Bodrum Gündem

CHP Kadınları Haykırıyor ; İstanbul Sözleşmesi kalacak ! Siz gideceksiniz !

CHP Kadın kolları tüm yurtta eş zamanlı olarak bir basın açıklaması yaparak AK Parti iktidarına “İstanbul kırmızı çizgimizdir. İstanbul Sözleşmesi kalacak ! Siz gideceksiniz !” mesajı verdi…

Fatih Bozoğlu – Bodrum Gündem Haber

Bodrum CHP İlçe Başkanlığında bir araya gelen kadınların basın açıklamasına, Bodrum CHP İlçe Başkanı Halil Karahan ile birlikte Bodrum Belediyesi Başkan Yardımcısı ve Meclis Üyesi Emel Çakaloğlu da katıldı.

Bodrum CHP Kadın Kolları Başkanı Umut Anıl Özdoğan tarafından okunan basın açıklamasında oldukça dikkat çeken ve sert uyarıların olduğu ifadeler yer aldı. Tüm yurtta CHP İl ve İlçe örgütlerinde saat 11:30’da eş zamanlı olarak gerçekleştirilen basın açıklamasının başında “Türkiye’de sosyal devlete ve adalete, ekmek gibi, su gibi bir ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. Bugün ülkemizin her bir köşesi işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik ve şiddet ile kaynarken, siyasi iktidar yangına benzin dökecek kadar kontrolünü yitirmiş kararlar alıyor.

Bunun en akıl almaz örneğini de, İstanbul Sözleşmesi üzerinden kadınlara yönelik başlatılan sistematik saldırılarda görüyoruz. Cumhuriyetimizin ilan edildiği tarihten bu yana, kadınlar olarak elde ettiğimiz tüm haklar bir çırpıda elimizden alınmak isteniyor…” ifadeleri yer aldı.

İstanbul Sözleşmesi Uluslararası hukuki bir belgedir…

Bodrum CHP Kadın Kolları Başkanı Umut Anıl Özdoğan tarafından okunan ortak basın açıklaması şöyle devam ediyor; “Ülkemizde, kadınların hakları ne yazık ki uzun yıllardır yalnızca kağıt üzerinde var. Biz kadınlar elde ettiğimiz haklarımızı bugün hayatın her alanında yaşamak istiyoruz. Erkek egemen iktidar ise hukuken kazanılmış haklarımızı gasp ettiği yetmiyormuş gibi, şimdi de bu hakları tamamen ortadan kaldırmak istiyor.

2011 yılında imzalanan ve kadına yönelik şiddete karşı devletin atması gereken adımları temel alan İstanbul Sözleşmesi, bugün tam olarak uygulanıyor olsa idi birçok kız kardeşimiz yaşıyor olacaktı. Birçok kadın evde ekonomik şiddet görmeyecekti; psikolojik şiddete uğrayıp susmayacaktı ve hatta bu yüzden hayatına son vermeyecekti.

İstanbul Sözleşmesi’nin neden biz kadınlar için çok önemli olduğunu kavrayabilmek için öncelikle bu sözleşmenin ne olup ne olmadığını bizi dinleyen tüm kadınların ve erkeklerin çok iyi anlaması ve çevresindekilere anlatması gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddete karşı devletin yapması gerekenleri içeren uluslararası hukuki bir belgedir…”

İstanbul Sözleşmesi; Devlete “Etkin ceza sistemi uygula, adaleti sağla” demektedir…

İstanbul Sözleşmesi’nin 4 temel hedefi olduğunun vurgulandığı basın açıklaması şu şekilde sürdü;

“Birincisi; kadına karşı şiddetin önlenmesi için devletin tedbirler alması gerektiğine işaret etmektedir.
İkincisi; eğer kadına karşı şiddet hala devam ediyorsa, kadın-erkek eşitsizliği sürüyorsa devletin kadınların hayatını korumak için etkin adımlar atmasını istemektedir. Devlete “6284 sayılı kanunu uygula, kadınları aktif ve etkin koru” demektedir.

Üçüncü adımda ise şiddet önlenemediyse, kadınlara zarar veren erkeklerin adil yargılanması ve cezalandırılması gerektiğini vurgulamaktadır. Devlete “Etkin ceza sistemi uygula, adaleti sağla” demektedir.

Dördüncü ve son adımda ise Sözleşme devlete kadınların daha güçlü bireyler olabilmesi, hayatın her alanında yer alabilmesi için çalışmalar yapması gerektiğini işaret etmektedir.

