Bodrum Gündem

20.yüzyılın liderinin doğduğu ev

20.yüzyılın liderinin doğduğu ev
09.11.2021
0
A+
A-

Fulya Omaç Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evi anlattı.

Bodrum Gündem Haber

Fulya Omaç; Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılıp, sonsuzluğa yürüyüşünün 83. Yıldönümünde farklı anmak istedi. Fulya Omaç “Ölümünün konuşulduğu bu günü ülkemizin üzerine bir güneş gibi doğmasıyla anmak istediğimden, Selanik’te hayata gözlerini açtığı ve günümüzde müze olarak kullanılan Ev’i yazmak istedim” dedi.

Fulya Omaç 20. yüzyılın liderinin doğduğu evi şu şekilde anlattı;

İçinde bulunduğumuz Kasım ayı biz Türkler için en sevimsiz ve hüzün kokan ay. Çünkü bağımsızlık yolunda ters dönmüş kötü talihimizi yenip, tarihimizin akışını değiştiren, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve vizyonuyla da geleceğini aydınlatan, ulu önderimiz gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılıp, sonsuzluğa yürüdüğü ay.

Yakın tarihimizin en büyük kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 83. yıldönümü. Ölümüyle sadece Türk halkını değil, tüm dünyayı hüzne ve yasa boğan, cesareti, azmi ve devrimleriyle dünyaya örnek olmuş büyük lider Atamızın hayata gözlerini yumduğu günü / dönemi değil, bir güneş gibi hayata ‘merhaba’ dediği Selanik’te doğduğu evi anlatmak istiyorum siz değerli okurlara.

Biz Türkler için, ziyaret edilmesi gereken en önemli yerlerin başında geliyor

Ölümünün üzerinden 83 yıl geçmesine rağmen ilkeleri, devrimleri ve fikirleriyle bizlere hala ışık tutan ve yol gösteren, kalplerimizde de yaşamaya devam eden ulu önderimiz Atatürk’ün 1881’de Selanik’te doğduğu, çocukluk yıllarının bir kısmını geçirdiği, avlusunda babası Ali Rıza Efendi’nin diktiği nar ağacının altında oyunlar oynadığı ve Balkan turuna çıkan biz Türkler için, ziyaret edilmesi gereken en önemli yerlerin başında gelen, ilkokul kitaplarından pembe badanalı haliyle anımsadığımız, ancak günümüzde çeşitli restorasyonlar geçirmiş ve beyaza boyanmış bu tarihi ev, günümüzde ‘Selanik Atatürk Evi Müzesi’ olarak hizmet veriyor. Bu tarihi bina, vatanımızın da küllerinden yeniden doğmasını sağlayan başkomutanımız Atatürk’ün doğduğu ve henüz yedi yaşındayken 1888’de babası Ali Rıza Efendi’nin vefatına dek yaşadığı, sonrasında ise ‘Kolağası / kıdemli yüzbaşı’ rütbesindeyken (1907-1911) merkezi Manastır’da bulunan 3’üncü Ordu Karargahı’nın Selanik’teki şubesine tayin edildiği dönemde, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüne çare aramak için arkadaşları ile bir araya geldiği tarihe tanıklık etmiş bir bina.

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bu pembe evde dünyaya gözlerini açtığı Selanik,

1391 ve 1394 yıllarında iki kez Osmanlı topraklarına dahil edilmiş, egemenliğin tam sağlanamaması nedeniyle 1430 yılında nihai olarak fethedilmiş ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında, 1912’de Yunanistan yönetimine geçene kadar 482 yıl boyunca Osmanlı hakimiyetinde kalmıştı…

Selanik Belediyesi 1937 yılında ATAmız’ın doğduğu bu evi satın alarak Türkiye’ye hediye eder. Atatürk’ün talimatı ile bitişikteki ev ve arsalar satın alınır ve yerlerine başkonsolosluk binası inşa edilir.

