Bodrum Gündem

Adalet Ve Demokrasi Özlemi

Adalet Ve Demokrasi Özlemi

Yanarım, yanarım, boşa yanarım der ya ozan ben de öyleyim bu günlerde. “Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” yaşamadığımıza, 2021’e girerken birbirimize  “Yapraklara dallara yeşillere allara” diyemeyişimize, Covid’in bizi karabasan gibi evlerimize kapatışına, Devletin ve yaşamın vazgeçilmezi olan “Adalet ve Demokrasinin” kayboluşuna, yanarım!

24 Ocak 1993. Yine penceremden Bodrum aydınlığının girdiği güzel bir Pazar günü. Televizyonun alt yazısında geçen bir haber kanımı donduruyor. Yüzünü bile görmediğim ancak ekmek su gibi her gün evimize giren Cumhuriyet gazetesinin bizi yücelten yazarı “Uğur Mumcu” su öldürülmüş. Ankara karlı sokakta evinin önündeki arabasının kontağını çevirirken. Patlayan bomba, onu ve düşüncelerini paramparça etmek isteyen aydınlığın düşmanları. Hala da bulunamayan failleri…

O günden beri Demokrasi şehitleri, resmi geçit yapar beynimde. Promete’den Lorca ya, Pir Sultan’dan Kubilay a Sabahattin Ali ye . Abdi İpekçi’den Aksoy’a, Cömert’e, Üçok’a, Gaffar’a, Hrant’a,    1 Mayıslara, Sivas, Çorum katliamına. Dar ağacında üç fidan’dan Berkin’lere Ali Korkmaz’lara ve nice faili  mechullere…

Bir eğitimci olarak “İnsanı yaşatmak varken öldürmek niye” sorusunun çaresizliğini ve utancını duyarım. 1970 de yılın hukukçusu seçilen Doğan Öz ün kızı da babası evinin önünde öldürüldüğünde annesine “Babam niye öldürüldü anne” diye sorar. Hrant’ın eşi “Bebeklerden katil yaratan karanlığı sorgular.” 5000 köşe yazısı (40 kitabı) olan Uğur Mumcu “İnsanlar niçin öldürülüyor”? der ve yanıtlar:

Karanlık Çağın zincirine ekleniyor  yenileri. Kendimi hiç bu kadar yılgın – yalnız ve çaresiz hissetmemiştim. Kindar ve dindar kuşaklar yetiştirme politikasına eklenen uzaktan eğitim – sanal kuşaklar yetiştirme politikası – günün getirdiği zorunlulukla da olsa  gücüme gidiyor. Cumhuriyetin tüm değerleri gözümüze baka baka sinsice yok ediliyor. Dilimizle, sanatımızla, tarihimizle, düşüncelerimizle oynanıyor. Açılmadık girilmedik kapı kalmadı, iktidarda kalmak için. Ekonomiyle refahımızı, eğitimle aydınlığımızı, adalet ve demokrasi düşmanlığıyla insanlığımızı çaldılar. Bu günkü çıkmaza geldik dayandık.

“Şimdi Uğur Mumcu olmak var” der Mustafa Balbay, haklı. Ancak onlar bu ülke için – yarınlar için canlarını verdiler. Bence sıra bizde, özellikle de Atatürkçü gençlikte. Eşi Güldal Mumcu, “Uğur’un kavgası sizin, sizin kavganız Uğur’undu” diyor. “Devletin başıyım” diyenlerle “Namus sözü” verenler. Buna ne der bilmem.

Çölün ortasında kumları alıp sağından soluna devreden bilge ye oğlu sorar?;

  • Ne yapıyorsun baba?
  • Çölü değiştiriyorum oğul!

Hiç birşey yapamaz duruma düştüğümüz şu günlerde değiştirme çabaları göstermek, küçük adımlarla yakın hedeflere ulaşmak insana yakışan bir çabadır yine de. Şunu da biliyoruz ki 84 milyondan ne gençler çıkar yarınları kuracak, ne sanatçılar çıkar güzelliği yayacak, ne kadınlar çıkar emek verecek, ne yöneticiler çıkar “Atatürk” olacak…

Bodrum – tabii ki Muğla da Adalet ve Demokrasi şehridir. Tarihine ve doğasına eklenen bu özellik onu yıllara ülkelere taşımış, gözde etmiştir. Demokrasi şehitleri sorumluluğunu 28 yıldır Cumhuriyet gazetesinin de aracılığıyla, STK lar ve Belediyenin birlikteliği ile duyarlılık göstermiştir. Yazar, çizer, bilim insanlarıyla Adalet ve Demokrasi kavramlarını Bodruma taşımıştır. Teşekkürler.

Bu yıl Fethiye Belediye Başkanı “Uğur Mumcu” anıtını açmış Uğur Mumcu parkı’nda kutlarız. Adalet ve Demokrasiye inanan Bodrum Belediye Başkanımız Ahmet Aras da Bodrum halkıyla benzerlerini başarabilir. Demokrasi şehitlerinin yaşayacağı bir meydanda özgürlük türkülerinin söylenip halk mitinglerinin yapılışını görür gibiyim. Oradan uçurduğumuz beyaz güvercinler Ege ye ve Anadoluya barış, birliktelik, özgürlük ve huzur taşıyacaktır.

Çalışma odamdaki kitaplığımda asılı dört fotoğrafı her sene yenilerim solmasınlar diye. Yüzleri güldü sanki. Başta Atatürk; varlığımız. Sonra Nazım Hikmet devrimci Şairimiz -şiirimiz. Uğur Mumcu; Adalet ve Demokrasi savunucumuz ve Türkan Saylan Cumhuriyet kadınımız. Onlar hepimizin aydınlığı, özlemi…

Unutmadık, unutturmayacağız! Borcumuz var.

Hatice YÜCEL

Eğitimci

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.