Özetle; İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını öngören ve kadına karşı sokakta ya da evde şiddetin önlenmesini amaçlayan hukuki bir belgedir ve Türkiye Cumhuriyeti de altına imza attığı bu sözleşmenin gereklerini yapmak zorundadır…”

İstanbul Sözleşmesi tüm kadınların şiddetten korunmasını amaçlıyor…

Birilerinin iddia ettiği gibi İstanbul Sözleşmesi yuva yıkmıyor…” sözleri ile devam eden ortak açıklamada “Sözleşme, bir ailede şiddet gören kadın varsa erkeğin cezalandırılması gerektiğini söylüyor.

Hiçbir dine ya da kültüre aykırı kurallardan bahsetmiyor; çünkü tüm kadınların şiddetten korunmasını amaçlıyor.

Sözleşme; kadınların beyanı nedeniyle erkekleri delilsiz olarak cezalandırmıyor. Sözleşmeye göre kadının beyanıyla yalnızca kadın için acil koruma tedbirleri alınması öngörülüyor.

Türkiye’de boşanmalar aile içi şiddet ya da anlaşmazlık nedeniyle gerçekleşiyor; yine birilerinin iddia ettiği gibi İstanbul Sözleşmesi’nde boşanma kavramının geçtiği ya da ima edildiği tek bir satır yok.

Sözleşme toplumu cinsiyetsizleştirmiyor; aksine hiç kimsenin cinsiyetinden ötürü ikinci sınıf insan muamelesi görmemesini teminat altına alıyor.

Erkekler, İstanbul Sözleşmesi’nden rahatsız değil; eşine, sevgilisine ya da hiç tanımadığı bir kadına şiddet uygulayan, katleden, tacizci, tecavüzcü erkekler rahatsız.

Kısacası; İstanbul Sözleşmesi, rengi, dili, dini, kılık kıyafeti, dünya görüşü ne olursa olsun tüm kadınların şiddet görmemesi için var. Kadınların erkeklerle aynı haklara sahip olabilmesi için var…” şeklinde çok önemli noktalara işaret ediliyor.

Kazanan Mutlaka Biz Olacağız…

Açıklamada Cumhuriyet Devrimlerine ve Atatürk’ün Türk kadınlara verdiği haklardan da söz edilirken; “Avrupa’da dahi kadının sosyal ve siyasal hayatta yeri yokken; Türkiye Cumhuriyeti’nin aydın kadınları ATATÜRK önderliğinde devrim niteliğinde atılımlara imza atarak erkekler ile eşit şartlara kavuşmuş, hem siyasal hem sosyal hem de ekonomik hayatta haklarını almışlardı.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Aralık 1923 yılında İzmir’de yaptığı bir konuşmada “Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur” diyor.

Biz, bu sözün söylendiği tarihten 97 yıl sonra ülkemizde kadın erkek fırsat eşitsizliğini tartışıyoruz; İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılarla mücadele ediyoruz. Demokrasiyi ortadan kaldırmak isteyen, Cumhuriyet değerlerine savaş açan bu erkek egemen iktidara karşı mücadelemiz artarak devam edecek ve kazanan mutlaka biz olacağız…” şeklinde Avrupa ile kıyaslama yapılarak, çağdaş Türkiye vurgusu yapılıyor.

Haklarımızdan asla geri adım atmayacağız…

Kadın mücadelesinin yalnızca kadınların da mücadelesi olmadığının da özellikle vurgulandığı ortak basın açıklaması şu ifadeler ile tamamlandı; “İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak ve uygulanmasını talep etmek, kadınlar kadar erkeklerinde içinde yer alması gereken bir adalet ve insan hakkı mücadelesidir.

İstanbul Sözleşmesi’nin öngördüğü haklar, en temel insan haklarıdır ve insan hakları asla tartışmaya açılamaz. Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak, ülkemizde tüm kadınlar haklarını tek tek öğrenip savunana kadar sokak sokak gezeceğiz, anlatacağız, dertleşeceğiz. Haklarımızdan asla geri adım atmayacağız. Kadınların ölmeyeceği, öldürülmeyeceği; hayatın her alanında daha fazla yer alacağı bir geleceği hep birlikte inşa edeceğiz.

Bugün neredeyse her gün bir kadının öldürüldüğü, tacize, tecavüze ya da farklı şiddet türlerine maruz kaldığı ülkemizde İstanbul Sözleşmesi, bizim kırmızı çizgimizdir. Bu çizgiyi aşanlara, Sözleşme’yi uygulamak yerine kaldırmak isteyenlere oturdukları koltukları dar edeceğiz.

