Bodrum Gündem

 Topyekûn saldırılara karşı  topyekûn mücadeleye çağırıyoruz

 Topyekûn saldırılara karşı  topyekûn mücadeleye çağırıyoruz

EMEP Bodrum İlçe Sekreteri Zehra Sormageç, Türkiye’nin İstabul sözleşmesinden çekilmesine ilişkin yazılı basın açıklaması yayınladı. Sormageç yaptığı açıklamada “odalar, meslek örgütleri kadın erkek bütün işçiler İstanbul Sözleşmesi ne sahip çıkmalıdır. “ dedi.

Bodrum Gündem Haber

EMEP Bodrum İlçe Sekreteri Zehra Sormageç imzasıyla gönderilen yazılı basın açıklamasında “Evde, işyerinde, okulda, sokakta, mahallede, dernekte, sendikada, ofiste Adaletsizliğin , Eşitsizliğin, Baskı ve Şiddetin karşısındayız ve tüm Demokrasi Güçlerini bu  topyekûn saldırılara karşı  topyekûn mücadeleye çağırıyoruz.” denildi.

EMEP Bodrum İlçe Sekreteri Zehra Sormageç tarafından paylaşılan yazılı basın açıklamasının detayları şöyle;

“Bir geceyarısı  tek adam rejiminin kararıyla geri çekilen İstanbul Sözleşmesi sürecinde Emek Partisi olarak tutumumuz nettir. İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmiyoruz!

Resmî adı ”Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” dir.

Sözleşme şiddeti daha baştan önlemek için şiddet tehdidi varsa Kadınları ve çocukları etkin bir şekilde korumak, bir zarar meydana geldiyse etkili kovuşturma yapılmasını sağlamak, cezalandırma süreçlerini yürütmek ve kadınları güçlendirecek politikalar inşa etmek için devlet kurumlarına somut görevler veriyor.

Kadına karşı şiddetin, Eşitsizlikten doğduğunu kabul eden sözleşme şiddeti toplumsal bir sorun olarak görüyor ve devletleri Eşitsizliği Şiddeti ve Ayrımcılığı önlemekle yükümlü kılıyor. Ev içi şiddetin özel bir sorun olmadığını ve gelenek, töre, din yada namus gerekçelerinin şiddetin bahanesi olamayacağını söylüyor. Psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirilme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, cinsel yönelim ayrımcılığı, psikolojik ve ekonomik şiddet, taciz dahil cinsel şiddet yani şiddetin her türünü kapsıyor.

Aynı zamanda aynı evde yaşama şartına bakılmaksızın “eş, eski eş ve partnerler arasında yaşanan her türlü şiddeti kapsıyor

Şiddeti uygulayan “Baba, eş, sevgili, patron kim olursa olsun şiddetin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması ve zararın tanzim edilmesi yükümlülüklerini DEVLET’e veriyor.

Kadın erkek eşitliğini merkezine alan Sözleşme Kadın ve çocukları güçlendirmeyi amaçlıyor.

Böylesine insani bir sözleşme Kadının güçlenmesinden korkan tek adam rejiminin uykularını kaçırıyor ve bir gece yarısı kararıyla sözleşmeden çekiliyor. Çünkü kadınların çocukların canını kurtarmak korumak değil, devleti iktidarını sorumluluktan kurtarmaya çalışıyor.

İstanbul Sözleşmesi Kadın ve Çocukların korunmasında en büyük sorumluluğu devlete yüklüyor. Devlet şiddet verilerini şeffaf bir şekilde derleyip halka açıklamakla, bu verilerin ışığında şiddet yaşanmadan önleyici tedbirler almakla, yeterli sığınma evi açmakla, kadınlara hukuki, ekonomik ve siyasal koruma sağlamakla ve her alanda kadın erkek eşitliğini sağlayacak politikalarla yükümlü kılınıyor.

Sözleşmenin başka bir boyutu iktidar ortakları patronlara da sorumluluk yüklüyor olması!

İstanbul Sözleşmesi devlete her türlü eşitsizliğin ve ayrımcılığın önlenmesi yükümlülüğünü de veriyor yani işletmelerde, fabrikalarda, ofislerde, bürolarda kadınların erkeklerden daha az ücretle çalıştırılmamaları, kadınlara yönelik cinsiyetçi uygulamalar, baskı, mobbing, aşağılanmanın ortadan kaldırılması, kadınların çalışma haklarını kullanabilmeleri için kreş ve emzirme odalarının açılması, işyerinde kadına yönelik şiddete karşı önlem alınması, şiddet ortaya çıktığı zaman zararın tanzim edilmesi bunun için net politikalar konması işyerinde şiddet ve ayrımcılığın önlenmesinde en önemli araç olan sendikalaşma haklarının gasp edilmemesi ve sendikalaşma süreçlerinde kadınlara yönelik toplumsal ve ailevi baskıları kullanarak yıldırma operasyonu yapılmaması da sözleşmenin gereklerinden.

Yani bu Sözleşme işçi emekçi kadınların işyerlerinde yaşadıkları şiddetle mücadele açısından önemli bir araç. Tamda bu sebeplerle sendikalar, odalar, meslek örgütleri kadın erkek bütün işçiler İstanbul Sözleşmesi ne sahip çıkmalıdır.

Ve biliyoruz ki bunun arkası gelecektir. 1985te imzacısı olduğumuz ”Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması” sözleşmesi olan CEDAW’dan da “Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması” için Avrupa Konseyi Sözleşmesinden de (LANZAROTE SÖZLEŞMESİ) çekilmek isteyecektir. 6284 sayılı yasanın kaldırılmasının ardından Medeni Kanundan kadınların haklarının kaldırılmasını nafaka hakkı yerine şeriat hukukundaki “mehir” düzenlemesi istenmektedir.

Evlilik yaşını 13 yaşa indirmek yeni Medeni Kanun yerine Şeri hukuku ve Türk ceza kanununda değişiklikler diyerek idamın geri gelmesini, zinanın yeniden suç sayılmasını, kadın örgütleri ve LGBT örgütleri terör örgütü kapsamına alınmasını yani kısaca hak talebinde bulunan herkes düşman terörist ilan edilsin ve yaşam hakları ellerinden alınsın. İstenen ve uygulanmaya çalışılan bu baskı şiddet ve tüm antidemokratik uygulamaların karşısında Emek Partisi olarak HAKLARIMIZDANDA HAYATLARIMIZDANDA VAZGEÇMİYORUZ!

Ve sözümüz açıktır ”Evde, işyerinde, okulda, sokakta, mahallede, dernekte, sendikada, ofiste Adaletsizliğin , Eşitsizliğin, Baskı ve Şiddetin karşısındayız ve tüm Demokrasi Güçlerini bu topyekûn saldırılara karşı topyekûn mücadeleye çağırıyoruz…”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.