Bodrum Gündem

ÖZELEŞTİRİ İHTİYACI VE GERÇEKLER / Cevat Öneş Bodrum gündem yazıları…

2020 yılı sürecine girerken, Aralık 2019 Türkiye fotoğrafında, bazı öncelikli gerçekler üzerinde tespitlerde bulunulması yararlı olacaktır. Yaşanılan tecrübelerin, yaşanılacaklar için dersler çıkarıcı olması ve sorunları çözümleyici sonuçlar üretebilmesi, bilimin, insan aklının, toplumsal bilincin, doğa gerçekliğinin yadsınamaz sonuçlarındandır. Bunun için de, öncelikle siyaset aktörlerinin, devlet kurumsal yapılarının, finans-ekonomi vasatlarının, tüm toplumsal katmanların ve bireylerin, sürekliliğini koruyarak, özeleştiri şartlarını açık tutarak, doğru ve yararlı olan için, ortak çıkar ve değerleri de buluşturarak, İNSAN için üretebilme gayreti içerisinde olabilmeleri beklenir.

İnsanlık tarihinde; topyekûn çıkar çatışmalarının, iktidar kavgalarının, din-mezhep-etnik gibi farklılıkların istismarıyla yaratılan/yaratılabilecek olan olumsuzluklardan çıkılabilmesinin anahtarlarını, birlikte uzatılabilecek ellerle, bilim-akıl-vicdan-adalet-hukuk-özgürlük gibi evrensel değerler çerçevesinde kullanabilmeliyiz.

Tarihi tecrübelerin bize sunduğu en önemli miras, ortaya çıkan eksikliklerine rağmen, kendini yineleyebilen NİTELİKLİ DEMOKRASİ VİZYONU hedeflerinde geliştirilen bir toplum yaratılabilmesi çalışmalarıdır. Hukuk-adalet-üretim hedefleriyle şekillendirilmiş KURUMSAL DEVLET yapıları, dogmalardan arındırılmış ZİHNİYET oluşumu çerçevesinde, LAİK SİSTEM içinde. ÖZGÜRLÜK iklimiyle buluşturulabilmeli ve DENETLENEBİLİRLİK-HESAPVERİLEBİLİRLİK ilkelerinin içselleştirildiği bütünsel yapı, yürüyüşümüzün motivasyonu olabilmelidir.

Cumhuriyetin kurucu değerleri; Mustafa Kemal Atatürk’ün “Muasır medeniyetin üzerine çıkma” hedefleri, zamanın şartları, konjonktürel gelişmelerin ortaya çıkardığı eksikliklere ve bazı yanlış uygulamalara rağmen, Türkiye’miz ve Milet’imiz için hassasiyetle korunması ve sürekli geliştirilmesi gereken bir armağandır.

Bu genel yaklaşım çerçevesinde, bazı kavramlar ve gelişmeler üzerinde durulması önem kazanmaktadır.

BEKA…

Özellikle Cumhur İttifakı döneminde içi boşaltılan bir kavram haline gelmiştir. Ülkenin ve Milletin varlık-yokluk şartlarıyla bağlantılı bir kavram, iktidar olabilme ve/veya iktidarı koruyabilme aracı olarak kullanılmakta olup, toplumsal ayrışmayı derinleştirici, muhalefeti, farklılıkları ötekileştirişi sonuçlar yaratabilmektedir.

Beka kavramı, niteliği itibariyle, ülke-millet bütünlüğü içerisinde, anlam ifade eden bir gerçekliktir. Çerçevesini Milli Potansiyelimizin bütünlüğü şekillendirir. Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşu, bu kavrama bütünlük içerisinde yaklaşan, kurucu önderlerin eseridir. Bu konuda karşılaşmakta olduğumuz yozlaşma ve seviyesiz iç politika oyunları, ülkemiz ve milletimiz için yıpratıcı yaklaşımlardır.

DEMOKRASİ VE LAİK SİSTEM KARŞITLIĞI…

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu Vizyon ’una rağmen, maalesef nitelikli demokratikleşme ve kurumsallaşma hedeflerinde, ihtiyaç duyulan şartlar yaratılamamıştır. 1950’li yıllardan itibaren çok partili hayatımızda hâkim güç haline gelen sağ yelpaze siyasetleri ile asker-sivil VESAYETÇİ anlayışların, emperyalizmle etkileşimlerinin sonuçları, yaşamakta olduğumuz siyasi-ekonomik-sosyal-kültürel ve stratejik kırılmaları yaratmışlardır.

