Bodrum Gündem

Aşılar ve Gururlarımız

Gurur Duyduğumuz Türkler…

Aralık ayı başında Fransa devlet televizyonu France 2 haberlerde onbeş dakika kadar bizim Türklerden bahsetti. Dr Uğur Şahin ve eşi Dr Özlem Türeci hakkında övgüler yağdıran haberden sonra hernedense Macron efendinin Türkiye alehtarı sözlerine nokta konmuş oldu. Bu Charlie Hebdo nun din rezaletine önce Toulouse kardinali set çıkmıştı, daha sonra Türklerin ne yapabileceğini gösteren uluslararası örnek de utanmazlara ders oldu.

AŞIDA SON DURUM
AŞIYI YAPANTİPKULLANILAN ÜLKELER
Pfizer-BioNTechmRNAKANADA VE ABD VE DİĞER ÜLKELERDE
ModernamRNAKANADA VE ABD VE DİĞER ÜLKELER
GamaleyaAdenovirusRUSYA DA ERKEN KULLANMA
BELARÜS VE ARJANTİNA ACİL DURUMDA.
CanSinoAdenovirusÇİN DE LİMİTLİ OLARAK
Johnson & JohnsonAdenovirus
Oxford-AstraZenecaAdenovirus
Vector InstituteProteinRUSYA DA ERKEN KULLANILABİLİR.
NovavaxProtein
SinovacInactivatedÇİN DE LİMİTLİ OLARAK KULLANILIYOR.
Sinopharm-BeijingInactivatedBAHRAİN DE KABUL EDİLMİŞ
ÇİN DE LİMİTLİ OLARAK
Sinopharm-WuhanInactivatedÇİN DE ARAB EMİRLİKLERİNDE LİMİTLİ

 

Yukardaki bilgileri NYT dan aldım çünkü Dünya Sağlık Örgütünde jeton geç düştüğü için haberler yeterince güncelleşmiyor. Görüldüğü gibi bizim Türklerin bulduğu aşı dünyada bir numara, hangi yabancı basını okursanız okuyun Pfizer-BioNTech son derece methediliyor. Tek sıkıntısı -70 C de saklanması o da bugünkü teknolojiyle mümkün.

Bütün kalbimle şu aşı meselesi 2021 de hallolsun ve başta Türkiye olmak üzere bütün dünya rahatlasın.

Lakin yurdumuzda bu 65 yaş üstünün ancak saat 10.00 ile 13.00 arası sokağa çıkmaları beni son derece rahatsız ediyor. Eminim dünyada tekiz.. Nedeni ise daha anlaşılmadı.

Dönelim şu son aşı durumunua. Türkiye de herkes bu konuyu haklı olarak televizyonlarda konuşuyor, gerek bilimel heyetten gerekse uzamn akademisyenler aşının ne kadar önemli olduğunu defalarca anlatıyorlar. Ben şahsen aşının olunması kanaatindeyim. Bir de Fransa da bilimsel heyetin ne düşündüğünü merak ettim ve bir röportajı aşağıda yayınlıyorum.

 Prof.Odile Launay ile Sohbet…

Soruları soran bir Fransız dergisi.

Soru:

Covid’e karşı ilk aşılar, güvenliklerini ve koruyucu etkilerini gösteren birkaç bin katılımcı üzerinde gerçekleştirilen üç aşamalı klinik denemenin ardından piyasaya sürüldü. Ancak bu ürünler hakkında henüz her şeyi bilmiyoruz. Çözülmesi gereken başlıca sorular nelerdir?

Cevap:

Her şeyden önce, orta ve uzun vadede etkinlikleri ve güvenliği. Mevcut veriler, kısa vadede mükemmel bir koruma ve güvenlik seviyesini göstermektedir, ancak ortalama 4 aylık bir takip süresi lazım. Sadece zamanın sağlayacağı daha uzun vadeli verilere ihtiyacımız var. Ama aynı zamanda yaşlıların ve bağışıklık sistemi baskılanmış hastaların – HIV ile enfekte olan, nakledilen, kanser tedavisi gören ya da kronik iltihaplı bir hastalık için bağışıklık sistemini baskılayan hastalar – hakkında daha fazla bilgiye ihtiyacımız olacak. Şu an elimizde veri yok.

Birkaç aşı mevcut olduğunda, birinin veya diğerinin tercihli kullanımı açısından da sorunlar olacaktır. Onları nasıl ve hangi popülasyonda konumlandıracağını bilmek büyük oldukça zor olacak. Pek çok parametre dikkate alınacaktır: mevcudiyetleri, kullanım kolaylıkları ve aynı zamanda indükledikleri bağışıklık tepkisinin türü gibi…


Soru:

Aşıya bağlı olarak bu tepkiler çok değişken olabilir mi?