Ev, Atatürk’ün ölümünün 15. yıldönümünde naaşının Anıtkabir’e taşınması ile eş zamanlı olarak, 10 Kasım 1953 günü törenle müze olarak açılır. O tarihten bu yana da 68 yıldır Selanik Atatürk Evi Müzesi olarak hizmet veriyor…

Atatürk Müze Evi çağdaş müzecilik anlayışı doğrultusunda restore edilerek, 2013’de ziyarete açıldı. Müze pazartesi günleri hariç, resmi tatiller dâhil, haftanın altı günü, saat: 10.00 – 17.00 arasında gezilebiliyor, giriş ücretsiz. Atatürk Evi Müzesi’nin bakım ve onarım işlemlerinin yürütülmesi, güvenliğinin sağlanması ve ziyaretçilerin gezdirilmesi aynı yerleşkede bulunduğu Selanik Türk Başkonsolosluğu’nun sorumluluğunda.

Her bir odası nefesler tutularak ve derin duygularla dolaşılan bu üç katlı evin duvarlarında Atatürk’ün hayatının muhtelif dönemlerine ait fotoğraflar ve Yunanca, Türkçe ve İngilizce olmak üzere üç dilde bilgilerin yazılı olduğu ışıklandırılmış panolar asılı. Bu panoların birçoğunun altında yine üç dilde ‘Her şeyin başlangıç noktası, Bir umut doğdu.’ yazıyor. Bu cümleler aslında her şeyi çok güzel özetlemiş. Atatürk ve annesi Zübeyde Hanım’ın balmumu heykelleri, Türkiye’den getirilen Atatürk’ün 50 parça özel eşyası. Bu parçalar arasında Atatürk’ün asker şapkası, yeleği, ayakkabıları, terlikleri, kravatı, yemek yediği çatal bıçak takımı, bastonu ve piposu, ilk Cumhurbaşkanlığı mührünün kopyası, okul çağlarına ait belgeler, yabancı devlet adamlarının Atatürk için söylediği anlamlı sözler, Selanik, Manastır, Ankara ve İstanbul şehirlerinin Atamızın hayatında rol oynadığı dönemlere ait bilgiler, Zübeyde Hanım ve Ali Rıza Efendi’nin resimleri, Atatürk’ün nüfus cüzdanı örneği, Manastır Askeri İdadisi, Selanik Rüştiyesi ve Harp Okulu’ndan aldığı notları gösterir karneleri, kurmay sınıfına devam ettiğini teyit eden belge ve Harb Okulu talebelik yılları ile bitirdikten sonraki döneme dair fotoğraflar bulunuyor. Osmanlı İmparatorluğu Devri’nde Atatürk’ün Şam’da, Çanakkale’de ve Yıldırım Orduları Komutanlığı’nda çektirdiği resimler, İstiklâl Savaşı’nda Sivas Kongresi, Ankara’da halkın arasında ve Sakarya Muharebeleri esnasındaki fotoğrafları da var. İnkılâp Safhası’nda Harf İnkılâbı çalışmaları devrine ait başında kalpak bulunan resim, çalışmalar ve istirahat ederken muhtelif resimler yer alıyor. Ayrıca müzenin her kattaki sofalarında evin eski teşhir düzenini gösteren maketler, sinevizyon gösterisi ve atamızın ölümünü anlatan panalor mevcut. Her odada ahşap dikdörtgen şeklinde oturma düzeni bulunuyor. Her yer pırıl pırıl tertemiz. Atatürk Evi Müzesi’nde istediğiniz kadar kalabiliyorsunuz, fotoğraf çekmek serbest.

Biraz da her kattan ve oda detaylarından bahsetmek istiyorum..

Atatürk Müze Evi’nin zemin katında, iki oda var. Kapıdan girildiğinde diğer katlar göre biraz daha dar bir sofa bulunuyor. Bu sofanın kapının karşısındaki duvar dibinde dijital bir masada ATAmızın hayatını anlatan film gösteriliyor. Sol tarafındaki kütüphanede Atatürk’ün Türkçe, Fransızca ve İngilizce basılmış Nutuk adlı eseri, Atatürk’ün Söylev-Demeçleri, çeşitli kitaplar ve Atamızın birçok yerde görmediğimiz fotoğrafları sergileniyor. Sağ taraftaki Atatürk ve Çocuk Odası’nda renkli puf oturaklar ve duvarda Selçuk Yöntem’in sesinden Atatürk ve Çocuk temalı bir video gösteriliyor. Duvarlarında ışıklandırılmış panolarda ATAmız’ın çocuk sevgisi anlatılıyor. Bu katta ayrıca Atamızın sonsuzluğa yürüdüğünü anlatan yazılı ve resimli panalor ile Atamızın vefatı sonrası yayınlanan gazete manşetleri bulunuyor. Burada ayrıca evin eski hali video ile tanıtılıyor.

