Bodrum Gündem

Muğla’da Kadınların Sözcüsü Siz Misiniz?

Muğla’da Kadınların Sözcüsü Siz Misiniz?

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Karya Şubesi, Bodrum Kadın Dayanışma Derneğinin Muğla Büyükşehir Belediyesine yönelik eleştirilerine “Muğla’da kadınların sözcüsü siz misiniz?” şeklinde sert tepki gösterdi…

Bodrum Gündem Haber

Geçtiğimiz hafta Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından billboardlara asılan Anneler Günü Kutlama ilanları eleştiren Bodrum Kadın Dayanışma Derneğine yönelik olarak sert ifadelerin yer aldığı bir basın açıklaması yayınladı. CKD-Cumhuriyet Kadınları Derneği Karya Şubesi Başkanı Hülya Arabulan tarafından sert bir dille eleştirilen Bodrum Kadın Dayanışma Derneği “Muğla’da Kadınların Sözcüsü sadece onlar değildir…” dedi.

Cumhuriyet Kadınları Derneği Karya Şubesi tarafından yapılan yazılı açıklama şu şeklinde;

“Bodrum Kadın Dayanışma Derneğinin anneler günündeki Muğla Büyükşehir Belediyesini eshefle kınayan basın açıklamasını okumuş bulunuyoruz.

Öncelikle dikkatimizi çeken durum Bodrum KD ‘nin tüm kadınlar adına sözcülük etmesi olmuştur.  Açıklamalarındaki tanımlamalarından ise, ilgili derneğin kadını tanımadığını üzülerek görmüş bulunmaktayız.

Açıklamayı inceliyoruz, daha fazlasını görüyoruz.

“Bilboardlarda yayımlanan anneler günü mesajlarının Muğla ilindeki cinsiyetçiliğin, kadının hizmet ve evde bakım görevine indirgendiğinin bir örneği olarak karşımıza çıkmıştır, yine” demekledirler.

Halbuki;

Bir annenin çocuğu, çocuğun anne ile olan olağan diyaloglarının esprili olarak bilboardlara taşınması Bodrum Kadın Dayanışma Derneği’nin Muğla Büyükşehir Belediyesini karşısına aldığı açıklamalara yol açmış görünüyor. Anlaşılan o ki; evde yemek yapmayan, çamaşır yıkamayan, çocuğu ile ilgilenmeyen bir kadını anne rolünde görmek istemekteler. Halbuki anneler günü bu fedakarlıkları yaparak çocuklar yetiştiren kadınların günüdür. Temeli de tam da bu fedakarlıklara dayanmaktadır. Bu yüzden kutlanan  anneler gününde Bodrum Kadın Dayanışma Derneğinin tahammülsüzlüğü ortaya çıkmış olup, aslında kadına şiddete karşıtlığı ile bilinen derneğin kadına ait bu manevi değerlere, psikolojik olarak saldırdığını görmekteyiz.

 

“Bir kadını anne rolü üzerinden evde yaşananların kirli çamaşırlarının temizliğine, beslenme sorumluluğuna ve her türlü bakım, talep ve isteklerinin koşulsuz karşılanmasına indirgenmesini ve yükümlü görülmesini esefle kınıyoruz” demektedirler.

Halbuki,” indirgenmek ya da yükümlü gösterilmek” iddiası tam da aksine; severek, büyük fedakarlıklar ile gönüllü olarak yapılan, kadının doğasında var olan durumdur. Anne olmamış kadınların da yaşamlarında aynı şekilde bu gizli şefkat bulunmaktadır.

“ Biz kadınlar biliyoruz ki; kadını aile ve ev içinde hapsetmek erkek egemen bakış açıcı ve politikanın mahsulüdür. Cinsiyetçiliktir, ayrımcılıktır.” Demektedirler.