17 yıldır iktidarını sürdüren ve Cumhur İttifakı ortaklığıyla iktidarını koruma çabası içinde olan AKP’nin, vesayetin yıkılması maskesiyle, Devlet Kurumsal yapılarında yarattığı boşalma ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişin yol açmakta olduğu otoriterleşme, 2019’dan 2020 yılına devredilen, öncelikli sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Sorumluluk taşıyan siyasi aktörler ve kurumsal yapıların yanısıra, toplumun motor gücü olması gereken aydınlar, üniversiteler ve medya kesimlerinde ortaya çıkan yetersizlikler, duyarsızlıklar, çıkar- ilişki bağlantılarının değerlendirilmesi, önemini arttırarak korumaktadır.

Nitelikli demokrasiler için olmazsa olmaz olan LAİKLİK kavramının içselleştirilememesi ve uygulamaları meselesi de, geleceğimiz için, demokratik sistem için, tehdit risklerini artırıcı gelişmeler göstermektedir.

Bu konuda, sürekliliğe sahip şekilde artan endişeler tartışma konusu olurken, Milli Eğitim bünyesinde tarikat-cemaat -vakıflar işbirliğinin yolları açılırken, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 6. Din Şurası Kapanış programında yaptığı konuşmada, “ Din, kişinin hayatına nüfuz etmezse, kişi zamanla yapıp ettiklerini dinleştirme yanlışına düşer. Bunun için İslam bize göre değil, biz İslam’a göre hareket edeceğiz..” sözleri, farklı boyutlarda, yeni tartışma ve toplumda ayrışma şartlarını ortaya çıkarmıştır. Ayrıca 14 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazete ’de, Kamu Gözetim, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun 12 Aralık 2019 günü aldığı “Faizsiz Finans Kuruluşlarının Bağımsız Denetimini Yürüten Denetçiler İçin Kurallar” kararını yayımlaması ise Fıkıhi kurallara dayandırılmak istenilen bir mekanizmanın, Laik Hukuk Sistemine yerleştirilmek istenilmesi çabalarının somut örneklerinden biri olarak, siyasallaşan tartışma ve iddialara da sebep olmuştur. Toplumsal hassasiyetlere rağmen, Adalet Bakanı Gül’ün, merkezi Suriye’de bulunan Haznevi Tarikatı’nın Gaziantep’te 2015 yılında yaptığı bir toplantıda, Tarikat şeyhinin elini öptüğü ifade edilen videosunun servis edilmesi, Zihniyetin değerlendirilmesi yönünden de önem kazanmıştır.

Din ve İnanç hürriyetinin vazgeçilmez güvencesi olan Laikliği yozlaştırıcı, tepkisizliği olağanlaştırıcı gelişmeler karşısında, gösterilecek her duyarsızlık, ülke ve Millet bütünlüğümüz için öncelikli BEKA meselemizdir. Yeni kurulan Gelecek Partisi, kuruluş hazırlıkları yapılmakta olan Sayın Babacan’ın Partisi ile İYİ Parti’nin ve Saadet Partisinin, Müslüman Demokratların verecekleri Laik Zihniyet ve Sistem imtihanı, Siyasi İktidar için alternatif beklentisini somutlaştırabilecek, Demokrasi İttifakı’nın gücünü ve başarısını belirleyici mahiyettedir.

TERÖR VE KÜRT SORUNU…

Tüm farklılıklarıyla Terör sorunu; ulusal-Bölgesel-Küresel yönleriyle, ülke-millet-toplum-birey güvenliği yönleriyle de, öncelikli gündem olmaya devam etmektedir.

Terör sadece güvenlik meselesi değildir. Çözümleri de sadece güvenlik tedbirleriyle alınamaz.

Teröre; siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik, tarihsel gelişim, jeostratejik, jeopolitik gibi her aşamada bütünsel yaklaşılabilmesi durumunda, çözümlerin ortaya çıkarılabileceği gerçeğini, öncelikle siyaset aktörlerinin kabullenmesi zorunludur. Böylesi yaklaşımların yetersizliği sebebiyle, ülkemizin ve toplumun derin yaralar aldığı/almaya devam ettiği hususu da bir gerçeğimizdir.

Dış tehditler ve etkileşimlerle de bağlantılı olabilen terörle mücadelede, öncelikle Nitelikli Demokratik Sistem içinde, Milli Potansiyelin, doğru hedefler için kullanılabilmesi halinde, etkili sonuçlar alınabileceğinden şüphe edilmemelidir.