Müze Ev’in birinci katına hem bahçedeki taş merdivenle, hem de zemin kattan ahşap merdivenle çıkılabiliyor. Bu katta geniş bir sofa ve üç oda bulunuyor. Soldaki ilk oda mutfak. Burada Atatürk’ün çocukluk yılına ait masanın yanındaki sandalyede oturan gri takım elbise ve beyaz gömlek giymiş bir balmumu heykeli, bakır bakraç, sini, kazan ve çeşitli kaplar, toprak testiler sergileniyor. Hemen yanındaki odanın ismi Manastır. Bu odada Atatürk’ün Manastır Askeri İdadisi’nde öğrenim gördüğü yıllara ve şehre ait bilgiler ve fotoğraflar, ders notları yer alıyor. Sağ tarafta ise Selanik Odası bulunuyor. Bu odada ise Zübeyde Hanım’ın bir sedir üzerinde oturmuş balmumu heykeli, Atamızın doğduğu Selanik şehri hakkında bilgi ve fotoğrafların yer aldığı panolar, burada öğrenim gördüğü okulları, ders notları bulunuyor. Odaların kapılarının açıldığı geniş holde ise yine Manastır ve Selanik’e ait bilgi ve fotoğraflar, camekan içinde de Atatürk’ün kullandığı çelik kaşık, çatal, bıçaklar, ahşap kadehler ve kaşıklar ile birinci katın restorasyon öncesi eski halini gösterir maketi yer alıyor.

Evin ikinci ve son katında ise; yine geniş bir hol, iki oda, bir de hamam bulunuyor. Bu katta Atatürk’ün doğduğu odanın yer aldığı İstanbul Odası ile balmumu heykelinin bulunduğu Ankara Odası var. İstanbul Odası sol tarafta yer alırken bu odada ‘Atatürk dünyaya bu odada gözlerini açtı, İstanbul’da kapadı’ yazısının bulunduğu bir kürsü, Atatürk’ün kişisel eşyaları bastonu, askeri şapkası, sigara kutusu, kemeri ve İstanbul Harp Akademisi’nde öğrenim gördüğü yıllara ait bilgiler ve fotoğrafların yer aldığı ışıklı panolar, Kara Harp Okulu künye kaydı, ders notları bulunuyor. Bu odayı daha bir içiniz buruk, boğazınız düğümlü, gözleriniz nemli ve içiniz ürperik bir şekilde, dilinizde minnet sözleriyle adımlıyorsunuz. Hatta ATAmız’ın doğduğu bu odada bir dakikalığına gözlerinizi kapatıp güzel vatanımızı, dünü, bugünü, geçmişi ve ATA’mızın ülkemiz için yaptıklarını hayal edin. En başta duyduğunuz minnet zirve yapıyor. Yüce ATATÜRK’ün ülkemiz için nasıl bir şans ve değer olduğunu çok değişik duygularla bir kez daha anlıyorsunuz.

Hemen karşısındaki Ankara Odası’nda ise Atatürk’ün kahverengi deri koltukta oturmuş heykeltraş Murat Daşkın tarafından yapılmış balmumu heykeli bulunuyor. Sarı saçlı, mavi gözlü Atamızın bu balmumu heykeli gri renk zeminde siyah çizgili bir pantolon, siyah yelek, ceket, kravat, çorap ve ayakkabı, beyaz gömlek, mendil ve bir eli açıkta bırakan eldivenler ile giydirilmiş. Cepkeninde de köstekli saat var. Odada ayrıca Cumhurbaşkanlığı mührü, ince birer zevk ürünü olan kişisel eşyalarından beyaz yeleği ve beyaz eldivenleri, bastonu, ayakkabısı, terliği ve kravatı, fincan, kemik kartvizitlik (kapağın üzerinde altın sarısı metalden ‘K’ harfi, kutunu içindeki kağıtta Osmanlıca ‘Latife-Mustafa Kemal’ yazıyor), kişisel fotoğrafları, Ankara ile ilgili bilgilerin ve fotoğrafların yer aldığı pano bulunuyor. Holde ise camekan içinde gümüş tas (tasın gövdesinde Osmanlıca ‘Gazi Kemal’ ibaresi bulunuyor. Kemal’in ilk harfi Latince tersten K harfi şeklinde yazılmış. Adeta bu yazı içinde Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş temsil bulmuş), tespihi, piposu, kül tablaları, saati ve yine ışıklı panolar bulunuyor.

