Bodrum Gündem

Deprem Kestirimi / Ronald Karel Bodrum Gündem Yazıları…

Kasım ayının üçüncü haftasında web sitemiz olan www.geocosmo.co.uk deki sağ üst köşede bulunan Türkçe sayfalarında deprem kestirimi yapmaya başladım. Onlarca yılın verdiği tecrübe ve bilimsel iç güdümü, başta NASA Ames olmak üzere dünyanın dört bir köşesinde deprem ön sinyalleri araştırması yapan meslektaşlarımın da bana kazandırdıkları ek bilgiler sayesinde 21 Kasım 2019 tarihinden itibaren 20 Aralık 2019 tarihine kadar yaptığım kestirimlerimin 75% doğru çıktı. Şimdi gelelim bu kestirimlerin açıklanmasına.

Doğu Akdeniz , Türkiye ve komuşların da içerisinde bulunduğu bu geniş yelpaze içerisinde yaptığım kestirimleri ve sonuçlarını inceleyelim. Bütün kestirimleri gerek Facebook, veya Twitter ve İnstagram da deprem olmadan bir gün önce yayınlandım.

21 Kasım 2019 tarihinde saat 22.49 da Facebook da yazdığım mesajda bu bölgelerde iyonizasyon olabileceğini ve kısa süre ters bulut akışı gördüğümü ifade ettim. 26 ve 27 Kasım 2019 tarihlerinde güney Adriyatik denizi ve güney Yunanistan da büyük depremler meydana geldi.

Aşağıda 21 Kasım da Facebook ta paylaştığım mesajı yayınladım

Aşağıdaki resimde 21 Kasım daki uydu resmini görüyorsunuz.

Ters bulutlanma X işareti ile gösterilmiştir. Bana göre bu bir occlusion cephe değildi. Olsa bile bulut yoğunlaşması çok aşırıydı ve bulut akımı devam ederken yerinde sayan bulutlanmalar mevcuttu. Önemli açıklama.. Daha bugüne kadar dünyanın hiçbir ülkesinde ters nulutlanma ile deprem kestirimi yapılmadı. Ben ise 1970 yılında sadece ters bulutlanma ile deprem kestirimi yaptım. Diğer şekiller zaten websitemizdeki İyonize Bulutlar bölümünde açıklandı.

Bu kestirim tuttu ve Güney Adriyatik denizi ve Arnavutlukta peş peşe büyük depremler ardından birçok orta kuvvette depremler meydana geldi.. Can ve mal kayıpları oldu. İşte tablo…. Lütfen alttan yukarıya doğru okuyunuz..

12345678910»
137IV2019-12-10   21:58:29.035.38 N  26.50 E  545.4 CRETE, GREECE
6III2019-11-29   17:20:15.532.02 N  49.87 E  205.0 WESTERN IRAN
8082V2019-11-27   14:45:27.941.56 N  19.35 E  405.3 ADRIATIC SEA
643IV2019-11-27   07:23:40.935.66 N  23.16 E  676.0 CRETE, GREECE
6033V2019-11-26   09:19:26.243.20 N  17.96 E  105.4 BOSNIA AND HERZEGOVINA
312V2019-11-26   06:08:22.941.58 N  19.33 E  105.4 ADRIATIC SEA
46VI2019-11-26   03:03:00.141.47 N  19.53 E  105.3 ALBANIA
78VI2019-11-26   02:59:24.141.40 N  19.54 E  105.1 ALBANIA
1469388VII2019-11-26   02:54:11.641.38 N  19.47 E  106.4 ALBANIA

İşte yayınladığım kestirimlerin bazıları..

Yukardaki resimde güney Adriyatik ile Girit teki depremlerin ne denli önemli olduğunu görüyorsunuz.

TEC ile yani total elektron content ile yaptığım deprem kestirimimde Japonya da tam Mag 6.0 deprem bekledim.. Deprem oldu ve önce Mag 5.7 yazdılar sonra Mag 5.9 a yükselttiler ve nihayet deprem Mag 6.0 olarak yayınlandı.. Bütün bu online yazışmaları twitter de paylaştım, saat saatına..

İşte attığım twittler, lütfen alttan yukarıya doğru bakınız.

Bütün kestirimler hemen hemen başarıyla sonuçlandı. Daha sonra yaptığım kestirimlerin yeri ve zamanı tam tutmasına rağmen olan depremlerin kuvvetleri düşük oldu.. Mesela Kıbrıs – Akdeniz sahillerimiz arasında beklediğim depremler tam yerinde olmalarına rağmen kuvvetleri Mag -7 ile Mag -1 arası düşük oldular..

Şimdi bunlar ne demektir?

Kuvvet hariç, yer ve zaman problemi az.. Ben bu kestirimleri sadece 8% lik bir donanımla gerçekleştiriyorum.. Bu ne demek oluyor? Eğer ülkemizin batı bölgeleri başta olmak üzere ardında bütün KAF ı 75 er km aralıklarla bizim seçeceğimiz artık modernleşmiş istasyonlarımızla donatırsak, depremlerin yerini, kuvvetini ve zamanını tam olarak kestirme şansımız doğar.. Bu yazdıklarımın altını çiziyorum.. Yeter ki bu istasyonlar koruma altında olsun, bakımları devamlı yapılsın..