Kürt sorunu ve terör boyutu çözülmüştür yaklaşımı, gerçeği yansıtmadığı gibi iç politika malzemesi olarak kullanılmakta oluşu, tehdit değerlendirmelerinde negatif etkilerde yaratabilecek mahiyettedir. Yurt içinde PKK’ya silahlı insan gücü bakımından önemli kayıplar verdirildiği gerçeğine rağmen, hatalı Suriye ve dış politika uygulamaları sebebiyle, meselenin Bölgesel-Küresel boyutlara taşınmasının yaratabildiği sonuçlar, tehditleri ve çözümlerini ağırlaştırmaktadır.

Kürt sorunu ve terörün etkisizleştirilebilmesi için; Nitelikli Demokratikleşme adımlarına süreklilik kazandırılırken, güven ikliminin sağlanması, en geniş Demokrasi İttifakı içerisinde, Millet iradesinin şekillendirdiği T.B.M.M nin bünyesinde çözüm ve Barış şartlarının gerçekleştirilebileceği gerçeğinin görülebilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.

Orta Doğu’da; öncelikle Suriye ve Irak, İran’ın da içerisinde bulunduğu ülkelerle kurulacak ilişkilerin geliştirilmesi, Barış şartlarını yaratıcı politikalarla, güven ikliminin oluşturulması ihtiyacı, çözüm politikaları için öncelik kazanan hususlardandır.

PKK’nın emperyalist güçler ve bağlantılarıyla yapageldiği işbirliğinin sonuçlarını, hâlâ değerlendirememiş oluşu, etnik ayırımcı siyasetten uzaklaşarak, eşit-demokratik yapılar içerisinde, silahlardan arındırılmış hak arama mücadelesine geçemeyişi, çağımızın gerçekliği ile de uyuşmadığı gibi Kürt Halklarına da zarar vermektedir.

HDP’nin de, Türkiye Partisi olabilme iddialarının önemini korumakta oluşuna rağmen, 1990’lı yıllardan beri somutlaşan, emperyalist bağlantılar ve hedefler gerçeği karşısında, PKK’nın silahlı mücadelesini, terörünü reddeden, demokratik bir irade ortaya koyamayışı düşündürücüdür. HDP’nin bu konuda alacağı karar, yaratabileceği güven iklimi, Türkiye Demokrasisinin ve Bölge Barışının yollarının açılabilmesi yönünden, hayati önemi haizdir.

SONUÇ…

  • 17 yıldır iktidarını sürdüren AKP ve Cumhur İttifakı, Devlet yönetimi bakımından, Türkiye’nin ve çağımızın ihtiyaçlarına cevap verememektedir.
  • Cumhuriyet’in Kurucu Değerler karşıtlığı ve Laik Demokrasiyi yozlaştırıcı, araçsallaştırıcı adımlar, tehditler ve riskleri artırmaktadır.
  • Türkiye’nin Nitelikli Demokrasi yürüyüşüne süreklilik kazandırılması ve bu konuda en geniş Türkiye Demokrasi İttifakı’nın oluşturulabilmesi, öncelikli meselemizdir.
  • Fettullah Gülen Cemaatinin ve terör yapısının, Devlet yapılanmasında yol açtığı
  • Kurumsal çöküş gerçeği karşısında, yeniden yapılanmada, laik-demokratik-hukuk devletinin güçlendirilebilmesi için siyasetin ve yönetimin her kademesinde, Siyasal İslamcı ZİHNİYET ve pratiğe yer verilmemesi gerçeği içselleştirilmelidir.
  • İç ve Dış Politika bütünlüğü-paralelliği, Nitelikli Demokratikleşen Türkiye’nin, Barışçı Politikalarının temellerindendir.
  • Demokratik muhalefetin; nitelikli kadrolarla yönetimi, demokratik örgütlenme, kitlesel ilişkilerin-örgütlenmelerin geliştirilmesi, demokratik ittifaklar ve işbirlikleri geliştirilmesinde ulusal-toplumsal önceliklerin doğru tespiti gibi temel hususlarda duyulan ihtiyaçlarını karşılayıcı çalışmalar, önemlerini artırarak korumaktadırlar.
  • Türkiye’nin BEKA’sı,Türkiye Demokrasi İttifakı’nın başarısından geçmektedir. Siyasal aktörler, omuzlarında çok ağır tarihi sorumlulukla karşı karşıyadırlar.

Not: Yeni yılın, barış getirmesi dileğiyle..

Cevat ÖNEŞ

22 Aralık 2019 ANKARA

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.