Cesaret biziz, azim biziz, emek biziz, mücadele biziz. Biz kadınlarız; biz her iki kişiden biriyiz. Bu ülkenin onurlu ve mutlu yarınlarının yükseleceği eller, bizim ellerimiz.

İstanbul Sözleşmesi kalacak!

Siz gideceksiniz!”

Başkan Karahan; Bizler kadınlarımızın sonuna kadar yanındayız…

Bodrum CHP İlçe Başkanı Halil Karahan’da erkekler adına söz alarak şunları söyledi; “Kadına, çocuğa ve doğaya karşı şiddetin partisi olmaz. Cinsiyeti de olmaz. Şiddeti yapan erkek olsa da özellikle çocuklara karşı şiddet için kadın ve erkeğin sorumluluğu eşittir. Cumhuriyet Halk Partisinde şiddete karşı bir ayrımcılık yoktur. Bizler kadınlarımızın sonuna kadar yanındayız. Bu mücadeleyi örgütleyen başta Kadın kollarımıza ve yönetim kurulundaki kadın arkadaşlarımıza teşekkür ediyor ve başarılar diliyoruz. Bizler her zaman yanlarında olacağız…”

Başkan Karahan; Kadına şiddet bu iktidar döneminde bin 400 kat artmıştır…

Bu mücadelenin sadece CHP’nin mücadelesi olarak görülmemesi gerektiğini de özellikle vurgulayan CHP Bodrum İlçe Başkanı Halil Karahan sözlerini şu ifadeler ile tamamladı; “İktidar her şeyde olduğu gibi bunu da ayrıştırdı. Toplumu ikiye böldü. Kadına karşı şiddetin karşısında duranlar ve kadına karşı şiddeti tolere edenler şeklinde. Tolere eden iktidar ve yanlılarıdır. Kadına şiddeti tolere eden bu iktidar döneminde kadına şiddet bin 400 kat artmıştır. Devletin görevi kadını, çocuğu ve doğayı korumaktır. Ancak çıkarılan aflara baktığımızda iktidar şiddeti savunan, kadına şiddet uygulayanları bir an önce dışarı çıkmasını sağlamaktadır. 18 yıldan bu yana halkına karşı şiddet uygulayanların gitme vakti gelmiştir. Sorunun özü bu iktidarın sandıkta mağlup edilerek gitmesidir…”

Başkan Yardımcısı Çakaloğlu; Bodrum Belediyesi olarak Kadınlarımızın Mücadelesinde her zaman yanlarındayız…

Bodrum belediye Başkan Yardımcısı ve Meclis Üyesi Emel Çakaloğlu da CHP’li bir belediye olarak bu sorunun partiler üstü olduğunu düşündüklerini kaydederek “İstanbul Sözleşmesi yaşatır cümlesi bizim için çok önemli. Bu mücadelede de partimiz ve diğer kadın platformlarının her zaman yanında olduğumuzu belirtmek isterim. Başkanımız Ahmet Aras da bu konuda çok hassas ve kadınlarımızın bu mücadelesinde her zaman yanında…” dedi.

Yorumlar

  1. Sevgi dedi ki:

    Siz ataturk gibi ne zaman düşünmeye geçeceksiniz ? Atatürk derki ” hiç bir istiklal yoktur ki batının nasihatları ve planları ile yükselsin .dünyada örneği gorulmemistir ” der. Batı istanbul sözleşmesi ile hangi kadını kurtarmıştır . Örneklerini çok gördük. Irakta binlerce kadını nasıl oldürünler, suriye de küçük kız çocuklarını nasıl açık arttırma larla satıldığını siz izlemediniz mi yine aynı batı lgbt ile eş cinsellikle türkiye gibi ülkeler de nasıl dayatıyor destekleyip fonladiklarini da mı görmüyorsunuz ? Bizi yaşatacak olan cumhuriyettir atatürk un devrimleri dır siz illa batının sopasını sırtınızda neden hissetmek istiyorsunuz ? Kendi kanunumuz var yürürlükte onu geliştirip iyileştirilmesi buna çalışalım. Bakın batı hiç bir zaman kendi üyesi olmayanları yaşatma derdine düşmez kadını yaşatmak isterseniz tv dizilerini kaldıralım .Diyarbakırda ki anneleri dinleyelim binlerce küçük yaşta cocugumuzu hdp aracılığı ile dağlara kacirdilar siz ne yaptınız bu hdp ile ortak oldunuz . ATATÜRK GİBİ DÜŞÜNÜN LUTFEN. BATININ SOPASINI SIRTINIZDA HİSSETMEK KÖLELERİN İŞİ. SİZ KÖLE MİSİNİZ ???????