Bodrum Gündem

Latmos’u Anlamak, Latmos’u Korumak – C. Canan Küçükeren Bodrum Gündem yazıları…

Latmos’u Anlamak, Latmos’u Korumak

Kutsal Latmos Dağlarının ve dünyadaki örnekleri içinde benzersiz betimlemelere sahip, muhteşem Neolitik Dönem Kaya Resimlerinin bölge turizmine kazandırılacağını ve Muğla Valiliğinin bu konuda çalışma yaptığını öğrendiğim zaman üzülmedim desem yalan olur.

Bu çok özgün, 12.000 senelik mirasın çok detaylı bir çalışma ve inceleme yapılmadan turizme açılması, bu dünya mirasında asla geri dönüşü olmayan hatalara yol açabilir ve en kötüsü en küçük bir ihmalde bile kaya resimleri mahvolabilir. Latmos dağları inanılmaz bir kültürel ve doğal zenginlik olup, gözbebeğimiz gibi korumamız gereken bir bölge. Latmos çok büyük ve geniş bir atkeolojik alan ve bir açık hava mekânı, korunması zor olan.

Bölge turizme açılmadan önce çok ciddi, çok dikkatli, çok korunmacı önlemler alınmalı ki olası bir tahribatla karşılaşılmasın. Bölgeyi 20 yıl boyunca inceleyip araştıran sevgili Profesör Analise Peschlow, yazdı, yazdı, yazdı…  Hasta yatağındayken bile “Lütfen Latmos’u koruyun, bölge için özel koruma kanunu çıkartın” diye TBMM’ine dilekçeler gönderdi. Korunmacılık konusunda da nasıl önlem alınacağı hakkında “Miras 1. Yerleşim ve Yaşam Alanı olarak Ören Yeri” isimli bir kitaba katkı verdi.

Bir bilet gişesi, bir bekçi, bir iki yiyecek standı, yanında küçük bir kulübede hediyelik eşya dükkânı yerleştirilecek ve erişim yolları da açılacaksa vay halimize!

Umarım ben yanlış düşünüyorumdur. İnşallah projeden dönülür veya Valilikçe açılmadan önce her türlü ciddi önlem alınır. Eğer bu konu için birkaç söz de benden gelecekse, derim ki:

Öncelikle hiç acele edilmesin, bölge iyice incelensin, yol bahanesiyle doğa tahrip edilmesin.

Zaten az sayıdaki çevre halkı bilinçlendirilsin, eğitilsin, çevreye duyarlı olmaları sağlansın ki daha iyi korunsun. Sanıyorum ki bölge halkı bu konuda epey duyarlı.

Bölgeye özgün koruma yasasında düzenlemeler yapılırken halkın ve yerel yönetimin fikri alınsın. Koruyanlar bir şekilde manen de olsa ödüllendirilsin. Eğer mağara tescilli bir mülkün alanındaysa maddi destek/kredi vs. verilsin.

Resimlerin çizili olduğu kayalar, mağaralar mümkünse tel, kalın cam veya benzeri bir maddeyle kapatılsın ama kapatılan her kayanın önüne açıklayıcı bilgi panoları, resimler, ayna gibi yansıtıcılar vs. konulsun ki içeride neler olduğu görülsün…

Turlar kesinlikle bir yerel rehber eşliğinde ve ziyaretçi kısıtlamasıyla yapılmalı ki kaya resimleri, freskler, manastırlar, antik yapılar bölgenin değerini anlayacak insanlar tarafından gezilsin. Eğer rant kaygısıyla erişim kolaylaştırılırsa, bölge her türlü insana açık olacağından Neolitik Resimlerin yok olmaları için adeta bir zemin hazırlanıyor demek olur.

Dünyadan bu konuya bir korunma örneği verirsek Fransa’daki Lascoux Mağarasına göz atmak faydalı olacaktır. Bu mağaranın korunması için bu güne kadar eskidikçe, 4 adet replikası, yani tıpatıp örneği yapılıp ana mağaranın yanına konmuş ve ziyarete açılmış. Asıl mağaraya ise insan nefesi bile zarar verir diye ziyarete açılmamış.

Kültür varlıklarımız ve doğamız bizim değil gelecek kuşaklarımızındır. Bunlar geçmişimizin ve kültürel kimliğimizin birer belgesi, dünya ülkeleri arasındaki en önemli prestijimizdir ve bizim kadar dünyanın da mirasıdır.

Defineciliğin hala serbest olduğu ve define araçlarının ruhsata tabi olmadan marketlerde satıldığı bir ülkede bilmem bu düşüncelerim fazla mı abartılı? İnşallah konu yetkin kişilerle tekrar masaya yatırılır ve akil kararlar alınarak gereği yapılır.

Sonsuz sevgiyle…

Yorumlar

  1. Çetin Gökdeniz dedi ki:

    Sayın Yetkililere sesleniyorum,
    Lütfen Sayın Canan Küçükeren’ e kulak vererek arkeolojik zenginliklerimize sahip çıkalım, koruyarak geleceğimize miras bırakalım.
    Teşekkürler Sayın Küçükeren.
    Saygılarımla,

  2. Varol Aydın dedi ki:

    Latmos sadece yaşadığımız bölgenin değil, tüm dünyanın da eşsiz çok değerli bir kültürel ve doğal mirası, bütünüyle korunması ve Unesco Dünya Mirasları Listesi’nde yer alabilmesi için uğraşılması gerekiyor. Milyonlarca yıllık eşsiz jeolojik yapısı ve binlerce yıllık insan yaşam izleriyle olağanüstü bir doğa bölgesi olmasına karşın ne yazık ki çok büyük bir madencilik tehditi altında. Sayın Canan Küçükeren’e çok haklı endişelerini ve önerilerini dile getirdiği güzel yazısı ve Latmos’un korunması uğruna gösterdiği çaba için çok teşekkürler.

  3. Şule Kükrer dedi ki:

    Sevgili Canan, “Koruma ve Turizm Etkileşimi(Kaya KÖy Örneği )” konusunda tez yazmış biri olarak. Turizm ile hele de Mass turizm ile korumanın pek aynı kefede olamaycağına eminim. Hele de hiç bir zaman Turizm ve Koruma Politikası olmayan ama bu son dönemde güvendiğimiz güvenmek istediğimiz koruma kurullarının ürettiği kararlara ağzı açık bakarken. Ülkenin her köşesinde ama Özellikle Medeniyetin ışıldadığı Muğla Bölgesinde “korumama kararları” kararnamelerle konfeti gibi yağıyor. İçinde 1. derece arkeolojik sit alanı olmasına rağmen Rüzgar Enerrjisi Tribününe OK diyen bir Anıtlar Kurulu var artık. Ne desem bilmiyorum, “bu çevre, bu tarih, bizim değil, çocuklarımızdan ödünç aldık” diye,sen, ben, bizim oğlan yazıp çizeceğiz ama aklı cebinden geçen Ankara ellerini oğuşturacak.İnşallah yanılıyorumdur, akılla ve sevgiyle kal !