Akıllı Telefon Bağımlılığı / Celal Gürsoy Bodrum Gündem yazıları…

Konu, müzede bir resmin önündeki bankta oturan üç genç kızın fotoğrafı sosyal medyada yayınlanınca patladı. Kızlar resme sırtlarını dönmüş, ellerindeki telefonlarla ilgileniyorlardı.

Resmi sosyal medyada paylaşan kişi “Bu fotoğraftaki yanlış nedir?” diye soruyordu.

Doğal olarak aklımıza ilk gelen düşünce kızların sanatla, resimle ilgilenmedikleri, cep telefonlarında kim bilir neler yazıştıkları şeklinde olmuştu.

Aslında kızlar o sırada akıllı telefonları yardımı ile müze uygulamasına girmiş eserle ilgili bilgileri okuyorlardı.

Gerçek ortaya çıkınca gençlerin olaya ön yargı ile yaklaşan eski kuşaklara (son zamanlarda çok moda olan) OK BOOMER sözüyle sataşmakta haklı oldukları görüldü.

Sözlüklere yeni giren OK BOOMER sözü günümüzde yaşı yetmişlere dayanan, her alanda gençlere bilgiçlik taslamaya çalışan BABY BOOMER kuşağına bir gönderme olarak yaratıldı. Dilimizde “tamam ihtiyar, anladık” gibi tercüme edilebilir.

Bu resim ve ardından gelen yorumlar yaşamın her alanında fark etmeye başladığımız kuşaklar arası çatışmanın en çok dikkati çeken hareketi oldu. Olayın bu kadar hızla yayılmasının sebebi de tabi ki sosyal medyada yer almasıydı.

Akla gelen ilk sorulardan biri şu oldu: Acaba Akıllı Telefon bağımlılığı sadece genç kuşaklarda mı var. Onları tenkit eden eski kuşakların elindeki telefonlara ne demeli?

Gençlerin gelişim aşamalarının eski kuşaklara oranla çok hızlı olması toplum hayatında tedirginlik yaratıyor. Gençlerin öğrenme hızına ayak uyduramayan eski kuşaklar “ben onun yaşındayken…” diye başlayan cümlelerle hayretlerini ifade ediyorlar.

Yeni kuşak insanlarının konuşmaları, davranışları, hızlı karar verebilmeleri tartışılırken farkına varmadan giyim kuşamları, yeme alışkanlıkları da dünyayı sarmaya başlıyor.

Aslında amacımız kendimizden daha başarılı çocuklar yetiştirmek değil mi?

O zaman gelişim rüzgarlarını daha objektif izlememiz gerekiyor.

Akıllı telefonların da eski ciltler dolusu ansiklopedilerin yerine geçtiğini unutmayalım.