Ben sadece gözle, yakın depremleri tek bir uydudan aldığım resimlerle, uzak depremleri ise sadece Avutralya nın yayınladığı online TEC haritasından kendi kafama göre çözdüğümü sandığım hiç bilinmeyen bir metodla yapıyorum. TEC nedir? Total Electron Content depremler olmadan önce atmosferde alçalıyorlar.. Bu bilgi istatistiksel olarak birçok bilim adamı tarafında ayrı makalelerde yayınlandı.

Deprem kestirimlerimi takip etmek isteyenler beni twitter dan aynı zamanda instagramda da ronald nicolas karel e girip takip edebilirsiniz.

Eğer 21 Kasım da bir helikopter bir cam kavanoz ile güney Adriyatik denizindeki o bulutların içerisine gönderilseydi alınanan numune bütün dünyayı şaşırtabilirdi. Çünkü şimdi 100% eminim ki o bulutların kimyasal verileri çok başka olacaktı. H20 nun yerine H202 olabilirdi veya daha başka veriler elde edilebilirdi.

NASA da yapılan bilimsel açıklama şöyleydi.

NASA Ames’deki araştırmalarımız, pek çok sismoloğun araştırmalarının tersine, büyük sismik olaylar öncesinde kayalarda oluşan fiziksel olayları anlamaya yönelik. Yeryüzündeki levhaların hareketine ve çarpışmasına sebep olan tektonik olaylar kayalar üzerinde artan bir basınç (stres, yani alan başına düşen kuvvet) yaratıyor. Bu stresin etkilerini anlamak için yakın zamanda keşfedilen elektronik yük taşıyıcılarına bakmak lazım.

Bu taşıyıcılar birbirine bağlı olduğu için elektronik olarak aktif olmayan iyon ikilisinden oluşuyor. Yüksek stres seviyesi sebebi ile, kayaları oluşturan minerallerdeki kristal yapısındaki atomlar birinden öbürüne hareket ediyor, ve Kayaların plastik deformasyona uğramasına neden oluyor. Bu harekete “dislocation” deniyor. Bu hareket sonucunda elektronik yük taşıyıcıları aktif hale geliyor ve kayayı bir pil gibi şarj ederek kayada elektrik akımı oluşmasına sebep oluyor. Bizim için önemli olan ise bu akimin kayanın basınç altındaki bölümlerinin yansıra, diğer kısımlarına doğru da ilerleyebiliyor olması.

Bu elektrik akimini taşıyan yük taşıyıcılarına ‘’defect electron’’, ‘’hole’’ veya ‘’positive hole ‘’(phole) deniliyor. Bu phole’lar kilometreler uzunluğundaki kayalardan, toprak ve kumdan geçebiliyor. Havadaki iyonların oluşması için önemli olan, kayaların yüzeye yakın kısımlarında, phole’lara bağlı olarak ortaya çıkan elektrik alanı. 1984’de bu akimin 1000000 volt/cm olacağını teorik olarak hesaplamış ve bu yüksek akimin havanın iyonizasyonuna sebep olacağını öne sürmüştük (Physical Review B’deki bir makalede). Bu makaleden 24 sene sonra kayaların kırılmasına yakın zamanda santimetre başına 1000000000 iyon oluştuğunu gördük. Daha önce bazı sismologlar iyonizasyonun yeryüzünden gelen radyoaktif radon gazına bağlı olduğunu savunmuştu.

Radonun iyonizasyon üzerinde tabii ki bir etkisi var, fakat kısıtlı yerlerde, kısıtlı zamanlarda ve düşük bir seviyede iyon oluşumuna sebep oluyor. Biz strese bağlı iyonizasyonu laboratuvar deneylerinde gösterdik ve doğal koşullarda da etkili olduğunu düşünüyoruz. Eğer havadaki bağlı nem oranı yeterince yüksekse, havadaki iyonlar su buharının yoğunlaşarak su damlacıkları oluşturmasına zemin hazırlar. Fakat eğer baglı nem oranı düşükse, sis veya bulut oluşmaz. Bu su damlacıkları oluşumunun hangi atmosfer seviyesinde olduğuna bağlı olarak, ortaya sis veya bulutlar çıkabilir. Bulut veya sisin neme bağlı olması dolayısı ile, deprem öncesi sinyallere bakarken sadece bulutlara değil, bahsettiğimiz iyonizasyona da bakmak gerekir.

Şimdilik bu kadar. Devamı gelecek ve uluslararası camiada, Avrupa Komisyonu projelerimizle ve bize ortaklık teklif eden uluslararası şirketler hakkında makalemi Ocak 2020 ayında yayınlayacağım…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Kadirkapici dedi ki:

    Ne hikmetse bende kendimde farkına vardım deprem olmadan önce bedenimde ağrı başlıyor ondan yola çıkarak sistemlestirdim.simdi deprem olmadan önce deprem nerden geleceğini söyler oldum ronalt beyide tebrik ederim güzel insan