Bodrum Gündem

Sosyal Medya Kimden Yana? Celal Gürsoy Bodrum Gündem yazıları…

Almanya’daki senelerimde eğitim konularında katıldığım seminer, workshop vs etkinliklerde konusunda usta olan kişiler sunumlarında hep şöyle bir tavsiyede bulunurlardı: “Örnek vermek istiyorsanız öncelikli olarak kendinizden veya bizzat şahit olduğunuz olaylardan örnekler anlatın, dünyanın başka bir köşesindeki her hangi bir kişinin başından geçmiş olay bizim toplumumuza uygun olmayabilir.”

Ben de şimdi Sosyal Medya konusuna girerken bu işlerin ilk fark edildiği yıllarda başımdan geçen bir olayla başlayacağım.

1987 yılında Frankfurt’ta BCI (Barter-Clearing-Information) organizasyonunun Hessen Eyaleti yöneticisi olarak oldukça büyük bir ofisi yönetiyordum. Kişisel Bilgisayarlar hayatımıza yeni girmeye başlamıştı. Avusturya Viyana BCI yöneticisi Dr. Schmitt ve arkadaşları KATE adında bir program yazmışlardı. KATE’in çalışma sistemine göre, BCI bilgi bankasına katılan her firmanın arzı kodlanarak depolanıyor, sonra sistemdeki binlerce firmadan gelen taleplerle bu arzın çakışmasını bekleniyordu.

KATE programının ticaret hayatındaki önemi firmalar tarafından kısa sürede anlaşılmıştı. KATE, kimin ne satın almak istediğini biliyor ve o talebi elindeki arzlarla buluşturuyordu. Piyasada “talebi bilmek” önemli bir ayrıcalıktı. Çünkü ticaretin ana fikrinde olduğu gibi “talep beklemezdi”, en kısa zamanda bir arz ile buluşması ve halledilmesi gerekirdi. Bu prensiple çalışan KATE malını veya hizmetini satmak isteyen firmanın bilgisayarını ışık hızıyla satın alım talepleri ile dolduruyordu.

Ancak zaman içinde sistemde bir açık olduğu fark edildi. Arzlar kontrol edilerek sisteme girerken talepler büyük bir hevesle ama kontrolsuz olarak kaydediliyordu. İşte bu kontrolsuz taleplerin bir kısmının spekülatif amaçlı, gerçek olmayan talepler olduğu anlaşıldı. Gerçek olmayan bir talep onu gerçek zanneden arz tarafındaki firmada hayal kırıklığı ve güvensizlik yaratıyordu. Biz de artık talepleri de eleyerek sisteme girmeye başladık.

Ama bu elemeyi yapamayan internet zaman içinde ayıklanması mümkün olmayan bir çöp deposu haline geldi. Kullanılan araçlar gelişmiş, çocukların dahi kullanabileceği Akıllı Telefonlar piyasaya sürülmüştü. Artık kimin yazdığı belli olmayan bilgiler, senaryolar, arzlar, talepler interneti doldurmaya başlamıştı. Bilgilerin yanlış, art niyetli, spekülatif ve hatta provokatif olması kullanıcılarda güvensizlik yaratmaya başladı. Birisinin gerçek ve doğru dataları diğerlerinden ayırması gerekiyordu.

Problemin çok önemli ve tehlikeli olan birçok yönünü şimdilik bir kenara ayırıp sadece ticari tarafını ele almak ve şahsi bir tecrübemi paylaşmak istiyorum.

Senelerdir kullandığım cep telefonumu değiştirmem gerekiyordu. Yeni bir telefon almak üzere internette araştırma yaptım ve bana uygun olduğuna kanaat getirdiğim bir aleti aldım.

Tiyatro bundan sonra başladı. Bilgisayarım ve telefonum çeşitli markalardaki cep telefonu reklamları ile dolmuştu ama ticaretin ana fikrinde olduğu gibi bende de talep beklememiş ve telefon çoktan alınmıştı, yani reklamlar artık boşuna bana telefon satmaya çalışıyordu.

Buradaki çarpıklığı fark ettiniz mi? İnternet, benim telefon talebimi piyasaya satmış ve telefon arz eden firmalardan reklam alarak kasasını doldurmaya başlamıştı. Arz tarafındaki firmalar da hazır bir müşteri var sanarak o her dakika her köşede karşıma çıkan reklamlar için inanılmaz paralar ödeyerek beni ikna edeceklerini hayal etmekteydiler.

Doğru olan bizim otuz üç sene önce yaptığımız gibi talebin gerçekliğinin kontrol edilmesi olmalıydı. Benim talebimin ne kadar zaman geçerli olduğunu, marka-model-fiyat gibi detaylarını bilmeden arz tarafının kucağına kıymetli bir bilgi gibi atıvermek aldatmacadan başka bir şey değildi. Sosyal Medya kanalları bu örnekteki gibi her gün milyonlarca kişinin datalarını analiz ederek bilgiyi satışa çıkartıyor ve hiçbir başarı göstermeden trilyonlar kazanıyorlardı.

Aslında bana gösterilecek reklam artık telefon değil, telefon kullanıcısı olarak ihtiyaç duyabileceğim yan ürünlerin tanıtımı olmalıydı.

Mutlaka sizin de dikkatinizi çekmiştir. İnternete bir ürün aradığınızın hemen sonrasında açtığınız her sayfada o ürün ile ilgili reklamlar görürsünüz. İşte bu, internetin sizi yakından takip ettiğinin, her adımınızı kaydettiğinin ve bir şekilde sizi analiz ettiğinin bir göstergesidir. Moral bozucu olduğu kesindir. Hangi bilgilerin ne zaman size karşı kullanılacağını bilemezsiniz.

Kullanıcıların güveni bir süre sonra dibe vurunca Sosyal Medya kanalları da daha ciddi ve gerçek talepler peşinde koşmaya başlayacak, yapıcı olacak, elindeki dataları senin üzerinden para kazanmaya çalışarak sana karşı değil de senin için kullanmaya başlayarak güvenini tekrar kazanmaya çalışacaklardır.

Tarih (ders alan için) tekerrürden ibarettir.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.