Bodrum Gündem

Mutluluk İle Başarı – Dr.Metin Aycıl Bodrum Gündem yazıları

Başkalarının yaptıklarına göre sen ne yaptın?

Başarının ölçüsü bu değildir.

Başarının ölçüsü;

Tanrı’nın sana verdiği yeteneklerle ne yaptığındır.

 Zig ZIGLAR

Geçen yazım; “Başarıya Mahkûm Olanlar” adını taşıyordu. Bu yazıma değerli katkılarını sunan bir okuyucum; “Başarı ne? Kime ve neye göre? …Başarı ve mutluluk irdelenmeli sanki…” sorularını paylaşmış.

Bu yaklaşımlara; “kendimi tekrarlamadan nasıl karşılık verebilirim?” diye düşünmeye başladım. Güzel bir tevâfuk ki; e-posta üyesi olduğum, Zig Ziglar’dan gelen bir e-postada, yukarıdaki söylem yer alıyordu. Bu, “Başarı nedir?” sorusuna önemli bir cevaptır; ancak nihaî bir cevap değildir. Daha doğrusu, “Nihaî başarı nedir?” sorusunun tam cevabı değildir.

Nihaî başarı, Tanrı’nın bize verdiği yetenekleri kullanarak başkaları için yaptıklarımızdır.

Bu tanımın, bazı temel açıklamaları gerektirdiğini düşünüyorum:

İnsan anlam arayan bir varlıktır. Bu bir keşif sürecidir. Bunun yansımalarını ve sağlamasını, hayatlarına değdiğimiz başka insanlarda görebiliriz. Hayatının anlamını, başka hayatlara dokunarak ifade edebilen bir insan, mutlu bir insandır.

Biraz daha açmaya çalışalım: Hayatının anlamını, varlık nedenini, temel hedefini keşfedebilmiş olan insanlar mutlu insanlardır; bir başka ifadeyle:

Mutluluk; kendi hayat ışığımızın coşkusuyla yaptığımız yolculuktur.

Bunun somut ifadesini, yukarıda da belirttiğim gibi, değdiğimiz ve dokunduğumuz başka hayatlardaki yansımalarda görebiliriz.

İnancım odur ki; ancak mutlu insanlar başarılı olabilirler, insanlar başarılı oldukları için mutlu olmazlar.

Başarı bir çıktıdır, bir sonuçtur. Mutluluk ise bir keşiftir ve hayat karşısındaki tutumumuzdur.

Bu yazdıklarım, benim kendi hayatımda elde ettiğim -nâçizâne- deneyimlerim, birikimlerim ve kişisel değerlendirmelerimdir. Hayatımdan; kısaltılmış bir yaşanmışlık dışında, paylaşımlarda bulunmayı, iki nedenden ötürü arzu etmedim: Birincisi; konuyu fazla kişiselleştirmek istemedim. İkincisi ise; yazının çok uzamasını istemedim.

YOLCULUK isimli kitabımda, bu konuda detaylı paylaşımlarda bulundum. “Bu kitapta ne anlatıyorsun?” diye soranlara; “Kendime yaptığım yolculukta, yolda karşılaştıklarımı anlatıyorum.” diye cevap veriyorum.

Erken yaşlarda hayalim öğretim üyesi olmaktı. Bu nedenle Doktora yaptım. Doktora çalışmamın, kurumsal firmalarımızda, uygulama bölümünü yaparken, çalışmalarımın daha somut bir anlam kazandığını gördüm. Bunun sonucu olarak, öncelikle özel sektörde çalışmaya başladım ve yanı sıra öğretim üyeliği faaliyetlerimi sürdürdüm. Bunun olumlu sonuçlarını derslerimde görüyordum.

Gördüğüm ya da keşfettiğim şu oldu: Ders verirken coşku doluyordum ve çok mutlu oluyordum (bu hâlen devam ediyor); zira beni ifade eden bir işi yapıyordum. Paylaştıklarımın, öğrencilerimin gözlerindeki yansımaları ve geri dönüşleri, bana sanki bir mesaj veriyordu; bana, hayatımın anlamını ve temel hedefini işaret ediyordu.

Öğrencilerimin gözlerindeki ışıltı, coşkum ve mutluluğum; bana birkaç yıl sonra şu cümleyi söyletti:

“Hayatımın temel hedefi; başkalarının, hayatlarının temel hedeflerini bulmalarına katkıda bulunmaktır.”

Bu cümleyi söyleyebilmeyi keşfettiğim için çok mutluyum.

Hayat yolculuğunun bir keşif süreci olduğuna inanıyorum ve Olmak denen olgunun yolda gerçekleşebildiğini düşünüyorum. Bu nedenlerdir k; Yolda Olmak söylemine büyük bir değer veriyorum ve önemli bir anlam yüklüyorum.

Buraya kadarki açıklamalardan da görüleceği gibi, insan kendisini tek başına gerçekleştiremez; mutlaka başkalarına ihtiyacı vardır.

Pearl S. Buck’ın (1892-1973) bu konudaki muhteşem söylemini bir kez daha paylaşıyorum:

Yalnız yaşamaya çalışan kişi, bunu insanlıktan çıkmadan başaramaz.

Başka bir kalbe yanıt vermezse, kalbi susar.

Yalnız kendi düşüncelerinin yankılarını duyar

ve esin almazsa, beyni durur.

Kısacası: Tek kişilik orkestra hayatın senfonisini çalamaz. Hayatın senfonisini ancak, hayatına dokunduğumuz insanlardan oluşan orkestrayla çalabiliriz. Bu orkestranın coşkusu, senfoniyi başka insanların hayatına da taşır ve orkestra her geçen gün büyür. Gün gelir, hayatın senfonisi tüm evrende yankılanır…

Bunun hayaliyle yaşamak bile insanı mutlu etmeye yeter.

Mevlânâ’nın, kendisini “Aşk Ehli” olarak nitelediği, 12. yüzyılın ünlü mutasavvıfı Ferîdüddin Attâr’ın bir deyişi ile bitiriyorum yazımı:

“Herkesin nasibi hayali kadardır”

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Ufuk Erkunt dedi ki:

    Sevgili kardeşim çok veciz ve yol gösterici bir yazı olarak okurken mutlu oldum.Teşekkürler.

    1. Metin Aycıl dedi ki:

      Sevgili Ufuk Kardeşim, ilgin ve teveccühün için ben çok teşekkür ederim.

  2. Eyüp dedi ki:

    Emeklerinize Sağlık Sevgili Hocam 👏🙏

    1. Metin Aycıl dedi ki:

      Teşekkür ederim sevgili Eyüp

  3. Bilal ERDOĞAN dedi ki:

    Metin hocam başarı konusundaki yazınız bizler ve gençler için fevkalade güzel ve başarıya odaklı olmuş. Teşekkür ederiz.