Evin içinde hapsedilmiş olmak sadece iddiada kalmaktadır. Gerçekte ise, görüyor, biliyor ve yaşıyoruz ki, evde anne olan kadın omuz omuza verdiği erkek ile çocuk yetiştirdiği gibi, tüm alanlarda erkek ile öğretmendir, hakimdir, savcıdır, polistir, askerdir, doktordur, hemşiredir, bilim insanıdır, belediye başkanıdır, belediye başkan yardımcısıdır, kaymakamdır, validir, pilottur, işçidir, esnaftır, şirketler yönetmektedir. Bodrum Kadın Dayanışma Derneği yöneticileri de kadın olarak görmektedirler, bilmektedirler. İddiasında bulundukları hapsolma konusu ile ilgili ellerinde herhangi bir veri, istatistik var mı? Bunlar neler? Kaynakları neler? Kamuoyu ile paylaşmaya davet ederiz.

“Türkiye’de her gün en az üç kadın, erkek tarafından öldürülmektedir.” demektedirler.
Halbuki;

Ülkemizde yaşanan kadın cinayetleri konusu toplumumuzda büyük yaradır. Kadının  yaşadığı şiddet dünyada da büyük yaradır. Şiddet, mağduru kadın, erkek, çocuk, hayvan tüm canlılar için kabul edilemez sorun olarak çözümlenmelidir. Şiddetin çözümü ise, erkek düşmanlığı yaratmak ve üstelik kadını annelik fedakarlıklarını dahi sorgulatma çabası içine girerek mümkün olmayacaktır. Toplumsal sorun olan şiddetin çözümü kadın erkek omuz omuza karşı duruşlar ile, eğitim ve caydırıcı yasalar ile mümkün olacaktır.

 

Şiddeti sadece kadına şiddet ve tek başına erkekten kaynaklı var olduğu temelinde hareket eden dernekler ise, konunun çözümünden ziyade kadını ve erkeği ayıran, aileyi bölen etkiler yaratmak dışında hiçbir fonksiyon sağlamayacaklardır, zaten niyetleri de bu etki dışında bir şey değildir.

 

Aksi halde, çocuğunu PKK ya kaptırmış, oradan kurtarmak için nöbet tutan kadınların gördüğü bu şiddetin karşısında da biz bu dernekleri görüyor olurduk. Yine kadına şiddet gözü ile bakan bu dernekler HDP kanalı ile PKK ya kaçırılan 20bin olduğu tahmin edilen çocukların içinde yer alan kız çocukları için ve uğradıkları şiddet için hangi çabalarda bulundular?  Var ise böyle bir çabaları kamuoyu ile paylaşmaya davet ediyoruz.

 

 

“Yerel  yönetimlerin kadına yönelik erkek şiddetini önlemek ile ilgili sorumlu olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz” denilmektedir.

 

Halbuki;

Bu görev tek başına yerel yönetimlere ait değildir, bütün kamu kurumları, STK lar, her bir vatandaşımız top yepkün görevlidir. Şiddete karşı sorumluluğu tek başına belediyelere yüklemek büyük hatadır. Bu sorun birlikte mücadele ile çözümlenebilir.

 

Bodrum Kadın Dayanışma Derneğinin Muğla Büyükşehir Belediyesinin anneler günü ile ilgili bilboardlara itirazı, açıklamalarında da yer aldığı üzere; temel maksattan sapmış görünmektedir.

 

Kadını doğasından,geleneklerinden, kültüründen koparan açıklamaların kaynağı emperyalizmdir. Kadını erkeği ayrıştıran günümüz feminist yaklaşımlar, cinsiyet kavramı üzerinden ayrıştırıcı ve bölücü tutum sergilemektedir. Emperyalizmin bu dayatmaları bugün, cinsiyet kavramı üzerinden LGBTİQ+ nın çocukları hedef alınıp kullanılmasına kadar ilerlemiştir. Öyle ki cinsiyetler üzerinden bu ayrıştırma politikalarının ilerlemesi için 22 milyon dolarlık kaynağın ABD tarafından derneklere verildiğini bilmekteyiz.

 

Cumhuriyet Kadınları Derneği Karya Şubesi olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün “Milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım” dediği gibi cinsiyet ayrımı olmadan, hep birlikte, kadın erkek omuz omuza çocuğu, aileyi hedef alan tüm bu ayrıştırıcı ve bölücü tutumların karşısındayız, tüm STK ları ve belediyelerimizi emperyalist saldırıların karşısında yer almaya davet ediyoruz…”

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.