Bodrum Gündem

0 Başöğretmen – Nuran Yüksel Bodrum Gündem yazıları…

Kendimi bildim bileli O’na inanmak, O’na sadık kalmak, O’na olan vefa borcumu hiç unutmamak ve çoğaltmak için çabaladım. Çünkü nedenlerim vardı. O ‘Cumhuriyetin kazanımları sayesinde vücut bulmuş, ruhunu özgürleştiren bir kadın olmamın sebebiydi.’ Tabulaştırıyorsun diyenlere karşı O ‘nu her zaman,  asla vazgeçmeyeceğim bir kimlik kartım gibi onurla  taşıdım yakamda, yüreğimde.

Bugün O’nun sığındığım, sığınacağımız tek liman olduğunu daha çok hissediyorum. Özellikle biz kadınların sırtımızı yaslayacağımız en güçlü dağ, vazgeçilmezimiz, güvencemiz olduğunu tüm çıplaklığıyla görüyorum. Düşünüyorum da eğer Cumhuriyetin devrimleri ve kazanımları olmasaydı, bugün kimbilir nerelerde ve nasıl olacaktım?

O nedenle torunlarım gözlerini dünyaya ilk açtıklarında, isimlerini dualar okuyarak kulaklarına ilk söylediğimizde “ATATATÜRK” diyorum. Yakalarına, yastıklarına altın yerine “ATATÜRK” rozeti takıyorum.

Eğitimcilerin, devrimlerin unutulmazı Hasan Ali Yücel diyorki; “Her başımız sıkıştığında O’na başvurmalıyız. Bu ölüsü diri adam her karanlıkta alevli bir meşaledir. O’nu elden bıraktığımızda gündüzlerimiz gece olur…”

Bugün içim çok acıyor. Nereden baksam elimde kalıyor sanki canım memleketim. Üstüne bir ömür verdiğim değerleri düşündükçe yüreğim sıkışıyor. Birde üstelik covit-19 salgın hastalık belası başımızda. Televizyon izlemek istemiyorum. Ama internete bakmaktan gözlerimiz bozulacak. Bizler Tanrının şanslı kullarıyız. Muhteşem bir coğrafyada yaşıyoruz. Özgürce nefes alabiliyoruz.

Ancak acı gerçekler de açıkça gözlerimizin önünde. Hastaneler dolup taşıyor. Canıyla, kanıyla virüs belasıyla mücadele eden sağlıkçılar yalnız ve çaresiz. İnsanlar göz göre göre ölüyorlar. Meclisten yasa tasarısını geçiremedikleri için ailelerine tek kuruş güvence bırakamadan ölüyorlar. Tıpkı öğretmenlere yapılanlar gibi.

Evet iktidar artık ülkeyi yönetemiyor. Bu gidişle ne sağlık sorunu çözülebilir, nede eğitim sorunu. Ne sağlıkçıların, ne de öğretmenlerin özlük hakları çözülebilir. Bu nedenle sorun artık sadece ekmek meselesi olarak görülmekten de çıkmak zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran MUSTAFA KEMAL ATATÜRK yüz yıl önce, milletvekili maaşlarının öğretmen maaşını baz alarak belirlenmesini istemişti. 1923’de TBMM’de vekil maaşları görüşülürken Maliye Bakanı Hasan Fehmi Ataç Mustafa Kemal’e “Paşam vekil maaşlarını düzenleyeceğiz, ne kadar verelim?” diye sorar, M.Kemal de “Öğretmen maaşlarını geçmesin…” demiş. Günümüzde ise öğretmen maaşları vekil maaşlarından beş altı kat daha düşük. Daha acısı iktidar öğretmen maaşlarının bütçeye yük getirdiğini utanmadan söyleyebiliyor. Ve biz bugün öğretmenler gününü kutlamaya çalışıyoruz.

Karl Marx işçi sınıfına “Ekmekten önce, onur lazım” demiş. Bunu öğretmenler içinde söyleyebiliriz. Demokrasiyi, anayasayı, hukuku, medyayı, hazineyi, tüm milli ve dini değerlerimizi, Cumhuriyet kazanımlarını, her şeyi kendi iktidarı için kullanan insanları açlığa, gençleri umutsuzluğa sürükleyen bu iktidarın gerçek yüzünü ancak aydınlar, sanatçılar, öğretmenler ortaya çıkarmalı ve halkımıza önder olmalıdırlar.  Mesele artık hepimiz özellikle aydınlar için sadece “Ekmek” meselesi olmaktan öte geçmiştir.

Sonuç olarak Her şeye rağmen “fikri hür, vicdanı hür” nesiller yetiştirmek için sadece müfredatı öğretmek ve anlatmakla olmayacağını bilmek, öğrenmek, anlatmak zorundayız sevgili öğretmenim. Artık  “Namusluların da, namussuzlar kadar cesur olma” zamanı çoktan geldi de geçiyor. Unutmayalım, Başöğretmen Mustafa Kemal aydınlanma devrimini gerçekleştirirken,  o günlerin koşulları bugünden daha iyi değildi sevgili öğretmenim.

Her biri birbirinden kıymetli aydınlık yarınlarımızın ışıkları olan Mustafa Kemal’in öğretmenleri, önce Başöğretmen Atatürk’ü, aydınlanma şehitlerimizi ve sizleri saygı, sevgi, şükranla selamlıyorum.

Herşeye rağmen günümüz kutlu olsun…

Öğretmen Nuran Yüksel

24 Kasım 2020

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.