Cevap:

Kesinlikle. Antikor titreleri ve hücresel yanıt ve hafıza yanıtı üzerindeki etki, kullanılan aşı teknolojisine bağlı olarak mutlaka aynı olmayacaktır. Bugün aşıları birbirleriyle karşılaştıracak verilere sahip değiliz. Aşama 1 ve aşama 2 çalışmaları uyumlu hale getirilmemiştir ve aşama 3 için karşılaştırma yalnızca dolaylı olabilir çünkü farklı aşılar tek bir denemede değerlendirilmemiştir. Etkililik süresi de ürünlere göre değişirler.

Soru:

Nasıl yapacaksın?

Cevap:

Ocak ayında, bize zaten onayını vermiş olan Moderna’nın aşısı ile ilk deneme ile başlayacağız. 65-75 yaş arası 60 kişi ve 75 yaş üstü 60 kişi içerecek. Bunları 18-45 yaş arası 60 katılımcı ile karşılaştıracağız. İşimiz gerçekten yaşlı insanlara odaklanıyor, çünkü aşılamaya genellikle daha az tepki verdiklerini biliyoruz. Bağışıklık tepkilerini kan testlerinden çok detaylı bir şekilde keşfedeceğiz. En verimli immün izleme testlerini gerçekleştirebilen, İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan biri de dahil olmak üzere çok özel laboratuvarlar, antikor seviyeleri, hücresel yanıtlar ve hafıza analizlerini gerçekleştirecek. İmmünosesan faktörlerin bu tepkiler üzerindeki etkisi üzerine de araştırma yapılacaktır.

Soru:

Ayrıca aşıların enfeksiyona ve dolayısıyla günümüzde önemli bir sorun olan virüsün bulaşmasına karşı koruma kapasitesini de inceleyebilecek misiniz?

Cevap:

Gerçekten de, KBB küresindeki mukoza zarlarında antikorları aramak için tükürük numuneleri alacağız ve bunların varlığının bulaşmayı önlemek için gerekli olduğuna inanılıyor. Moderna, geniş çaplı denemesinde tüm katılımcılar üzerinde PCR testi gerçekleştirdi ve bu nedenle bu konuda ara veriler sağladı, bu da iletim üzerinde gerçekten bir etki olabileceğini düşündürdü. Bu çok cesaret vericidir, ancak bu noktada bu korumanın tamamlanıp tamamlanmayacağını söylemek zordur, çünkü bu veriler tek bir dozun enjeksiyonundan sonra iki ihtiyaç duyulduğunda ölçülmüştür. Tespit edilen virüs miktarı hakkında da bilgi yoktu. Daha kesin verilere sahip olmalıyız ve ayrıca bazı aşıların diğerlerinden daha iyi olup olmadığını görmeliyiz.

Soru:

Ayrıca bu aşıların belirli izleyiciler ve özellikle bağışıklığı zayıflamış popülasyonlar üzerindeki etkililiğinin analizinden de bahsettiniz. Nasıl olacak?

Cevap:

İlgili kişilere aşı gruplarına katılmalarını teklif ederek. Daha sonra onları takip edebilir, aşılanmış deneklerin durumunu bir aşıdan fayda görmeyecek diğer kişilerle karşılaştırabilir, bağışıklık tepkilerini incelemek için örnekler alabiliriz, vb. Araştırma yapmanın biraz farklı, daha esnek bir yolu.

Soru:

Moderna’nın aşısıyla başlayacaksınız. Diğer laboratuvarlardan ürünlerle ne zaman çalışabileceksiniz?

Cevap:

Karşılaştığımız ana zorluk budur: diğer aşıların takibini yapabileceğimizi umuyoruz, ancak şu an için bundan emin değiliz. Diğer üreticiler kendi denemelerine ve pazara giriş kayıtlarına çok odaklandılar ve taleplerimize henüz yanıt vermediler. Ancak, bildiğim kadarıyla, yeni ANRS-Reacting ajansı aracılığıyla Fransız Devletinin çok güçlü desteğiyle bu tür bir projeyi kuran tek ağ biziz. Sonuçlarımız, belirlendikleri zaman koruma korelasyonları ile karşılaştırılabilir.

Soru:

Neyle ilgili ?

