Bodrum Gündem

Para-pul, mal-mülk, şan-şöhret elinin tersiyle itti

Adaletsizliğe, çıkarcılığa, kör inançlara, baskıya, otoriteye, din istismarına sert ve etkili bir üslupla başkaldıran Neyzen Tevfik, ölümünün 68. yıl dönümünde mezarı başında anıldı. Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel “Hiçbir şeyden çekinmeyen, hiçbir şeyden korkusu olmayan ve hiçlik duygusu ile sanatını icra eden, geçmişimizin önemli bir parçası Neyzen Tevfik’i anıyoruz…” dedi.

Nuray Yılmaz – Özde TV

Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel Neyzen Tevfik’i sadece anma etkinlikleri ile hatırlamak yerine kalıcı birşeyler yapabilmek adına bir şiir yarışması düzenlediklerini ve bu yarışmaya da 500’ün üzerinde şairin bu yarışmaya katıldığını kaydetti. Başkan Yüksel “Demekki Neyzen’in ruhu hala içimizde…” dedi.

Yaşamının bir bölümünü Kartal’da geçirdi…

Kartal Belediyesi tarafından düzenlenen Neyzen Tevfik anma etkinliğine Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel katılımcılara Neyzen dostları şeklinde hitap ederek yaptığı konuşmada “Bir hiciv üstadı, hiciv sanatının önde gelen bir ismi. Hiçbir şeyden çekinmeyen, hiçbir şeyden korkusu olmayan ve hiçlik duygusu ile sanatını icra eden, geçmişimizin önemli bir parçası Neyzen Tevfik’i anıyoruz. Üstadın mezarının kartalda olması ve yaşantısının bir kısmının da Kartal’da geçmesi nedeniyle bu anma etkinliğini gururla üstlendik…” dedi.

Neyzen Tevfik’i (Tevfik Kolaylı) anmak için Kartal Merkez Mezarlığı’nda düzenlenen törene Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, CHP Kartal ilçe Başkanı Efendi Argunşah, İYİ Parti Kartal İçe Başkan yardımcıları, Kartal Belediye Başkan Yardımcıları Ali Apaydın, Bayram Ali Baştan, Kartal Belediyesi Başkan Danışmanı Düzgün Çapar, CHP Kartal İlçe Başkan Yardımcısı Hasan Tozkoparan, Umut Özgür Öğüt, Uğur Temel, Kartal Belediyesi Basın Yayın Müdürü Hüseyin Güler, Kartal Belediyesi Kültür ve Spor İşleri Müdürü Arda Savaş, Kartal Belediyesi Zabıta Müdürü Özgür Polat, SAMDEF Genel Başkanı Metin Şenel ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Atatürkçü Düşünce Derneği Kartal Şubesi Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı.

Neyzen Tevfik Kimdir?

Asıl adı Tevfik Kolaylı olan Neyzen Tevfik 24 Mart 1879’da Bodrum’da doğdu. Babasının memleketi Bafra’nın Kolay nahiyesi olduğu için soyadı kanunuyla “Kolaylı” soyadını almış. Babası Rüştiye Mektebi muallimi Hasan Fehmi Bey, Annesi Emine Hanım’dır. Kendine özgü yergileri ve yaşam biçimiyle adını duyuran Neyzen Tevfik, babasının görevli bulunduğu Urla kasabasında, usta bir neyzen olan Berber Kâzım’la tanıştı ve ondan ney dersleri almaya başladı.

Hiciv Ustası Şair Eşref’in öğrencisi…

Ney’e duyduğu derin sevgiyle İzmir Mevlevihanesi’ne girdi. Neyzen Tevfik, burada Tokadizade Şekip, Tevfik Nevzat, Ruhi Baba, ve Şair Eşref gibi pek çok ünlü isimle ile tanıştı ve onlardan Türkçe’nin yanı sıra Arapça ve Farsça dersleri aldı. Şair Eşref, yalnızca dostu ve hocası olarak kalmayarak ona hicvin kapılarını da açtı.

Mehmet Akif gibi Neyzen de cübbe ve şalvar giymedi…

1898 yılında, babası medrese öğrenimi için Neyzen’i İstanbul’a gönderdi ve Fethiye Medresesi’ne yerleştirdi. Ama Neyzen Tevfik, zamanını daha çok Galata ve Yenikapı Mevlevihanelerinde geçirdi. Bu arada Mehmet Akif Ersoy’la tanıştı ve Mehmet Akif, dönemin seçkin müzisyen ve edebiyatçıları ile tanışmasını sağladı. 1901 yılında, medrese giyimi olan cüppe ve şalvar yerine Akif’in verdiği setre pantolonu giymesi, akşamları medrese dışında kalması ileri-geri konuşmalara yol açınca, Fethiye Medresesi’nden ayrıldı. Mehmet Akif’le çok iyi dost olan Neyzen, Mehmet Akif’e ney öğretti; Mehmet Akif de Neyzen’e Arapça, Farsça ve Fransızca öğretti.

