Bodrum Gündem

Kısıtlı Değil Kısıtsız Bayramlara          

Zafer Bayramını kısıtlı kutlama yasağını içime sindiremiyorum. Milli bayramlarımıza karşı yıllardır takınılan tavra da müthiş sinirleniyorum, hatta öfkeleniyorum.

Topraklarını düşmandan temizleyen, bağımsızlığını ve zaferini kanıyla yazan bir millet, kurtuluşunu şöyle coşkuyla, heyecanla kutlamayacak da neyi kutlayacak? Artık açıkça konuşmanın zamanı geldi, hatta geçti bile. Ne yapmak istiyorlar, Türkiye’yi karanlığa çekmek, geçmişin iflasına sürüklemek, Osmanlı ve hilafet özlemi ile yanıp tutuşmakla ellerine ne geçecek? Böyle bir sonuca razı olur mu bu millet?

Aklına eseni günümüze kadar kolaylıkla yapanlar, hedeflerine adım adım yaklaşmaya çalıştılar. Siyasal İslam modelini Atatürk ilke ve inkılaplarının üzerine giydirdiler. Anayasayı sürekli çiğneyerek laiklik anlayışını dümdüz ettiler. Dini siyasete iyice bulaştırdılar. Bunları önlemekle ilgili yasal kuralları çalıştırması gereken kurumlar, görevlerini yapmak yerine olanları hoşgörüyle seyredince bugünlere geldik işte…

Dünyaya verdiğimiz fotoğraf çok acıklı. Zafer Bayramını bile gereği gibi kutlayamayan bir ülke görüntüsündeyiz. Millet ikiye bölünmüş, bir bölümü Araplaşmaya ve öteki dünyaya yatırıma koşturuyor, diğer bölümü 20 yıl önceki Türkiye’yi ve ciddi devletini arıyor. Keşke otoyollarımız, tünellerimiz, köprülerimiz, gökdelenlerimiz filan bu kadar çok olmasaydı da milletçe kenetlenmiş güçlü bir toplum fotoğrafımız dursaydı ortada. Yeni Türkiye masalıyla tanınamayacak bir hale getirdik devletimizi. İç ve dış politikadaki devamlı yanlışlar yüzünden, iyice kaybettik gücümüzü. Neyimiz var, neyimiz yoksa yabancılara sattık. Devletin elindekileri de sattık, özel sektörün elindeki en güçlü firmalarımızı, hatta bankalarımızın çoğunu da…

Akşamları televizyonda anlattığımız pembe masallara kulak asmayın. İstemez miydik o masallardaki gibi bir ülke olmayı? Halkı refah, mutluluk ve özgürlük içinde yaşayan bir ülke… Öyle miyiz, yoksa gırtlağa kadar borca batmış, dünyada samimi bir dostu kalmamış, etrafı aç kurtlar benzeri devletlerle sarılmış bir ülke miyiz? Düşünün müttefiklerimiz bile kuyumuzu kazmaya çalışıyor, düşmanlarımızla işbirliği yapıyorlar.

Şu dönemde milli birlik ve beraberlik fotoğrafımıza çok ihtiyacımız var. Düşman uçakları donanmamızın tepesinde dolaşıp duruyor. Sadece Kıbrıs açıklarında elimiz tetikte beklemiyoruz. Suriye’de, Irak’ta Ordumuz güvenliğimize yönelecek zararları önlemeye çalışıyor. Ekonomimiz zorda, sağlığımız tehlikede. Böylesine zorlu bir süreçte yönetim, morali hayli bozuk olan milletimizi kucaklaştıracak, tek vücut haline getirecek kararlar almalıydı.

Örneğin Zafer Bayramımızı coşkuyla kutlayabilirdik. Eskiden olduğu gibi askeri bandolar çalabilir, resmigeçitler yapılabilir, askeri birliklerimizle, tanklarımız toplarımızla, uçaklarımızla, paraşütçülerimizle, komandolarımızla iftihar edebilirdik. Caddelerin iki yanına maskelerimizi de takıp, sosyal mesafemizi de koruyarak, avuçlarımız patlayıncaya kadar alkışlayabilirdik ordumuzu. Yıllar var ki, askeri bandonun sesini duymadı bu millet. Çocuklar bandonun adımlarına ayak uydurarak yürüyemediler çoktandır. Oysa biz asker bir millettik. Ne oldu, nasıl oldu da bu hallere geldik?

800 bin nüfusa sahip Birleşik Arap Emirliği bile bize kafa tutuyor. Kıbrıs açıklarında bizi güya korkutacak güce, askeri uçaklar veriyor. Suudi Arabistan, hani şu kralı ölünce matem ilan ettiğimiz, bayrakları yarıya indirdiğimiz Suudi Arabistan… Yunanistan’a 20 askeri uçak gönderiyor. İşte Müslüman kardeşlerimiz yapıyor bu alçaklığı. Görün yanlış politikalar ve Atatürk’ün izinden çıkmalar ne hale getirdi bizi. Bir zamanlar Atatürk’ün denize döktüğü düşmanlar ile Müslümanlığın ticaretini yapan bedeviler birleşerek, bizim gözümüzü korkutmaya çalışıyorlar. Şunu iyi bilmeliler ki, biz Türkler için söz konusu vatansa, gerisi teferruattır. Üzerimize geleceklerin görecekleri vardır. O görecekleri istiklal harbimizin bir benzeri olacaktır.

Lafı fazla uzatmadan Türkiye’ye zarar verecek hareket ve girişimlerden süratle uzaklaşmamız gerektiğini bir kere daha belirtmek istiyorum. Milli bayramlarımıza artık dokunmayın. Hangi gerekçeyle olursa olsun, bayramlarımızı coşku ve heyecanla kutlamamızı engellemeyin. Anayasa’ mızı zorlamayın. Cumhuriyetimizin kurucusu aziz Atatürk’ümüze ve onun silah arkadaşlarına saygısızlık yapmayın. Atatürk bizim kurtarıcımız, önderimiz, canımız, her şeyimizdir. Ona uzanacak elleri kıracak, onu incitecek dilleri kesecek ve onu sevenleri üzmeye devam edecek her girişimi bitirecek çok büyük bir gücümüz vardır. Bunu böyle bilelim.

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Milletimize bu zaferi yaşatan Atatürk’ümüze, onun silah arkadaşlarına ve tüm şehitlerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.