Bodrum Gündem

Üniversitelerde kadro Sorunu

Üniversitelerde kadro Sorunu

Cumhuriyet Halk Partisi Muğla Milletvekili Suat Özcan, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a verdiği yazılı soru önergesinde, üniversitelerdeki akademik kadro sorunları dile getirdi.
Bodrum Gündem Haber
CHP’li vekilin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gündeme getirdiği akademik kadro sorunları, doçentlik unvanını alan ancak kadrosunu alamayan, farklı alt kadrolarda istihdam edilen binlerce akademisyeni ilgilendiriyor.
Mevcut atama ve kadro yaklaşımı ile üniversitelerde çok sayıda akademisyenin kadro problemiyle karşı karşıya kaldığının belirtildiği önergede, kadro sorunlarının akademisyenlerin özlük hakları üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmasının akademik faaliyetlere doğrudan etki ettiği de ifade edildi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yanıtlaması istemiyle verilen soru önergesinde,  bilimsel araştırma ve projelerin sağlıklı işleyişinin öğretim elemanlarının tecrübesi ve devamlılığı ile mümkün olduğu hatırlatılarak, hali hazırda bu projelerin işleyişine hâkim, tecrübeli öğretim elemanlarının kalıcı olmasının kamunun yararı olduğuna dikkat çekildi.
Muğla Milletvekili Suat Özcan verdiği soru önergesinde,  üniversitelerin bilimsel çalışmalar yapabilmesi için akademide çalışma yürüten, ancak unvanlarına rağmen yaşadıkları kadro ve özlük hakkı sorunları nedeniyle farklı kadrolarda istihdam edilen doçentlerin,  hak ettikleri “doçentlik” kadrosuna atanmalarının önündeki engelleri sordu.
Önergede, üniversitelerde bilimsel araştırmaları yürüten çok sayıda öğretim elemanının yaşadığı kadro problemlerinin çözümü için yapılan çalışmaların neler olduğu da soruldu.

Muğla Milletvekili Suat Özcan verdiği soru önergesi;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın T.C. Milli Eğitim Bakanı Ziya SELÇUK tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Saygılarımla.
Evrensel bilgiye ulaşmak ve onu zenginleştirmek, bilginin dağılımını, aktarılmasını ve korunmasını sağlamak üniversitelerin kurumsallaşmasını ve yaygınlaşmasını sağlayan temel unsur olmuştur. Üniversiteler yeni bilimsel çalışmaların yapılmasının sağlanması, eğitici öğretici insanların yetiştirilmesi, toplumda bilgi arzı ve talebi yaratılması bilimsel bilginin yayılması duyurulması işlevlerini yerine getirmektedir. Kamu hizmeti olarak değerlendirilen bu işlevleri yerine getirmekte olan çok sayıda öğretim elemanının kadro problemiyle karşı karşıya olduğu gözlenmektedir.
Üniversitedeki akademik işlerin, eğitim öğretim faaliyetlerinin, bilimsel araştırma ve projelerin sağlıklı işleyişi öğretim elemanlarının tecrübesi ve devamlılığı ile mümkündür. Bu işleyişlerde sürekli yeni öğretim elemanı istihdamı yerine hali hazırda işleyişe hâkim ve tecrübeli öğretim elemanlarının kalıcı olması üniversitenin ve kamunun yararınadır. Çok sayıda akademisyenin kadro problemiyle karşı karşıya kalması akademik faaliyetlere doğrudan etki etmekte, akademisyenlerin özlük hakları üzerinde sonuç doğurmaktadır. Türkiye üniversitelerinde akademik çalışma rejimi katı bir hiyerarşi biçiminde düzenlenerek sırasıyla araştırma görevliliği öğretim görevlisi, doktor öğretim üyeliği, doçentlik ve profesörlük biçiminde tanımlanmıştır. Her bir unvan ve kadro için oluşturulmuş kriterlere uygunluk sağlayan öğretim elemanlarının, atama ve yükselme işlemlerinin yapılması da 2547 sayılı kanunda hüküm altına alınmıştır. Üniversitelerimizde “Devlet Yükseköğretim Kurumlarında Öğretim Elemanı Norm Kadrolarının Belirlenmesine ve Kullanılmasına İlişkin Yönetmelik” hükümleri gereğince akademik kadro planlaması yapılmaktadır.
Ancak 2547 sayılı yasanın 3. maddesinin m bendinin 2. fıkrasında “Doçent: Üniversitelerarası Kurul tarafından verilen doçentlik akademik unvanına sahip kişidir.” denilerek doçentlik unvanı bir kadro olmasının yanı sıra akademik unvan olarak da tanımlanmıştır. Aynı şekilde 15 Nisan 2018 tarihli ve 30392 sayılı “Doçentlik Yönetmeliği’nin 6. maddesinin 6. Fıkrasında: “Bilimsel/sanatsal yayın ve akademik çalışmalarının değerlendirilmesi sonucunda başarılı olan adaya, Üniversitelerarası Kurul Yönetim Kurulu kararı ile karar tarihinden itibaren ilgili bilim/sanat alanında “Doçentlik Unvanı” verilir ve “Doçentlik Belgesi” düzenlenir.” düzenlemesi bulunmaktadır.2547 sayılı yasanın 26. maddesinde Profesörlüğe yükseltilerek atamada; 1) Doçentlik unvanını aldıktan sonra en az beş yıl süreyle, açık bulunan profesörlük kadrosu ile ilgili bilim alanında çalışmış olmak, 2) Doçentlik unvanını aldıktan sonra, ilgili bilim alanında özgün yayınlar veya çalışmalar yapmış olmak, gerekir. İfadesi bulunmaktadır. Kamu idare, kurum ve kuruluşlarının yapabilecekleri atama sayılarına ilişkin 20/2/2020 tarihli ve 2020/60 sayılı Cumhurbaşkanlığı Karan eki Kararda 22.05.2020 tarih ve 2020-235 sayılı değişiklik yapılmış ve 2nci maddenin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“o) Öğretim 0yeleri arasından kadrosunun bulunduğu yükseköğretim kurumunun doçent ve profesör ünvanlı kadrolarına yapılacak atamalar, atama sayısı sınırlarına tabi değildir.”. Bu bağlamda:
Bugün itibariyle Üniversitelerimizde doçentlik kadrosunda istihdam edilen kaç kişi vardır? Bu kişilerin birimlere göre dağılımı nedir?
2021 yılı itibariyle Üniversitelerimizde “doçentlik” unvanına sahip kaç kişi vardır?
Üniversitelerimizde doçentlik unvanına sahip olmasına rağmen doktor öğretim üyesi kadrosunda istihdam edilen kaç kişi vardır?
Üniversitelerimizde doçentlik unvanına sahip olmasına rağmen araştırma görevlisi kadrosunda istihdam edilen kaç kişi vardır?
Doçent unvanına sahip olan ancak başka bir kadroda istihdam edilen öğretim elemanlarının hak ettikleri doçentlik kadrosuna atanmalarının önündeki engeller nelerdir?
Üniversitelerimizde doçentliğini aldıktan sonra ilgili bilim alanında en az 5 yıllık akademik faaliyetten profesörlük kadrosu bekleyen kaç öğretim üyesi vardır?
Hak ettikleri doçentlik ve profesörlük kadrosuna atanmak için yıllarca bekleyen öğretim elemanlarının kadro sorununu çözmek için Üniversitelerimizde tarafından yapılan çalışmalar nelerdir?

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.