombasının atıldığı ve gelecek nesillerin, hayatlarının ipotek altına alındığı bir ülkede yetişmiştir. Japonya, coğrafi yapısı ve doğal kaynakları itibarıyla da iyi koşullara sahip değildir. Ancak Masaru İbuka hayatı, bu olumsuz koşulları veri alarak okumamıştır; aksine söz konusu koşullarda neler yapabileceğine odaklanmıştır. Onun başarısı birçok insana örnek olmuştur; zira tutumlar bulaşıcıdır. Unutmayalım ki, olumsuz tutumlar da bulaşıcıdır; onlardan uzak durmaya gayret etmekte fayda var.

Bizim için en çarpıcı örnek Mustafa Kemal ATATÜRK’dür. Hayatına baktığımızda, başarısız olması için; çocukluğundan itibaren bütün koşullar mevcuttu. Birçok özelliğinin yanı sıra kararlı ve olumlu tutumlarının payı, başarısında şüphesiz önemli rol oynamıştır.

Kendisini saygı, sevgi, şükran ve minnetle anıyorum. Ona lâyık bir evladı olabilmek en büyük emelimdir.