Biraz Ev’in tarihçesinden bahsedelim..

Atamızın doğduğu ev, 1870 yılında Rodoslu Müderris Hacı Mehmed Vakfı’nca yaptırılmış. Önce İbrahim Zühdü Efendi’nin, ardından da Selanikli Abdullah Ağa ve eşi Ümmü Gülsüm’ün mülkiyetine geçmiş. Ali Rıza Efendi, bu evi Atatürk’ün doğumundan birkaç yıl önce kiralamış. Atamız evin ikinci katında, güney taraftaki odada doğmuş ve babası Ali Rıza Efendi’nin 1888’de vefatına dek ailecek bu evde ikamet etmişler. Daha sonra Zübeyde Hanım, çocuklarıyla birlikte Atatürk’ün doğduğu evin bitişiğindeki daha küçük bir eve taşınmış. II Meşrutiyet’in ilanından sonra Selanik’te görevlendirilen Atatürk, bu dönemde, annesi ve kız kardeşiyle birlikte yine bu pembe boyalı evde kalır. Atamız Selanik’ten ayrıldıktan sonra annesi ve kız kardeşi Selanik’in 1912’de Osmanlı’dan Yunanistan yönetimine geçmesine dek bu evde yaşamaya devam eder. Balkan Savaşı sonrası birçok Türk aile gibi Selanik’ten bir daha dönmemek üzere ayrılarak İstanbul’a göç ederler. Bundan sonraki süreçte Atatürk’ün doğduğu bu ev, Lozan Antlaşması hükümleri gereğince Yunan Hükümeti’ne bırakılmış ve sonrasında da bir Yunan aile tarafından satın alınmış.

Cumhuriyetimizin 10. yıl dönümünde Selanik Belediyesi, Türk – Yunan dostluğunun bir göstergesi ve Balkan Konferansı’nın anısına, yapının çift kanatlı sokak kapısının sağ köşesine, Atatürk’ün bu evde doğduğunu yazan mermer bir plaka yerleştirilmesi ve Yunanca’nın yanı sıra Türkçe ve Fransızca tercümelerinin de koyulması kararını alır. Bu plaka, 4 Kasım 1933 tarihinde, Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği mensuplarının ve Selanik protokolunun katıldığı bir törenle yerleştirilir. Bu mermer plakada şunlar yazılı:

‘Türk milletinin büyük müceddidi ve Balkan ittihadının müzahiri GAZİ MUSTAFA KEMAL burada dünyaya gelmiştir. İş bu levha Türkiye Cumhuriyeti’nin onuncu yıldönümü münasebetiyle konulmuştur. Selanik, 29 Birinciteşrin 1933’

Ev daha sonra, Atatürk’e hediye edilmek üzere Selanik Belediyesi tarafından 650 bin Drahmi karşılığında satın alınarak, anahtarı 19 Şubat 1937 tarihinde Türkiye’nin Selanik Başkonsolosluğu’na verilir.

Selanik Belediyesi’nin evin anahtarını teslim yazısı ise şöyle:

“Selanik 13/2/1937

Bay Konsolos, Belediye’ye ait olup Türkiye Reisicumhuru Kemal Atatürk Hazretleri’nin doğdukları Apostolu Pavlu Sokağı’nda kâin 71 numaralı evin kendilerine takdimi Selanik Belediye Meclisi’nin 1936 tarihli ve 814 sayılı kararı ile tensip ettiğini size bildirmekle şerefyâb olurum. Makedonya Umum Valiliği’nin 149341-36 sayılı yazısı ile tasvip edilen bu karar, arada iş bu evde oturanların evi tahliye etmiş olmaları ile kuvveden fiile gelebildiğinden, Yeni Türkiye’yi yaratan büyük adamın doğumunu daima yâd için tarihî bir abide kalmak üzere, bu evi kendilerinin emirlerine amade kıldığını Belediye dünkü telgrafı ile Türkiye Reisicumhuru Hazretleri’ne bildirmiştir.