Cevap:

Koruma sağlamak için gereken antikor miktarını ve diğer bağışıklık tepkisi türlerini belirleyen şey budur. Şu anda bizde yok. Bunları değerlendirmek için, yeterli aşı başarısızlığı olması gerekir, çünkü mesele, enfekte aşılanmış deneklerdeki ve aşı ile korunan deneklerdeki antikor seviyelerini karşılaştırmaktır. Bu teknik görünebilir, ancak gelecek için önemli bir noktadır çünkü sonraki aşıların klinik deneyleri artık plaseboya karşı yapılamaz, etik olmaz. Etkinliği göstermek için, daha sonra gelecek olan laboratuvarlar, kendilerini halihazırda piyasada bulunan aşılarla karşılaştırmalı veya bu bağıntılar sayesinde ürünlerinin neden olduğu antikorların korumayı mümkün kıldığını kanıtlamalıdır. En uygun yöntem, düzenleyici kurumlar tarafından seçilecektir.

Aşı Olmak İstemeyenler Ve Maske Takmayanlar…

İspanya aşı olmak istemeyenleri kaydedeceğini açıkladı…

Fransa da yapılan anketlerde şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor.. Geçen ay halkın sadece 53% ü aşı olmak isterken 3 gün önce Sağlık Bakanlığının yaptığı ankatte halkın sadece 40% ı aşı olmak istiyormuş. Tipik Fransız halkı.. Biz buna Esprit de Contradiction deriz.. Yani herşeyin tersini yapma gibi bir şey.

Belçika ise tam tersi. Halık 60% aşı olmak istiyor. Sadece 16% si hayır diyor, geri kalanı beklemeyi tercih ediyor. Buna karşılık 830 doktor arasında yapılan ankette doktorların sadece 63% aşı olmayı kabul etmişler, 37% si daha emin değiller. Anket 25 Kasım 2020 tarihinde 7 sur7 dergisinde yayınlandı.

İsviçrelileri yüzde 57’i aşı olmayı kabul ediyorlar.

Türkiye de bu rakam yüzde 60 ‘ları geçiyor.

Dünyanın bazı ülkelerinde maske takmanın demokrasi ve kişi özgürlüğüne aykırı olduğunu düşünen guruplar bulunmaktadır. Bunların çoğu Almanya, İtalya, İspanya, Fransa vb. gibi gelişmiş ülkelerde yaşamaktadırlar.

Bu çılgınca bir düşünce tarzıdır. Evet anlarım aşıların faydalı olacaklarına ce yan tesirlerinin az olacağını beklemelerini anlarım ama böyle demokrasi ve özgürlük saçmalıklarıyla hem kendi hayatını hem de sevdiklerinin ve diğer hayatları riske atmalarını son derece cahilce bir davranış olarak görüyorum.

Madrid de maske takmaya hayır diyen insanlar sokağa döküldüler…

Berlin de halk maske takılmaması için sokağa döküldüler.

Şimdi de aşı olmayacağız diye mi sokağa dökülecekler? Ben buna insanşlık suçu diyorum, çünkü o kişilerin aşıyı red etmeleri diğer kişileri hasta edebilir. DSÖ vasıtasıyla devletler buna bir çare bulmalılar. Ben birkaç ay sonra dünyanın gidiş hattını iyi görmüyorum. Bunda basının da suçu çok fazla.

Gerek Türk basınında gerekse bütün dünya basınında şöyle manşetlere rastlıyoruz.

Aşı Oldular 2 Gün Sonra Öldüler…

Bu gibi aslı astarı olmayan haberi açtığınız zaman, haberin zaten doğru olmadığını görüyorsunuz. Çünkü o kişinin neden öldüğü daha bilinmiyormuş. Tabii ki bunu okuyan kişiler belki de haklı olarak rahatsız olabilirler.

Basın doğrunun ve halkı koruyacak şekilde haber yapmalıdır. Sadece tıklansın da para kazanayım diye değil. Bu gibi haberleri yazmaktan kaçınmalıyız. Şöyle ki eğer yapılan otopside eğer aşıda problem varsa o zaman tabii ki basın bu haberi yayınlamalıdır ve aşı hangi laboratuvara aitse muhakkak durdurulmalıdır. Burada insan hayatından bahsediyoruz. Guguç değil bu!

Basın halkı aydınlatmalıdır, halıkn yanında olmalıdır. Buna göre hareket edildiğinde fantezist haberler süzgeçten geçirilmelidir. Lütfen medya buna dikkat etsin. Artık ucunda ölüm var.. Sadece 65 yaş üstü insanlar ölmüyorlar Kasım ayında 18 – 44 yaş arası insanlar Büyük Britanya da çoğunluktaydılar. O lanet virüs vücuda girdiğinde bağışıklık sisteminde nerede zayıflık varsa oraya saldırıyor.. Sigarayı tamamne bırakın, içkiyi kontrollü için, açok havada dolaşın, ellerinizi sık sık yıkayın, kirli ellerinizi ağzınıza burnunuza götürmeyin. Mezarlıklar ve hastaneler ‘bana bir şey olmaz’ diyenlerle dolu maalesef.

