Bodrum Gündem

Salgın Ve Sınav Vurgunları

Toprağı, suyu, ağacı, çiçeği, böceği, doğayı sevmekle başlayan çocukluğuma, öğretmenlik mesleğinin şartı olan ‘‘insan sevgisi’’ de eklenince yaşam sınavım hiç bitmedi. Bu yolculuğumda baharı da yaşadım, güzü de. Bazen öğrencilerimle motorları maviliklere sürerken, bazen karanlığın ayak izlerini, ellerini hissettim ensemde. Yine de açık duran penceremden seherin serinliğini ve aydınlığını yaşadım, yetiştirdiklerimde.

Özellikle bir tatil şehri olan Bodrum yaz aylarında herkesin yeridir, evidir, mutluluğudur. Ayrıca bu aylar topraktan insandan verim alma ve hasat zamanıdır. Karıncanın telaşına bakmak yeterlidir.

Ülkede yaşanmakta olan ekonomi, siyaset, sosyal hayattaki krizlerin eşliğinde salgınla sürdürülen eğitim ve öğretimdeki çıkmazımız, işin özüdür. Söz ettiğim 18 milyon sonuçta 84 milyonu içine alan liseye ve üniversiteye giren gençlerimizin salgın eşliğinde sınav sonuçlarıyla vurgun yemeleri, yorgun düşmeleridir. Laik, bilimsel, demokratik eğitimden uzaklaşmak bir yana, bu yılın sınav sonuçları iç açıcı görünmüyor. Bir yıldır adı üstünde uzaktan eğitimle okulların kapanmasına kadar giden eğitim-öğretim arapsaçına döndü, eşitsizliği getirdi.

2021 yılında liseye giriş sınavlarına giren 1.243.830 çocuktan 200.000’i sınava girmedi. Niçin girmediler? Ne olacaklar? 500 sorunun tamamını yapan sadece 97 kişi. İki günlük sınavda tam-adeletli bir ölçüm yapılamadığı belli. Öğrencilerin %62’si 200-299 puan diliminde toplanmış. En kötüsü de tüm sınava girenlerin ancak %14’ü devlet liselerine yerleştirilecek. Diğerleri meçhul.

Bodrum’a gelirsek; 25.000 öğrencinin 1500 öğretmenin oluşturduğu eğitim camiasında 2000’i LGS’ye katılmış. Bu yıl Muğla’da 5. Sıraya yerleşmiş. Matematik ortalaması yalnızca 2. Bodrum, ilk 97’ye girememiş. Oysa önceki yıllarda merkez ve köyler de dahil devlet okullarımızdan yüksek derece alan çocuklarımız vardı. İlgililer çoktan sorgulamaya başlamalı. Yöneticilerden, öğretmenlere, ailelere kadar her birim, kendi payına düşeni irdelemeli ki yarınlarımızı kurtaralım.

40° Temmuz sıcağı gibi hepimizi yakan bu sorunu bir bardak soğuk su vererek azaltmak istiyorum. Oldum bitti, aracısız, üretici köylü pazarlarını severim. Oralarda toprağın, kadının, emeğin rengini, sesini, terini, tadını duyarım. O gün, kadın üreticilerin ‘çarşamba pazarı’na gitmiştim. Belediyemizin yeni uyguladığı bu tarımsal proje hoşuma gitti. 2-3 metre karelik satış tezgahını dolduran yeşilliklerin tazeliği, sunumu, düzeni dikkat çekiciydi. Arkasında duran temiz yüzlü kız çocuğunun bakışlarıyla karşı karşıya geldik.

– Buyrun, hepsi kendi ürünümüz, organiktir. Çömlekçi’den.

– Önce bir okulunu öğreneyim.

– Milas Fen Lisesi 2. Sınıftayım.

– Desene LGS kahramanlarından yıldızlarındansın.

Yüzü Gülüyor, gözleri ışıldıyor. Devlet ortaokulunda okuduğunu, ailesinin ve öğretmenlerinin ona çok destek çıktığını öğreniyorum. 3 yıl öncesinde de ablası aynı yollardan geçerek Muğla 1.’si olmuş ve Muğla Fen Lisesi’ne girmiş. İkisinin de hedefi doktor olmakmış.

O gün pazardan hiçbir şey almasam da bu iki kız kardeşin başarılı eğitim öyküsü bana yetti. Daha var olan binlercesini düşünüp ferahladım.

Cumhuriyetin örnek Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali YÜCEL ‘Bozkırda Açmadan Solan Çiçek Bırakmayacağız!’; Türkan SAYLAN, ‘Doğu köylerinden ‘Kardelenleri’ parasız yatılı bölge okullarına ulaştıracağız’; Atatürk, Kurtuluş Savaşı günlerinde toplanan 1. Maarif Şurası’nda ‘Silahla mücadeleyi kazandığımız gibi beyinle de kazanacağız.’ derken cumhuriyetin eğitim seferberliğini yaratmışlardır. Biliyorlardı ki bir ülkenin en büyük zenginliği eğitiminden geçer.

İktidar sahipleri bu korkuyla ilk darbeyi eğitime, öğretime vururlar. Kendilerine benzer kuşaklar yetiştirmek isterler. Hesapsız, kitapsız, amaçsız, dinsel ve ticari eğitim kurumları açarlar. 4-5 yaşındaki çocukları diyanetin eline teslim ederler. İmam Hatipleri zorunlu kılarlar. ‘4+4+4’lerle kızlarımızı saf dışı bırakırlar. Eleyici ve seçici sınavlara dayalı okullarda çocuklarımızı 15.07.2021 yaşarken yok ederler. Son dönemde tabletsiz binlerce öğrenciyi fırsat eşitsizliği ile baş başa bırakırlar. Bir soruya düşen bir dakikalık süreyle yarıştırırlar. Özel okullarla da ayrıştırırlar.

Değerli veliler, sevgili öğretmen arkadaşlarım, tehlikenin farkındayız değil mi? Çünkü bu beni Covid-19 salgınından daha çok korkutuyor.

Doğru mu bilmem, Diyanet İşleri, personeline eş dost ilişkisinden faydalanarak indirimli kurban bayramı tatili ayarlamış. Eh… Ne de olsa paraya çok ihtiyacımız var. Hiç değilse iç turizmle ekonomiyi canlandıralım biraz.

Sayın özel ve sözel Milli Eğitim Bakanı, acaba siz de salgın ve sınav vurgunu, yorgunu çocuklarımız ve öğretmenlerimiz için küçük bir bayram tatili ayarlayabilir misiniz? Eşitlik, dayanışma, paylaşma, barış, günah çıkarma adına yapılan bir bayram hediyesi olur. Yakışır doğrusu. Bu da size sorulan bir sınav sorusu olsun.

Hatice YÜCEL-Eğitimci

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.