Bodrum Gündem

KALELER BİRER BİRER ÇÖKERKEN / Celal Gürsoy Bodrum Gündem yazıları…

Bir adet virüsün ortaya çıkması ile güvendiğimizi sandığımız, sahip olmakla gurur duyduğumuz ve gelişme hızı karşısında orgazma ulaştığımız yapay zekanın bizi nasıl kandırdığını anlayıverdik.

Gözümüzün önünde çırpınarak ölen binlerce insan sanki koro halinde “hay senin akıllı telefonun, hay senin 5G teknolojin, hay senin yapay zekan” der gibiydi.

Şimdi son yıllarda arkasına saklandığımız bazı deyimlerin ardına bir cümlecik daha eklemek gerektiği anlaşıldı.

Dün: “Küreselleşme, ekonominin lokomotifidir.” Bu gün: Ama hasta olmadığın sürece…

Dün: “Herkes dünya vatandaşıdır.” Bu gün: Ama sadece kendi dünyasında…

Dün: “Gelişen teknoloji ile artık sınırlar ortadan kalktı.” Bu gün: Sınırları kapatın, sadece yurt dışındaki vatandaşlarımız yurda dönsün…

Dün: “İnternet sayesinde Ağ Toplumları oluştu.” Bu gün: Ne oldu yahu, internet yavaşladı mı ne?…

Dün: “Günümüzde, artık 60 yaş, orta yaş gurubu sayılmaktadır.” Bu gün: Aman şu ihtiyarlar sokağa çıkmasınlar.

Yaşam savaşı bir virüs tarafından net olarak YAŞAM / ÖLÜM şeklinde önümüze gelince insan topluluklarını yönetmek için geliştirilmiş sistemler de çaresiz kalıyor. Neye inanacağız, Para-Din-Devlet-Amcaoğlu-Facebook???

Stoklar aniden tükenince paran da olsa, parti üyesi de olsan neticede bir maske bulmak derdine düşüyorsun.

İtalya örneğinde görüldüğü gibi Avrupa Birliğine üye de olsan kimse yardımına gelmiyor.

Peki durum nasıl düzelecek?

1930’larda dünya çapındaki “Büyük Kriz” sonrasında tüm ülkelerde uygulamaya konulan yoksul kesimlerin ve işsizlerin hayata döndürülmesini öngören politikaların çok yakında “Büyük Virüs Krizi” sonrasında aynen uygulanacağını görmek için ekonomist olmak gerekmiyor.

Şimdi ne olacağını beraberce göreceğiz, ülkeler kapitalizmi kurtarmak için “kurtarma paketleri” içeren sol politikalar kullanacaklar. Umarım bu paketler ümidini kaybetmiş insanlar guruplar halinde sokağa dökülmeden hayata geçirilir.

Toparlanma süreci hem sosyal, hem de ekonomik yönden acı verici olacak.

Beklenmeyen bir virüs, insan hayatının ne kadar kırılgan, naif ve kısa olduğunu fark etmemize sebep oldu. Biz gözlerimizi ne zaman ve neye güvenerek bu kadar kapatmıştık acaba?

Şimdi yaşantımıza yeni bir yön veren uzak durma, mesafe bırakma, karantina gibi kavramlar çoğumuzda alışkanlık haline gelirse arkadaşlığın, ekipdaşlığın, toplum hayatının hatta belki de aile hayatının tadı kaçabilir.

Geride kalan insanlar virüs sonrası evlerinden çıkıp hayata döndüklerinde yaşam önceliklerini tekrar sorgulamaya başlayacaklardır. Bun sorgulamanın arasında bu dünyaya çocuk yapıp yapmamak da yer alacaktır.

Gezegenimizin ancak belli bir nüfusu taşıyabildiğinin görüldüğü, doğanın ara ara üstündeki fazla insan yükünden kurtulmak için silkelendiğini fark ettiğimiz şu günlerde siz neler düşünüyorsunuz?

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.