Vakfı münasibinde resmî ferağı size takdim etmek üzere mevzu-i bahis evin anahtarını gönderir ve derin saygılarımı sunarım.

Selanik Belediye Reisi

Konstantinos Merkouriou

(imza)

Bir yerde Selanik Atatürk Evi, 1937’den sonra Türk-Yunan dostluğunun simgesi olmuş diyebiliriz

1940 yılında evin yenilenmesi için başlatılan çalışmalar (restorasyon işi 10.056.000 drahmiye Selanikli Yanni Yorgadis ve Eli Modiano isimli müteahhitlere verilir), İkinci Dünya Savaşı ve Alman İşgali sonrasında, ancak 1950 yılında tamamlanabilmiş. Sonraki süreçte üçüncü Cumhurbaşkanımız Celal Bayar’ın desteği, Prof Dr. Enver Ziya Karal ve eşi Fatma Karal’ın katkılarıyla, Atatürk’ün ölümünün 15. yıldönümü olan 10 Kasım 1953 tarihinde ‘Atatürk Evi’ ziyarete açılır. Sergilenmesi kararlaştırılan eşyalar Topkapı Sarayı ve Dolmabahçe Sarayı’ndan seçilerek Selanik’e gönderilir. Ev, Türkiye’deki müzelerden getirilen eşyalar, Atatürk ile ailesi tarafından kullanıldığı yıllardaki dekorasyonuna uygun olarak ülkemizde hazırlanan perde, örtü, kilim vb. ile Batı Trakya’daki soydaşlarımız ve Selanik’e İstanbul’dan göç ederek yerleşen vatandaşlarımızın katkılarıyla döşenir. ‘Atatürk Evi’nin açılış tarihi aynı zamanda, Atatürk’ün naaşının Ankara Etnografa Müzesi’nden Anıtkabir’e taşındığı tarihtir.

Ev, 1966’da araştırmacı Mehmet Önder tarafından yeniden düzenlenir. 1970’teki depremden hasar gören ev 1980’de Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı tarafından restore edilerek 1981’de yeniden ziyarete açılır. Müze-ev, 2010-2013 arasında yeniden restore edilir. Bu restorasyon sırasında mobilyalar, Atatürk’ün bazı kişisel eşyaları ile Atatürk büstü ve anı defteri modern müzecilik anlayışına göre yeniden tefriş edilir. Ev’in Apostolou Pavlu Sokağı’nda olan asıl girişi günümüzde kullanılmıyor. Son restorasyona kadar Agiou Dimitriou Caddesi’nden Başkonsolosluk’un bahçesinden geçilerek sağlanan giriş ve çıkış ise, 2012 yılındaki restorasyon sonrasında, Isaias Sokak üzerinden, arka bahçe kapısından yapılıyor.

Atamızın doğduğu, büyüdüğü evi görmek, her odasını farklı bir heyecan, mutluluk karışımı duygularla dolaşmak, küçük bir çocukken belki de düşe kalka inip çıktığı merdivenleri adımlamak, gölgesinde oyun oynadığı nar ağacının altındaki bankta soluklanmak eşsiz bir duygu.. Kullandığı eşyalardan parçalar görmek, büyüleyici zevkine tanık olmak, buradaki yaşanmışlığı ve anıları yerinde hissetmek, çok çok keyifli. Öyle anlar vardır ki birçok duyguyu bir arada yaşarsınız. Sevinç, hüzün, minnet, gurur, tatlı bir tebessüm, tıpkı ATAmız’ın doğduğu evi dolaşırken de olduğu gibi… Sonuçta ev, Atatürk’ün doğduğu ev olunca insan kapıdan girerken bile manevi olarak etkileniyor. Hele ki duvarlardaki panolarda yer alan bilgi notlarını okuyunca ülkemizin hangi güçlüklerle kurulduğunu tekrar idrak edip, bu mücadeleye önderlik eden kişinin, evvelde o evin içinde olduğunu hissetmek, duygulara ayrı bir yoğunluk katıyor…

Teşekkürler Atam, ülkemiz için yaptığın her şey için tekrar tekrar binlerce teşekkürler.. Sonsuzluk yolun hep ışıklarla aydınlansın, tıpkı senin ülkemizi vizyonunla aydınlattığın gibi..

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.