Ekonomi bütün dünyada kötüye gidiyor. Basın bunu açık açık yazmıyor. Saklıyorlar. Eğer sıhhatiniz yerindeyse ve geçinebileceğiniz paranız varsa şükredin. Dünyada günde onbinlerce kişi işten atılıyor.. Ne morgage ödeyebilecekler ne de başka borçlarını. İşte dünya ekonomisinden bazı makaleler.

Dünya Ekonomisi Tepetaklak…

Koronavirüsün dünya ekonomisine zararı 347 milyar dolar. Covid-19 vaka sayıları artarken Londra’daki FTSE borsası, New York Wall Street’teki Dow Jones Endeksi ve Japonya’daki Nikkei endeksinde büyük düşüşler oldu. 2020’nin ilk çeyreğinde Dow ve FTSE,1987’deki ilk çeyrekten sonraki en büyük düşüşü gördü.

Buna cevaben birçok ülkede kredi maliyetini düşürüp tüketici harcamalarını teşvik etmek ve ekonomiyi canlandırmak amacıyla merkez bankaları faiz oranlarını indirdi.

Hükümetlerin müdahalesi ile küresel piyasalar o günden bu yana kısmi bir iyileşme gösterse de bazı uzmanlar, salgında ikinci dalgaya dair endişeler yatışıncaya dek piyasaların oynak olabileceği uyarısında bulunuyor.

Koronavirüs salgınına karşı uygulanan kısıtlamalar nedeniyle çok sayıda kişi işini kaybetti veya gelirlerinde büyük bir düşüş oldu.

Gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere birçok ülkede işsizlik oranları arttı.

IMF verilerine göre, ABD’de işsizlik oranı yüzde 10,4’e dayandı. Bu, dünyanın en büyük ekonomilerinden birinde onlarca yıldır süren istihdam artışının sonu demek.

Ayrıca başta salgından en çok etkilenen turizm ve hizmetler sektöründe olmak üzere milyonlarca işçi, isithdam kaybını önlemek üzere hükümetlerin uyguladığı kısa çalışma ödeneği gibi uygulamalardan yararlandı.

Ancak bu alandaki veriler ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Fransa, Almanya ve İtalya’da başvuru sayıları, İngiltere’de ise bu uygulamaya kayıtlı kişilerin sayısı esas alınıyor.

IMF 2020’de küresel ekonomide yüzde 3 daralma öngörüyor. Bunun 1930’lardaki Büyük Buhran’dan beri en yüksek daralma olacağı belirtiliyor.

Ancak koronavirüs salgını “benzersiz bir kriz” olarak tanımlanırken, 2020’nin ikinci yarısında salgının etkisini azaltması halinde gelecek yıl için yüzde 5,8 oranında küresel büyüme bekleniyor.

Bunun özellikle Hindistan ve Çin gibi ülkelerdeki ekonomik büyüme sayesinde olması öngörülüyor.

İngiltere, İtalya gibi hizmet sektörünün ağırlıklı olduğu ve salgından yoğun etkilenen büyük ülkelerde ise ekonomik iyileşmenin daha yavaş olması bekleniyor.

Salgının etkisi seyahat sektöründe ağır yaşandı. Havayolları uçuş sayıları azalttı, müşteriler iş seyahatlerini ve tatillerini iptal etti.

Birçok ülke salgının yayılmasını önlemek amacıyla seyahat sınırlaması getirdi.

Flight Radar 24 adlı uçuş izleme servisinin verilerine göre, uçuş sayıları dünya çapında büyük düşüş gösterdi.

Ancak bazı ülkelerde kısıtlamaların gevşetilmesiyle sektörde kısmi bir canlanma oldu.

Örneğin İspanya birçok Avrupa ülkesine sınırlarını yeniden açtı. Gelenlere karantina uygulanmayacağını açıkladı.

Seyahat şirketleri İngiltere’de de hükümetin kısıtlamaları gevşettiği açıklamasının ardından rezervasyonlarda “patlama” olduğunu kaydetti.

Mayıs 2020 da ABD de 3 milyon kişi corona yüzünden işsizlik parasına başvurdu.

Gelecek haftalarda aşı durumu daha da belli olmuş olacaktır. Yine yabancı basından seçmeleri sizlerle paylaşmayı düşünüyorum.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.