Neyzen düşüncelerinden dolayı işkence yapılarak sorgulandı…

İstibdat’a karşı olan gençlerle Sirkeci’deki İstasyon Gazinosu ve Güneş Kıraathanesi’nde bir araya gelir; yurt sorunlarına ilişkin ve istibdat karşıtı konuşmalar yaparlardı. Güneş Kıraathanesi’ne gelip gidenlerden Ziya Şakir, bir gün, sözü Eşref’ten açıp Jön Türk hareketinin önderlerinden Ahmet Rıza’ya getirerek Neyzen Tevfik’i konuşturdu ve tüm düşüncelerini öğrendi, ardından da ihbar etti. Gözaltına alınan Neyzen, sıkıntı dolu bir sorgulamadan geçirildi. Bu arada, daha önce tam otuz beş kez jurnal edilmiş olduğunu öğrendi. On beş gün sonra da serbest bırakıldı. Serbest kaldıktan sonra kendisini Beyoğlu meyhanelerine attı. Bu esnada Sütlüce Bektaşi Tekkesi’ne devam ederek Şeyh Mümin Baba’dan nasip aldı. Siyasi baskının artmasından sonra  yurt dışına gitmeye karar verdi ve 1902 yılında Mısır’a gitti.

II.Abdülhamid’in zulmünden Bektaşi tekkesine sığınarak kurtuldu…

II.Abdülhamid için yazdığı “Abdülhamid’in Ağzından Bir Nutk-ı Hümâyun” adlı hicvini İstanbul Kıraathanesi’nde okuyunca tutuklanmak istendi fakat çevrenin işe karışması ile kurtuldu. “Türk Aydınlarının Mısır Hidivi Hakkındaki Düşünceleridir” başlığı ile gazetelerde yayımlanan yazı nedeniyle hakkında tutuklama kararı verildi. Kurtulmak için de “Kaygusuz Sultan” adlı Bektaşi Tekkesine sığındı. II. Meşrutiyet’in ilânıyla Mısır’dan ayrıldı ve İzmir’e döndü.

Tımarhanede Alkolizm tedavisi gördü…

1919 yılında, ilk kitabı “Hiç”i yayınlandı. 1926 yılında Atatürk’le tanışan Neyzen Tevfik, 1927 yılında sa’ra nöbetleri ve alkol yüzünden artık sık sık gideceği Toptaşı Tımarhanesi ve Zeynep Kâmil Hastanesi’nde tedavi görmeye başladı. 1928 yılında, eski dostu Mehmet Akif’i görmek için tekrar Mısır’a gitti ve bir yıla yakın bir süre yanında kaldı.

Bakırköy Akıl Hastahanesi’nin 21 nolu koğuşu ona ayrıldı.

1940’lı yıllarda doktoru olduğu kadar dostları da olan Mazhar Osman ve Rahmi Duman’ın aracılığı ve Valiliğin oluru ile Bakırköy Akıl Hastahanesi’nin 21 nolu koğuşu ona ayrıldı. İstediği zaman gelir, yatar, dinlenir ve çıkar giderdi. Rahmi Duman, Neyzen Tevfik’le ilgili şunları yazmış; “Onu yakinen tanımak mazhariyetine 1932’de erdim. O tarihte genç bir asistan olarak Bakırköy Akıl Hastahanesi’ndeki 18 numaralı serviste (ehline) açmış olduğu şiir ve felsefe kürsüsünün hevesli ve usanmak, yılmak bilmeyen bir talebesi olmuştum…”
Cenazesinde sokak sarhoşları ile profesörler yan yanaydı…

Neyzen Tevfik’in söylenceleşen yaşamı 28 Ocak 1953’de son buldu. Cenaze namazı Beşiktaş’ta Sinan Paşa Camii’nde kılındı. Caminin avlusundan taşan kalabalık; ana caddeleri, kahveleri, yolun karşısında ki Barbaros Bulvarını doldurdu. Memurların, profesörlerin, ileri gelenlerin yanı sıra kılıklarına çeki düzen vermeye çalışmış sarhoşlar, sokak serserileri ve bin bir çeşit insan bir arada uğurladılar Neyzen’i bilinmeyene. Kim bilir belki de hiçlikten hepliğe…

Para-pul, mal-mülk, şan-şöhret elinin tersiyle ittiği şeylerdendi. Adaletsizliğe, çıkarcılığa, kör inançlara, baskıya, otoriteye, din istismarına sert ve etkili bir üslupla hicivlerinde ve hayatında başkaldırdı. Boynunda eski yazıyla “Hiç” yazardı.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.