Bodrum Gündem
HALUK ŞAHİN

HALUK ŞAHİN

Haluk Şahin, 1 Ocak 1941 yılında Bursa'da dünyaya gelmiştir. Bursa erkek lisesinden mezun olduktan sonra 1964 yılında İstanbul üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur. 1972 yılında ABD'de Indiana University'den gazetecilik yüksek lisansı, 1974 yılında ise aynı üniversiteden kitle iletişimi dalında doktora derecesi aldı. Amerikan üniversitelerinde dersler vermiş, kitle iletişimi konusunda yaptığı araştırmalar ve dünyanın önde gelen bilimsel iletişim dergilerinde ve kitaplarda yayımlanmıştır. Pek çok uluslararası konferansa katılarak bildiriler sunmuştur. Haluk Şahin, medya sektöründe çeşitli görevlerde bulundu, genel yayın yönetmenliği, araştırma bölümü başkanlığı, danışmanlık ve köşe yazarlığı yapmıştır. Birçok televizyon programının yapımına da imzasını atmıştır. Aynı zamanda TV8'de Biz Böyleyiz adlı programı sunmuş, 2009 yılında aynı kanalda Yüksek Siyaset programını sunmuştur. 1998'den bu yana İstanbul Bilgi Üniversitesi, iletişim Fakültesi Televizyon Gazeteciliği Program Koordinatörüdür. Evli ve ilk evliliğinden iki çocuğu bulunmaktadır.

Yaşlıları Neden Öldürmeliyiz? Haluk Şahin yazıları…

Türk şiirini “sosyal mesafe” ile izleyenler bile Şükrü Erbaş’ın “Köylüleri niçin öldürmeliyiz?” başlıklı uzun şiirini bilirler. Çıktığında çok ses getiren bu vurucu şiire Erbaş şöyle başlar:

“Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar ağır kanlı adamlardır
Değişen bir dünyaya karşı
Kerpiç duvarlar gibi katı
Çakır dikenleri gibi susuz
Kayıtsızca direnerek yaşarlar.
Aptal, kaba ve kurnazdırlar.
İnanarak ve kolayca yalan söylerler.
Paraları olsa da
Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır…”

Ve şair böyle adım adım giderek köylüleri niçin öldürmemiz gerektiğine dair ikna edici bir sav geliştirir.

Son günlerde de medya, yaşlıların niçin öldürülmesi gerektiğine dair haber ve esprilerle dolup taşıyor:

Yaşlıları öldürmeliyiz çünkü onlar yasaklara uymazlar, mikrop kapıp park park gezerler, vurdumduymazdırlar, çok yaşadıkları halde gençlerin oksijen maskelerine taliptirler vb. vb.”

Bu savın da haklı olduğu noktalar kuşkusuz vardır. Ama özü ağır haksızlıklarla sakattır: Yaşlılar yasaklara rağmen bir türlü eve girmiyorlarsa bu daha çok onları aşan etmenlerle ilgilidir. Onlar yaşlanırken dünya değişti, yaşam tarzı dönüştü, yepyeni bir teknoloji her şeye egemen oldu. Adeta yeni bir alfabe kullanılmaya başlandı. 65 yaş üstü kuşak mensuplarının dijital okuryazarlıkları ya hiç yoktur ya da zayıftır. Bilgisayar tuşlarına basarak yoğurt ısmarlayamazlar, banka hesaplarından alacaklılarına para gönderemezler. Geçen hafta emekli maaşlarını almak için sokağa çıkıp uzun kuyruklar oluşturmaları bundandır. Netflix’e filan giremezler, doğru şifreyi hatırlayıp bilgisayarda film seyretmeleri hayaldir. Akıllı telefona girip tuşlara basarak oğlunu aramayı beceremeyen gözü yaşlı anneler gördüm. Bazılarının gerektiğinde ambulans çağırmayı becerebileceklerine emin değilim…

Yaşlıların dijital cehaleti çağımızın en büyük sorunlarından biridir. Onları öldürmeden önce o kesimi hayattan koparan dijital uçurumu kapatmaya çalışmak daha akıllıca bir yöntem olabilir. Bu konuda devletin, belediyelerin, üniversitelerin yapacağı çok şey vardır.

Sonra aceleye ne gerek var, zaten bir ayakları çukurdadır.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.